『one』

314 35 7
                                    


Saatlerdir acil servisteydi ve hastalığı yüzünden bazı yerleri küçülmüş beyninin kontrollerini yaptırıyordu. Çünkü Melissa, kontroller için haftada bir hastaneye gelmesini söylemişti. Stiles, doktorların ona söylediklerinin yarısını bile dinlemiyordu; Fluoksetin al, Sertralin al... Demansı ortadan kaldıracak bir ilaç olmadığının farkındaydı. Tedavisi yoktu ve bundan emindi. Kendini kaybolmuş ve yalnız hissediyordu ama bu hastalığından ziyade sürünün artık bir arada olmadığınından kaynaklanıyordu.

Eve döndüğünde telefonuyla dakikalarca hastane masraflarını ödemek için normalden fazla çalışmak zorunda kalan babasıyla konuştu, hastanede yaptıklarının, bugün neler yediğinin, ne zaman eve geldiğinin en ufak detayına kadar anlattı. Annesi Claudia'nın ölmeden önce yaşadığı şeylerin aynısını yaşadığını düşünürsek bu şey babası içinde oldukça zor olmuştu.

"Bende seni seviyorum baba, akşam görüşürüz." Sonunda telefonunu kapattığında biraz dinlenmeye fırsat bulduğu için odasına çıktı. Ancak kapıyı açar açmaz onu dehşete düşüren, yatağında kendisine dikilmiş sert gözlerle oturan Derek Hale ile karşılaşmıştı. Derek Hale, tanıdığı en inatçı, en kaba ve en gereksiz kurtadam. Dudaklarından kaçan küçük bir çığlıkla kendisini susturup doğrudan ona doğru baktı.

"Haftalardır nerelerdesin sen?" Derek otruduğu yataktan beri çocuğa oldukça soğuk bakışlar atmaya devam ederken konuştu. Sesinin altında yatan ufacık bir duygu belirtisi bile yoktu.

"Sen- Ne zamandan beri burada bekliyorsun dostum?!" Stiles rahatlamak için derin bir nefes almadan önce hızlıca söyledi. Ardından iç çekerek yatağına ilerlerken gözüne penceresi takıldı, her zamanki gibi penceresini açık unutmuştu. İçten içe kendi salaklığına küfrederken ''Beni bu kadar özlediysen araman yeterliydi Hale'' diye alayla ekledi. Sürünün dağılmasına üzülsede Derek Hale takılmak isteyeceği son insandı.

Derek son dediği şeyle beraber yüzünü hafifçe buruşturdu ve yanında oturan çocuğa doğru tamamen döndü. Bir şeyler duymuştu, gerçek olup olmadığını merak ediyordu. ''Neler oluyor? Hastaneye gitme işlerinden neden hiç birimizin haberi yok?''

''Diyene bak.'' Stiles sessizce gülerek kendi kendine mırıldandı. Aynı zamanda Derek'in gelmesine şaşırmıştı fakat bu aralarındaki durumu farklı bir hale getirmiyordu. "Bazen öldüğünü düşünüyorum, etrafta bile olmuyorsun." diye söylendi. Derek sadece istediği zaman karşılarına çıkıyordu, istemediği zamanlarda ise onu bulmak imkansızdı.

Derek sabır dilercesine derin bir nefes aldı. "Konumuz bu değil."

"Konumuz bu değil..." Stiles bakışlarını yere dikip kendi kendine adamın dediğini tekrarladı. Bir kaç saniye ardından yüzündeki gülüş yavaşça silinmeye, genç çocuk alt dudağını kemirmeye başlamıştı. "Çok merak ediyorsan," Stiles anlatabilecek cesareti bulabilmek için derin bir nefes aldıktan sonra tekrardan gülümseye çalışırken kafasını Derek'e doğru çevirdi ve devam etti. "Annem bir hastalıktan öldü, biliyorsun. Ve bu hastalık görünmesi zor olsa da genetik olabiliyor. Sinir hücrelerim parça-"

"Stiles." Derek sesinin dozunu biraz yükselterek çocuğun cümlesini yarıda bırakmasını sağladı. Bunu duymanın canını yaktığı açıkca belli oluyordu. Stiles sessiz kalıp karşısndaki ilk defa endişeli gördüğü huysuz adama kaşlarını kaldırarak bakarken Derek soğuk ifadesini korumaya çalışarak ayağa kalktı.

"Eğer böyle bir hastalığın varsa halledebiliriz, bunu biliyorsun." Sesi tekrar sakinleşirken kapıya doğru ilerledi. Ardından çıkmadan önce istemsizce cümlesini devam ettirdi. "Ben hallederim."

Stiles, adamın odadan çıkışını izlerken üzerindeki şaşkınlığı atmak adında gözlerini kırpıştırdı. Bir kaç saniye sonra bir eliyle ensesini kaşıyarak arkasına dönüp hala açık olan penceresini kapattı. Ardından yavaşça yatağına uzandı. Derek'in neyden bahsettiğini çok iyi biliyordu, onu kurtarmak için dönüştürmesi gerekiyordu.

-

Taslakta bekliyormuş atayım
dedim :3 Okunursa devam ederim.

Sterek | You Keep Pushing Me Away [bxb]Where stories live. Discover now