30.

70 4 12
                                    

Negan arabayı getirmeye gitmişti. Ben de içimden yeni bir başlangıca adım attığımı düşünüyor, kendimle gurur duyuyordum. Hayatımın akışı birden güzelleşmişti, artık tüm gün evde oturmayacaktım.

Negan geldi ve depodaki kutuları birer birer, birlikte taşımaya başladık.
"Mola mı versek, yarısı bitti. Yoruldum."
"Huh, öyle mi?"
"Evet, lütfen..."
"O zaman sen dinlen, benim hızlı olmam gerekiyor."
"O zaman, dinlenmeyeceğim. Yorulacaksak birlikte yorulmalıyız."
"Eve, beni ağlatacaksın..."
"Dalga geçiyorsun değil mi?"
"Hahah, nereden bildin?"
"Biliyor musun, hiçbir iyiliği haketmiyorsun aslında!"
"Hayır, yanılıyorsun. Ben senden gelecek iyiliği de kötülüğü de hakediyorum aslında."
"Yalan söyleme."
"Aşkın beni esir etmiş gözlerine,
Bir de daima gülen yüzüne..."
"Bu ne şimdi?"
"Hadi ama Eve, romantiklik sende işe yaramıyor. Senin için kalbimden konuştum ve sen yine de memnun değilsin."
"Kızma ama bir kağıda yazıp verseydin en azından saklayabilirdim. Aklımda tutamam ki bunu."
Negan 'ın ismi telsizden haykırıldığında Negan beni arabaya doğru kovaladı.
"Of, git arabada bekle."
"İstemiyorum ama-"
"Ne dediysem onu yap. Sen benim emrimdesin."
Oflayarak arabaya geçip oturdum. Birden ne olmuştu şimdi, bir iyi bir kötü oluyordu hep. Her şeye kızıyor, çabuk öfkeleniyordu. Bu adamla ömrüm zor geçecekti, orası kesin...

"Kemerini bağla."
"Ne?"
"Kemerini bağla, eve dönüyoruz."
"Ama burayı biraz daha kurcalamalıydık, hem makineleri de test edemedik."
"Evde bir oğlumuz olduğunu unutuyorsun Eve." duraksadı.
"Ayrıca bundan sonra emirlerime karşı gelecek olursan... Senin için iyi olmaz."
"Ne demek istiyorsun Negan, o da ne demek oluyor?"
"Ne dediysem o. Arkana yaslan şimdi."
Yine ne oluyordu ulan...

"Eve aç gözünü, geldik."
"Nereye?"
"Hay sikeyim, eve geldik Eve."
"Neden beni eve kadar taşımıyorsun, önceden olduğu gibi..." Sevimlilik yapmaya çalışıyordum ama bu onu daha da sinirlendirmişti.
"Şımarıklığın sırası değil, o kolileri arabaya kendim taşıdım. Ayaklarını kullan ve ilerle."
"Negan ne oluyor yine?"
"Sinirliyim hepsi bu."
"Yine mi Rick?"
"Hayır, sana söyleyemem."
"Negan, söyle bana!"
"Yapabilsem yapardım, şimdi eve git. Ben bu gece eve dönmeyeceğim."
"Tanrım..."
Kendimi arabadan attım ve eve geçtim. 'Tabii ya, oğlumuz... Bugün onu tamamiyle unutmuştum, nasıl olmuştu da Negan 'ın aklına gelmişti peki... Sanırım Negan benden daha iyi bir ebeveyn. Tanrım, ben neden anne oldum ki. Buna hazır değildim...' Düşünmeyi bırakıp oğlumuzun yanına gitmiştim, beşiğinde öylece uyuyordu. Huzurlu görünüyordu, alnına bir öpücük kondurup geri çekildim. Onu rahatsız etmek istemiyordum, zira ben ondan çok daha yorgun ve uykulu hissediyordum.
Biz evde yokken onunla ilgilenen kadın ile biraz konuştum. Bu kıyametten önce onun da bir oğlu varmış, fakat ısırılmış. Ona çok üzülmüştüm, aynı şeyi yaşamış olmayı hayal bile edemiyordum.
"Bizim oğlumuz sizin de oğlunuz, elbette kendi evladınızın yerini doldurmaz ama en azından bir çocuğunuz daha varmış gibi düşünebilirsiniz. Bu beni ancak mutlu eder..."
"Teşekkür ederim, çok naziksiniz."
"Ben de size çok teşekkür ederim, sizin varlığınızda gözüm arkada kalmayacak."

Bir süre sonra sohbeti sonlandırmış dışarıya çıkmıştım. Herkesin bir işi vardı. Ben de buraya bir faydam olsun istiyordum, bu yüzden gizlice arabalardan birini aldım. Tabii kısa sürede yakalanmıştım. Kapıda...
"Bayan Smith, o arabayı kullanmak için ya da dışarıya çıkmak için izniniz var mıydı acaba?"
"Evet, Bay Smith 'in izni var."
"Korkarım bunu doğrulamak zorundayım, sizi biraz bekleteceğim."
'Oh siktir...'
"Bay Negan izninizin olmadığını ve o gelene kadar buradan çıkamayacağınızı söylüyor. Sizi geri çevirmek zorundayı- oh bir dakika... Elbette, tabii. Sizinle konuşmak istiyor, buyurun."
Bana doğru uzatılan telsizi ister istemez almak zorunda kalmıştım, ellerim titriyordu.
"Hayatımın anlamı, aşkım, Bay Negan, buyurun efendim?"
"Eve kapa o lanet çeneni, eve geleli kaç saat oldu, dışarı çıkmak ne demek?!"
Bana bağırdığı için biraz tenha bir yere geçmiştim.
"Negan ne oluyor, ne yaptım ben sana?"
"Eve, bin tane problemim var, bir de senin sorun yaratmana ihtiyacım var mı sence?!"
"Ne yani, ben senin için bir sorun muyum..."
"Evet! Artık çocuk gibi davranmayı kes ve kendi çocuğunla ilgilen!"
Ardından konuşmayı sonlandırmıştı. Yine nasıl bir suç işlemiştim bilmiyordum, belki de sorun ben değildim...
Arabayı aldığım yere geri bıraktım ve eve döndüm. Bütün gün boş boş oturmak yerine kitap okuma kararı aldım, kitaplığın rafında üstü tozlanmış bir aşk romanı bulmamla kitap okuma isteğim artmıştı. Kendime sıcak, sert bir kahve yapmış; yere oturmuştum. İlk sayfayı çevirdim, okumaya başladım.

Negan the FUC*KING Smith Donde viven las historias. Descúbrelo ahora