1.1

218 26 12
                                    


Jeongin

Kafeye geldiğimizde etrafa dikkat etmeden gördüğüm boş bi masaya ilerledim.Arkadaşım da peşimden gelip oturdu.Konuşmayı ben başlattım.

"Sana birsey anlaticam demistin hadi anlat"

"Ha evet, ben birinden hoşlanıyorum ve açılmak istiyorum ama arkadaşlığımızın bozulmasından korkuyorum "

"Uuuu aşk meşk işleri diyosunn.Aşık mı oldun sen oy oy"

"İnnieee dalga geçme"

Sahte bir sinirle bana vurduğunda gülümsedim.

"Şaka yapıyorum ,hadi anlat çatlicam meraktan"

"Tamam anlatıyorum.Bak simdi o çok güzel ve sevimli biri, insanlara karşı da çok nazik.Onunla beraberken kendimi çok mutlu ve huzurlu hissediyorum.Hep onunla birlikte olmak istiyorum.Onu sadece kendime saklamak istiyorum"

"Ryu... Evin alev alev yanıyor"

"Haklısın innie evim yanıyor"

"Ee kim bu"

"Hwang Yeji"

"Neee gerçekten miii"

"Of evet, açılmak istiyorum ama korkuyorum"

"Korkma Ryu, eğer seviyorsan ve ona güveniyorsan, onu gerçekten tanıdığını düşünüyorsan git açıl sonra bazı şeyler için geç olabilir"

"Teşekkür ederim İnnie"

Ryujin'e gülümseyip ayağa kalktım ve sarılması için kollarımı açtım.O da kalkıp sarıldı.

Ryu ile 2 ay kadar önce tanışmıştık.Ben parkta yanlız otururken yanıma gelmişti ve benimle sohbet etmişti.Çok iyi anlaşmıştık ve o günden sonra görüşmeyi kesmedik.En iyi arkadaşlar gibi birşey olmuştuk.O da kızlardan hoşlanıyordu bunu biliyordum fakat ilk defa hoşlandığı kişiden bahsetmişti.

Sarılmamız bittiğinde geri yerlerimize oturduk ve yanımıza gelen garsona siparişlerimizi söyledik.

"Sende var mı birileri"

Ryu'nun söylediğiyle kıpkırmızı olduğuma emindim.

"A-ah nerden çıktı ki birden bire"

"Var varr, kim o şanslı kişi?"

"Ya tam emin değilim aslında,ondan hoşlanıyor muyum hoşlanmıyor muyum bilmiyorum"

"Hadi ondan bahset"

"Ne? Neden?"

"Hadi bahset sorgulama"

"Tamam... Onun yanında kendimi güvende ve huzurlu hissediyorum. Sanki o yanımdayken kimse birşey yapamazmış gibi... Ona çok güveniyorum.Bazen tüm günümü onunla birlikte geçirmek istiyorum.... Oh Ryu...."

"Jeong..."

"Evim yanıyor"

"Evin yanıyor"

İkimizde aynı anda konuştuğumuzda gülmeye başladık.

"Peki kim o?"

"Hwang Hyunjin"

"NE?!"

"Shh bağırma"

"Ay şaşırdım"

"Off çok gerildim"

"Niye geriliyosun ayoll"

"Bilmem"

____________________________

Hyunjin

Jeongin ve o kız geldiklerinden beri gülerek konuşuyorlardı.HATTA AZ ÖNCE SARILMIŞLARDI.

Kız bir yerden tanıdık geliyordu fakat çıkaramamıştım.Büyük ihtimalle okuldan biriydi.Ama bu da bir sorundu bana göre.

Ya Jeongine aşık olursa.Daha kötüsü, YA JEONGİN ONA AŞIK OLURSA.

Garson kahveleri getirdiğinde kahvemi alıp içmeye başladım.Bir yandan da hala Jeongini izliyordum.Ben ona bakarken birden kafasını çevirdi ve gözlerimiz buluştu.O şaşkınlıkla gözlerini büyüttü ve ardından gülümseyip el salladı.Ama ben nedensizce ne gülümsemesine ne de el sallamasına karşılık vermedim.Daha sonra önüne dönüp kıza bizim masayı işaret etti.Kız, Jeongin'e yaklaştı ve kulağına birşeyler söyledi.Ne dedi bilmiyorum ama minik tilkinin kıpkırmızı olmasına yetmişti.

Jeongin kalkıp bizim masaya yaklaştı.

"Merhabaaa sizde mi buradaydınız?"

"Aa Jeong"

Jisung cümlesinin ardından kalkıp Jeongine sarıldı ve geri yerine oturdu.

"Siz parka gitmiyor muydunuz ya?"

"Neden geldin? Gayet mutlu görünüyordun o kızla.Hadi geri dön masana yanlız bırakma 'arkadaşını' "

Sesim çok soğuk soğuk çıkmıştı. Sesimin soğukluğunu fark eden Jeongin'in yüzü düşmüştü.

"Sizi görünce selam vermek istemiştim hyung... Gelmemin seni rahatsız edeceğini düşünmemiştim özür dilerim..."

Jeongin cevap vermemizi beklemeden  dolu gözleriyle arkadaşının yanına döndü ve arkadaşıyla bir şeyler konuşup dışarı çıktı.Arkadaşı da hesabı ödeyip sert bakışlarını bize gönderdi ve kafeden çıktı.

Onu böyle kırmak istememiştim.Ama peşinden de gidememiştim.Masadakiler şaşkınlıkla bana bakıyordu.Sessizliği bozan Chan oldu.

"Napıyorsun sen? Niye öyle davrandın çocuğa? Sırf başka bir arkadaşıyla dışarı çıktı diye mi?"

Sessiz kaldım.Haklıydı çünkü.Ona böyle davranamazdım.Hem gerçektende arkadaşlardı belki de? Umarım öyledir.
Jeongin'den özür dilemeliyim.Evet.Kesinlikle.

Masadan kalkıp Kafeden çıktım.Yakınlardadır umuduyla etrafa baktım.

Oradaydı.Karşı kaldırıma oturmuş ağlıyordu. Yanındaki kız ise kollarını ona sarmış teselli ediyordu.Sakin olmalıyım.

Hızlı adımlarla Jeonginin yanına gittim.
Yanındaki kı yine bana sert bakışlarını yolluyordu.

"Jeongin... Ben özür dilerim, sana öyle davranmamalıydım.Gerçekten özür dilerim.Ben sadece... sadece seni... bak bunu söylemek zor o yüzden yanlız konuşabilir miyiz?"

Jeongin zaten beni duyduğunda başını kaldırmıştı.Yanındaki kız ona döndü ve sorar gözlerle baktı.Jeongin başını olumlu anlamda sallayınca biraz uzaktaki banka doğru ilerledi ve oturdu.O gidince bende Jeongin'in yanına oturdum ve ellerini tuttum.O bu hareketime şaşırmış ve utanmıştı.Ama ellerini geri çekmedi.

"Bak Jeongin ben gerçekten özür dilerim.Ben seni o kızla öyle görünce gerçekten kıskandım çünkü Jeongin... çünkü... çünkü seni deliler gibi seviyorum "

Sonunda söyleyebilmiştim.Ona hislerimi itiraf etmiştim.O bana şaşırmış bir vaziyette bakıyordu.Cevap
vermiyordu.

"A-ah istersen bunlar hiç yaşanmamış gibi yapabiliriz Jeong özür dilerim lütfen benden uzaklasm-"

Sözümü kesen şey Jeongin'in dudaklarıydı.

*********************
AAAAAAAA NE YAZIYORUM BEN

Bunları bırakıp kaçıyorum

Eudaemonia | HyuninWhere stories live. Discover now