2.0

452 40 1
                                    

Uyanlı yarım saat olduğunu tahmin ediyordum. Çünkü yerimden bile kıpırdamadan Jungkook'un yapılı göğsünde yatmaya devam ediyordum. Parmaklarımla kolunda daireler çizerken onunda yavaş yavaş uyandığını anladım.

" Bebeğim... " boğuk sesi dudaklarımı ısırmama sebep olurken kafamı daha da bastırdım. Çığlık atacaktım şimdi.

" Sevgilim. " deli dehşet utanmama rağmen ona sevgilim demeyi seviyordum. Kafamı kaldırıp suratına baktığımda gözlerini zar zor açık tuttuğunu fark ettim. Bu yüzden eğilip şiş gözlerinden öptüm. Gülümseyip yanağımı öptü sıkıca. Sonra elleri belime tutundu hemen.

" Uykunu alamadın mı? " diğer eliyle gözlerini ovuşturup olumsuzca kafasını salladı.

" Doğru düzgün uyuyamıyorum bayadır. Dün çok iyi uyudum ama yetmedi işte. " dudaklarımı birbirine bastırıp kafamı salladım.

" İstersen biraz daha uyu bende bize kahvaltı hazırlayayım hm? " belimden daha sıkı tutunup hızlıca kafasını salladı.

" Hayır olmaz sensiz uyuyamam zaten. Hem de uyumak istemiyorum, bugünu dolu dolu geçirelim istiyorum. "

" Peki... sen nasıl istersen. " tekrar yanaklarımı öptüğünde kıkırdadım ve üstünden kalktım.

" Hadi kalk o zaman bugün çok güzel şeyler yapalım. " yataktan çıkıp onun tarafına ilerlediğimde kolundan çekiştirmeye başladım.

Biraz mızmızlandıktan sonra sonunda kalkmıştı. Tam karşımda durup bana sarıldığında parmak ucumda yükselip omuzlarından tutundum. Belimi o kadar güzel kavrıyordu ki hep böyle kalalım istiyordum. Boynumdan derin bir nefes alarak öptüğünde gerçekten içim gitmişti.

Biraz daha sarıldıktan sonra beni kaldırdığı gibi yatağa atmıştı. Ufak bir çığlık atıp koluna yumruk attım.

İkimizde gülüşerek yatakta resmen boğuşmaya başlamıştık. Üstüne çıkmaya çalışıyordum ama o benden kaçmaya çalışıyordu. En sonunda kasıklarına pat diye oturduğumda alt dudağını ısırdı.

" Siktir çok fena bir şeysin sen. " zafer kazanmışcasına gülümsedim.

" Benimle oynama canım. " doğruldu ve tekrar tekrar yanağımdan öptü.

" Oynamam, canım. " hızlıca kucağından kalkıp yataktan indim.

" Hadi artık kalk. " o da yataktan çıktığında mutfağa gidip bir şeyler hazırlamaya başlamıştık bile. Onunla bir şeyler hazırlamak bile çok eğlenceliydi.

Şimdi ise kahvaltımızı etmiş ve hazırlanmaya başlamıştık. Lise çağında ki ergenler gibi -ki ben öyleydim- garip bir plan yapmıştık. Önce sinemaya gidecek, sonra da lunaparka gidecektik. Bir yerde romantik bir yemeğe çıkmak ya da bir kafede oturmak pek bize göre değildi.

Özellikle ben yerimde oturup durmayı seven bir insan değildim, muhtemelen filmin yarısında da çıkmak isteyecektim.

Filmlere göz atarken hangisini seçmemiz gerektiğini bilmiyordum. Ben romantik filmler severdim ama Jungkook ne tür severdi bilmiyordum.

" Bebeğim istediğini seçebilirsin ben sana uyarım. " elindeki elimi kaldırıp öptüğünde gülümsedim. Gerçekten ellerimiz ayrılmıyordu bile.

" Pekala bunu sen istedin en romantiğini seçeyimde gör. " omuz silktiğinde görevli adama iki bilet istediğimizi söyleyip filme beş dakika kaldığından oyalanmadan mısırlarımızı alıp içeri girmiştik.

Film başlayıp ışıklar kapandığında ise Jungkook seni göremiyorum diye sızlanmıştı.

" Göremiyorsan hissedersin. " kendimi çekip dudaklarına kısa bir öpücük kondurduğumda güldü.

thought i knew you | taekookOnde histórias criam vida. Descubra agora