8

592 70 79
                                    

Mess : Chapter 8

Sabah gözlerimi normalde uyanmam gereken saatte aralamıştım. Changbin'den önce okula varayım diye erken kalkmamıştım.

Uykumu alabildiğim için bir nebze olsun mutluydum. Öte yandan dün gece söylediği şeyler kafamı kurcalamaktan başka bir işe yaramıyordu. Ondan hoşlandığımı söylemiştim, nasıl bunu yapmamalısın diyebilirdi? Ben de çok kez yapmamayı denemiştim ama olmuyordu işte.

Sinirle nefesimi verip mutfaktan aceleyle bir şeyler atıştırdım. Sonrasında vestiyerden üzerime montumu aldım, yerde duran çantamı kaptım. Havalar giderek daha da soğuk olmaya başlamıştı. Dershaneden çıktıktan sonra resmen Alaska'daymış gibi hissediyordum.

Telefonumdan otobüs kartımda ne kadar para kaldığını kontrol ederken apartmanın dışına çıkmıştım. Çıkmamla bedenim sertçe bir başka bedene toslamıştı.

Şaşkınca kafamı telefonumdan kaldırdığımda tanıdık bir çift gözle karşılaşmıştım. Onun gözleriyle ansızın bakışmak yutkunmama neden olmuştu.

Hızla toparlanıp saçımı düzelttim. "Ne işin var burada?"

"Yine erken çıkarsın diye bir saat önceden geldim ama beni şaşırttın. Bugün erkenci değilsin."

Ellerini ceketinin cebine koyup önümden yürümeye başlamıştı. Ben de peşinden yavaşça ilerliyordum.

"Dün geceden sonra bu sabah ayılabilmen de beni şaşırttı." diye mırıldandım.

Adımlarını aniden durdurup bana dönmüştü. "Dün gece mi?"

Hatırlamıyordu demek... Öyleyse ona yaptığım itirafı da duymamış demekti. Dün gece hiç yaşanmamış gibi hayatımıza devam edebilirdik.

"Sarhoştun, hatırlamaman normal." diyerek kestirip attım.

Ama o, kafası karışmış bir şekilde tüm ciddiyetiyle bana doğru birkaç adım yaklaşmıştı. "Ne yaptım?"

Gülmeye çalışarak, "Bir şey yapmadın." diye mırıldandım. "Sadece eve kadar yürüyemediğin için sana yardımcı oldum."

"Bu kadar mı?"

Nefesimi verdim. "Bu kadar."

Daha fazla sorgulamayıp yürümeye devam etti. Ancak bakışlarından son derece gergin olduğunu anlayabiliyordum. Sebebini tam olarak çözemesem de içten içe Changbin'in dün geceyi hatırlamamasına sevinmiştim. Böylece ona yaptığım hoşlantı itirafı da uçup gitmiş olacaktı. Onun bana söylediği son şey de...

___

Jisung ile otobüsün bir köşesinde yorgunluktan bayılmıştık. Kafamı cama yaslamıştım ama otobüsün sallantısından dolayı sürekli cama sertçe çarpıp duruyordu. Bu durum sinir bozucu olsa da yorgunluktan göz kapaklarım kapanıyordu.

Bir anda Jisung, cama çarpan kafamı kendi omzuna doğru yaslamıştı. Başım Jisung'un omuzları üzerinde sonunda rahatına kavuşurken gözlerimi araladım.

Gözlerimi araladığımı hissetmişçesine, "On beş dakika kadar kestir. Yorgunsun, ben seni uyandırırım." dedi Jisung.

Bu teklif o kadar cazip gelmişti ki gözlerim tekrardan kapanmıştı. Nasıl geçtiğini anlamadığım on beş dakikanın ardından ufak bir dürtülmeyle uyanmıştım. Mayışmış bir şekilde kafamı kaldırıp etrafıma bakındım. Ne ara gelmiştik ondan bile haberim yoktu...

Uykulu gözlerle otobüsten indim. Jisung da arkamdan inmişti. Soğuk havanın yüzüme çarpmasıyla uykum birazcık olsun açılmıştı ama kocaman esnemekten kendimi alıkoyamamıştım.

mess :: seo changbin ✅Where stories live. Discover now