8

274 21 7
                                    


sabah sabah çalan bir telefonla açtım gözlerimi. çalan telefon benim telefonum değildi.

"Taehyung."

seslendim ama uyanmadı.

"sana diyorum aptal sarışın."

ne kadar ağırda uykusu hala uyanmamıştı. ikimiz de hala çıplaktık. telefon ise tekrar çalmaya başladı. arayanın kim olduğuna bakmak için kolumu Taehyung'un üstünden komodine uzattım. telefonu alıp yerime geri uzandığımda arayanın kim olduğuna baktım. "hyung" yazıyordu. tam açacakken Taehyung esneyerek bana döndü.

"kim?"

gerçekten kendi isteğiyle evlenmiş bir çift gibiydik. YAN YANA VE ÇIPLAK.(🙂)

"hyung yazıyor. senin abin mi var?"

telefonu elimden alıp açtı. bana cevap vermemişti. neyse konuşurken anlarım diye çok da şey etmemiştim.

"efendim yoongi hyung."

Yoongi'ymiş. abisi yok sanırım, olsa tanıştırırdı.

telefonda konuşurken göz ucuyla bana baktı, sonra yataktan kalkıp beline bir havlu sardı ve banyoya gitti. neden yanımda konuşmamıştı?

o banyoya gidince bende kalkıp üstümü giyindim.

"Taehyung, aşağı iniyorum ben. kahvaltı için, gelirsin sende."

birkaç saniye cevap gelmedi. fısıltı gibi şeyler duyuyordum, sanırım hala telefonda konuşuyordu.

"Tamam."

sesini duyunca kapıyı açıp aşağı indim. ne işler çevirdiğini bilmiyordum. ama acıkmıştım ve yemek yemek istiyordum. bunları düşünmek değil.

aşağı, restoran katına indim. üstünde jeon yazan bir masa vardı en arkada. çift kişi için hazırlanmıştı ve epey bir çeşit vardı. yani bizim içindi. HEPSİ!

evet, zaafımdan vuruldum. odada olanları unutup bir anda masaya çöktüm. ama bekledim. Taehyung gelmeden başlamak istemedim. sonuçta her yerde magazinci olabilirdi hala şüpheler vardı evliliğimiz hakkında.

yaklaşık on dakika sonra Taehyung da geldi ve masaya oturdu.

"gerçek bir çiftmişiz gibi davran sarı kafa." diyerek havuzun karşısında kamufle olduğunu sanan magazinci kadını işaret ettim gözlerimle. ben bubu söyleyince oturduğu sandalyeden kalktı ve masanın üstünden bana doğru eğilip dudağıma küçük bir öpücük kondurdu.

birkaç saniye yine kendime gelememiştim.

"bunu kastetmemiştim. elime dokunsan yeterdi."

sırıtarak bana baktı.

"daha inandırıcı oldu. hem hoşuma gitti. senin de."

"çok eminsin."

"yüzün kızardı, hoşuma gitmedi diyebilir misin?"

boğazımı temizleyip masaya döndüm. cevap vermedim ve önümdeki kahvaltılık tabağından bir şeyler yedim. ama ağzıma attığım ilk lokma boğazıma takıldı.

Taehyung önümde bir kahkaha attı ve önündeki suyu bana uzattı.

"iyi misin kızıl?"

"ben kızık değilim, ve iyiyim sağol."

"tanıştığımızda kızıldın. bana fark etmez, yine kızıl olabilirsin."

"yok, sevmiyordum zaten."

"ben seviyordum."

HASSİKTİR! lan kalbim yok!? KALBİM NEREDE? he buradaymış. heyecandan göremedim kalbimin yerini unuttum amk.

tekrar boğazımı temizledim ve ikimiz de bişeyler yiyip otelden çıktık. bir hafta boyunca balayında sayılacaktık. formalite.

"denize mi gitsek?"

kafasını bana çevirdi ve cevap verdi.

"nereden çıktı o şimdi?"

"ya nasılsa bir hafta boyunca ikimizin de işi yok, gezelim biraz. sıkıldım. hem havaya baksana, tam denizlik değil mi?"

"iyi madem, gidelim."

kocaman bir şekilde sırıttım ve yüzüne baktım.

arkadan gelen korna sesiyle ikimiz de o yöne baktık.

"Jeon!"

Taehyung kolumdan tutup beni kendine doğru çekti. diğer elini ise belime koydu. araba çoktan ikimizi de sıyırıp geçmişti. ama biz, bedenlerimiz birbirine değerken gözlerimizi ayıramıyorduk.

saçma bir bölümden hepinize selam. yeni telefon aldım ve klavyesine henüz alışamadım yazım hataları için çok üzgünüm şimdiden.

okunmalar bölüm sayısına göre iyi çok teşekkür ederim🤍

daha uzun bölümler yazmaya çalışacağım ama dersler yüzünden vakit bulamayabilirim bunun için de üzgünüm

vote sınırı için erken gibi daha ama siz yine de destek olursanız sevinirim

iyi okumalarrr<3

rich businessman | taekookWhere stories live. Discover now