1.9

493 46 6
                                    

onceden yazarlarin neden oy verin oy verin dedigini anlamiyodum ama cidden ne yorum yapiyosunuz ne de okuyanlarin cogu oy veriyo ve cidden hic yazasim gelmiyo, begenilmiyomus gibi hissediyorum yazasim kaciyo

neyse drama queenligimi yaptiktan sonra bolume gecebiliriz

iyi okumalar (pislikler

***

Kaşına yapıştırdığım bantla birlikte son kez yüzüne detaylıca baktım ve gülümsedim.

Buraya gelmiştim, normal bir şekilde içeri girdiğimde sarılmamıştık bile. Jungkook biraz benden çekiniyordu, farkındaydım benimde o an öylece içeri giresim gelmişti. Çünkü ona sarılmaktan daha önce yaralarına bakmalıydım.

" İşte bitti. " koltuğa kendimi bırakıp aramıza biraz mesafe koydum.

" Teşekkür ederim... " diye mırıldanıp sanki kendi evini ilk kez görüyormuş gibi etrafı incelemeye başlamıştı.

" Neden kavga ettiniz? " bakışları sonunda bana döndü.

" Bilmiyorum, olduğum mekanı bastı önce sonra da tartışmaya başladık. Senin yanından geldi muhtemelen ama o an söylemedi. Bende anlamadım nolduğunu. İkimizde stres attık iyi oldu. " dudaklarımı büzüp düşünmeye başladım. Gerçekten o kadar uzun uzun konuştuktan sonra gelip Jungkook'la kavga mı etmişti yani? Namjoon gerçekten sorunlu bir tipti.

" Neden ona uyuyorsun ki? Bir daha böyle olmasını istemiyorum. Lütfen. " beni hemen onayladı. Aslında onaylamasını beklemiyordum.

" Her neyse Namjoon'u konuşmak istemiyorum. Böyle hiçbir şey olmamış gibi oturacak mıyız? " omuz silktim. Neden böyle oluyordu bilmiyordum ama acayip çekinmiştim. Önceden hislerimden emin olamadığımdan bu kadar utanmıyordum ama şimdi utanma duygusu yerimde saymama sebep oluyordu. Jungkook'ta bana bir adım atmıyordu çünkü benden bir adım beklediğini biliyordum. Ona ufak bir adım atsam dahi dip dibe olabilirdik ama bunu bile yapamıyordum.

" Morluklarına krem sürmeliyiz. " derin bir nefes alıp kafasını tavana çevirdi.

" Sikeyim morluklarımı da. " sessiz söylemişti ama duymuştum ben işte.
 
" Böyle yapma bana. " dedim onun aksine sesimi yükseltirken.

" Ne yapmayayım Taehyung? Aylardır sana sarılmadım bile. Bak seni zorlamamak için dokunmuyorum da sana ama artık dayanacak gücümde kalmadı. Beni affetin mi affetmedin mi belli değil. Bu böyle mi devam edecek? Senden fazlasını beklemiyorum ben. " belki de haklıydı ama yine de abarttığını düşünüyordum işte. Onu affetmiştim evet, bir anda eskisi gibi olmamı nasıl bekleyebiliyordu?

" Sana söylemiştim, seni daha da bekleyebilirim ama beklememin sonunda sabrım kalmazsa ben gelirim. Benim gelmemi istemiyorsan şimdiden söyle. " benim düşünceli ve cevapsız halime daha fazla dayanamamıştı sanırım.

" Ben yorgunum Jungkook. Seni kaybettim, en yakın arkadaşımı kaybettim, düşmanım sandığım insan bana farklı duygular hissederken eski en yakın arkadaşım onun için beni silip attı. Sen benim ne yaşadığımı biliyor musun ki? Tek derdim sen değilsin, ben gerçekten zor şeyler yaşıyorum. " sinirli bir şekilde gülümseyip koltukta tamamen bana döndü.

" Hoseok'la yeni tanışmıştın değil mi? Ben Namjoon'la yıllardır arkadaştım. Şimdi ne oldu peki? Bilmeden onun hoşlandığı insana aşık oldum hemde her şey bir yalanla başladı. Yine de bu kadar dert etmiyorum. Senin tek derdin ben olmayabilirim ama benim tek derdim sensin. Çünkü biliyorum ki seninle halledersem, her şeyi hallederim. Ama ben sensiz hiçbir şeyi halledemiyorum. Anlıyorum, beklemediğin şeyler öğrendin belki de bütün bunların suçlusu benim ama ben böyle olmasını istemedim. " koltukta bana biraz daha yaklaştığında istemsizce geri çekilmiştim. Bunu fark edip iç çektiğinde de hemen pişman olmuştum işte.

" Hoseok, Namjoon ya da başka şeyler senin için çok daha önemliyse önce onları hallet Taehyung. Ben zaten beklerim sende bunu bildiğinden böyle yapıyorsun bana. Şimdi izninle çöplüğümde acı çekmeye devam edeceğim. Ölüyü oynuyorum sanıyorsun hiç kanamıyorum diye. " koltuktan kalkıp yavaş adımlarla kapıya ilerlediğinde biraz sendelediğini fark ettim. Hemen ayağa kalkıp omzundan tuttum.

" Bacağına bir şey mi oldu? " arkasını dönüp korkmamı sağlayacak o bakışı attı.

" Bacağımı da sikeyim tamam mı? Ben ne diyorum sen ne diyorsun. Düşünme beni bu kadar. Ya da belki de vicdan yapıyorsun ama buna da gerek yok sen yaralarımı sarmasan da yapayalnız olduğunda sana ulaşacağım. Kötü hissettiğinde de orada olacağım. O yüzden yaralarımı düşünmeyi bırak. " o an gerçekten tam anlamıyla içime öküz oturmuştu. Sözleri can yakıcıydı ve kalbimi ağrıtıyordu.

Yakasına yaptıştığımı gibi dudaklarına yaptıştığımda derin bir nefes aldım. Toparlanmam da kısa sürdü, hemen alt dudağını emmeye başladım. Ağzını aralayıp bana izin verdiğinde çoktan üst dudağımla ilgilenmeye başlamıştı bile. Birden bire o kadar hırçınlaşmıştı ki beni itmiyordu ama arkaya gitmekten kendimi alıkoyamıyordum.

Yakasındaki ellerim sımsıkı yapışmıştı bıraksam düşecek gibi hissediyordum ki ellerini belime sarıp beni bu histen kurtarmıştı bile. Ben ilk öpüşmemizim romantik olmasını hayal ederken o ortama erotik bir hava katıp dilini ağzıma itti. Hemen kabul edip öpüşmemizi daha da derinleştirirken belimdeki elleri daha da sıkılaşmış ve önce kendi oturduğu koltuğa beni de çekmişti. Sert bir şekilde kucağına yerleştirirken dilimi yakalayıp emmeye başlamıştı. Odada sadece ıslak sesler, ve benim kısık mırıltılarım vardı. Kendimi bıraksam yüksek sesle inleyeceğime emindim.

Sikeyim o kadar sıcaktı ki kanım kaynıyordu resmen. Sadece karnım değil bütün bedenim sımsıcaktı. Bacaklarındaki popom acımaya başladığında kendimi istemsizce ileri ittim, evet şimdi tam kasıklarının üstündeydim işte. Sertliğini hissetmemek mümküm değildi ve ben bundan asla rahatsız olmuyordum. Aksine kanım daha da kaynamıştı sanki.

Artık nefessiz kaldığımızda ıslak bir sesle benden ayrılıp dudaklarıma bakmaya devam etti. İkimizde nefes nefeseydik.

" Dudaklarını parçalamak istiyorum. " bu beni daha da yükseltirken kendimi ona bastırırken buldum kendimi.

" Beni hissetmek hoşuna mı gitti? " onu ilk defa bu kadar sert gördüğümden dolayı deli gibi heyecanlanıyordum. Çünkü normalde bana bebeği gibi davranıyordu.

" Hmhm, sanırım. " sırtını koltuktan ayırıp tekrar dudaklarımı öpmeye başladığında ellerim sırtında gezinmeye başlamış ve tişörtünü sıvayarak çıplak sırtına tırnaklarımı geçirmeye başlamıştım. Canı acıyor muydu bilmiyorum ama yüksek sesli inlemesi bunun hoşuna gittiğininin kanıtıydı.

Az önce tamamen sertleştiğini düşünmem ise tamamen yanılgıdan ibaretti çünkü tam şu an onu hissedebileceğim kadar hissedebiliyordum.

Dudaklarımdan zar zor ayrıldığında bile birkaç küçük öpücük bırakıp boynuma ilerlemişti. Birkaç ısırık ve öpmek dışında daha fazla ilerlemeden kafasını kaldırdığında ellerimi hemen sırtından çekip tişörtünün tekrar kapanmasını sağladım.

" Beni deli ediyorsun, bütün sinirimi yok ettin. Çok aşığım sana. " gülümseyip bu sefer dudaklarına ben küçük öpücükler bıraktığımda bunun bağımlılık yapacağına emindim.

" Uyuyalım ister misin bebeğim? " tekrar bacaklarına kayıp aramızaki erotik havayı dağıtmaya çalışmıştım.

" Uyuyalım sevgilim. " son hamlemi de yaptığımda uyumaya gitmiştik.

thought i knew you | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin