Pelerinli bir figür, kollarında büyük bir paketle kapının eşiğinde duruyordu. Önlerindeki ev oldukça büyüktü ve ay ışığı beyaz tuğlayı hafifçe aydınlatıyordu, parlıyormuş gibi görünüyordu.
Birden meşe kapı gıcırdayarak açıldı ve bir el, gizemli kişiyi ince girişten içeri buyur ettikten sonra ikisini de malikânenin içine aldı.
"Ne oldu Albus?" bir adam asasını endişeyle havaya kaldırmış duruyordu. Ufak tefek esmer olan karısı da onun arkasında aynı duruşu alırken hafifçe titredi.
"Rahat ol Henry," diye başını kaldırdı ve şöminedeki ateş yarım ay gözlüklerinin üzerinde parladı. "Acil bir tehlike içinde değilsin."
Kadın biraz rahatladı, uzun sakallı adam tanıdıktı ve ona güveniyordu. "Ne var orda?" diye Albus'un kollarındaki küçük bohçayı işaret etti.
Yaşlı adam içini çekti, omuzları çökerken aklında bir şeyler varmış gibi görünüyordu. "Size gösterdiğimde lütfen hakkımda kötü düşünmeyin."
Çift, Albus'un örtüyü geri çekişini endişeyle izledi ve bunun sıradan bir paket olmadığını, dehşetle fark ettiler.
Kollarında genç bir kız yatıyordu, 7 ya da 8 yaşından büyük olamazdı. Uykusunda kaşlarını çatmış, tutarsızca mırıldanıyordu.
Henry adındaki adam elini karısının koluna koydu. "Sanırım bir açıklamaya ihtiyacımız var profesör."
Albus kızı şöminenin önündeki süslü kanepeye yatırdı. Daha yakından incelediğinde, kendisine yazılmış olan bir parşömen parçasını cebine atarken tereddütlü görünüyordu. Bir yandan da delici bakışlarını çocuğun üzerine odakladı. "Adı Elizabeth Black. Bu zamana ait değil."
ВЫ ЧИТАЕТЕ
Golden Girl- James Potter
FanfictionGözlerini kapadı ve onun için değerli olan her şeyi hayal etti. "Bu maceraya değdi." Ella Vine farklıydı. O Hogwarts'ta bir cadıydı, ama bu sadece başlangıç. O zamanın dışında bir cadı. Altın Üçlü'yle birlikte büyümek ona birbiri ardına değişimler...
