There were flashing lights.

182 31 13
                                    

CIA Binası, Virginia/ABD8

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

CIA Binası, Virginia/ABD
8.57

"Hey, az önce ne oldu?" Taehyung odasındaki arkadaşının yanına gitmişti ve onu kapının kenarında otururken bulmuştu.

Dizlerini kendisine çekmiş başının da kollarıma gömmüştü. İlk kez onu böyle görüyordu.

Jimin kafasını kaldırmazken Taehyung yavaşça yanına oturdu.

"Ne olduğunu bilmiyorum ama adı Jungkook mu ne emin değilim ama onu çok üzdün. Yani benim kalbim kırıldı." O an bu Jimin'in umrunda değildi. Jimin onun sevgilisiydi, ölmediğinin haberini verememiş miydi?

İçinden deli gibi sarılmak gelirken son bir senedir yaşadıkları geldi aklına. Taehyung onu yavaşça ayağa kaldırırken kafasını duvara yaslayıp gözlerini kapadı.

O sırada kapı açılırken onun sesi geldi.

"Merhaba. Tanışmaya fırsatımız olmadı ama bize biraz müsaade eder misin?" Taehyung onaylayarak odadan çıkarken gözlerini odanın köşesinde masasına dayanan adama çıkardı.

"Özleminden ölüyor gibi bir tavrın var." Jungkook'un kollarını bağlayarak söylediği Jimin'in yüzünde hiçbir mimik oynatmadı.

"Ben seni 1 sene ölü bildim. Sen benim yaşadıklarımı tahmin edebiliyor musun?"

"Bunun için beni mi suçluyorsun? İki yıl geçti Jimin. Birbirimizi görmeyeli. İlk yaptığın beni bırakıp gitmek mi?Seni özlerken öldüm ben. Kalbim ağrıdı yemin ediyorum seni göremiyorum diye. Bana verdiğin tepki bu muydu?" Jungkook adımlarını Jimin'e götürürken birkaç santim bıraktı aralarında.

Onun konuşmasına izin vermeyen Jimindi.

"Ne bekliyorsun!? Öldüğünü düşündüğüm sevgilime hoşgeldin partisi vermemi mi? Seni düşünmeyeyim diye neler denedim biliyor musun? Haber verme zahmetinde bulunmadığın için ölmediğini söylemek için uğraşmadığın için deliriyordum ben. Kendime gelemedim. Sana güzelce hoşgeldin dememi mi bekliyorsun?" Dibinde ama dokunamadığı adamın kokusunu uzun süreden sonra alıyordu. Onun tişörtlerine sarılarak uyuduğu zamanlar ne kadar da çoktu.

"Artık gerek kalmadı." Jungkook boynundaki kolyeyi çıkartarak yere bırakırken kapıdan çıkmıştı saniyeler içerisinde.

Jungkook fevriydi, kendi içinde öyleydi dışarıya çok sakindi. Kimseyle hiçbir şey paylaşmazdı tek amacı işiydi. İki sene boyunca özlediği insanları görmek onu gerçekten sevindirse de en sevdiğinden aldığı tepki her şeyi batırmıştı.

Koridorda yürürken peşinden gelen kişiyle yürümeye devam etti.

"Sanırım yeni patronumuz sensin. Tanışma fırsatımız var şuanda. Ben Taehyung."

"Şuan pek zamanı değil Taehyung." Jungkook yürümeye devam ederken Taehyung da peşinden geliyordu.

Jiminden de soğuk ve heyecanlı olmayan bir insanla karşılaşmıştı Taehyung sanki çekiyormuşçasına onları neşelendirmeye çalışıyordu.

//

"Görev bitmiş olsa da hasarları devam edecek. Tüm ajanların, tüm departmanların sonuna kadar dikkatli olmalarını istiyorum. Benimle birlikte 7 kişilik asıl görev timi bölgedeki tüm üsleri denetlemeye gidecek. Min Yoongi, Kim Taehyung, Jung Hoseok, Kim Namjoon, Kim Seokjin, Park Jimin." Geldiktan sonraki gün direk işe dönen Jungkook'un tüm ajanlara verdiği emirle herkes kalkarken Jimin kapının kenarında dinliyordu.

Ondan sonra en yetkili kişiydi Jimin.

"Şimdi bu senin sevgilin mi? Benim eniştem mi oluyor?" Taehyung'un kenardan söylediğiyle Hoseok kafasına vurdu.

"Anlamamakta ısrarcı mısın? Ayrılmışlar. Konuşmayı bırak da hazırlanalım. İlk günden patrondan azar yemeyelim." Odadan yavaş yavaş herkes çıkarken Jimin içeri doğru ilerledi.

O, Jungkook, Namjoon ve Yoongi kalmıştı.

"Ne olduğunu merak ediyorsunuz, görevde?" Yoongi'nin sorusuyla diğer ikili kafasını salladı.

Jimin kafası eğik bir şekilde koltuğun kenarına oturmuştu. Üstünde teşkilatın tişörtü ve altında siyah bir kargo pantolon vardı.

"8. ayda, içimizde bir köstebek çıktı. Üs saldırıya uğradı, söylenen diğer herkes gerçekten ölüydü."

"Sen, gerçekten yaralı mıydın?" Namjoon'un sorusuna kafa salladı Yoongi.

"Yaralıydım, herkes ayrı bir tarafa dağılmıştı. Jungkook'un defalarca vurulduğuna şahit oldum, bazıları yelekten geçmemişse de vurulmuştu. Her yer kan gölüydü, Önüne geleni öldürmek için gelmişlerdi." Jimin kafasını kaldırarak gözlerini Jungkook'a çıkardı. Gözlerini ayırmadan uyardı Yoongi'yi.

"Daha detay verme." Jungkook'un vurulduğunu anlamıştı, daha da detay kalbini ağrıtıyordu.

"Destek geldiğinde yaşayanlar oldukça donanımlı bi üsde tedaviye alındı. Bilgileri sızdıran kişiyi bilmiyorduk ve asıl Amerika'daki binada olduğu belliydi. Uzaktan sızdırıyordu bilgileri. Biz de onlara en çok zayiatı vermişiz gibi gösterdik. Ona göre hazırlandılar. Daha azımıza göre."

"Ne yani bizim de mi köstebek olmamızdan korktunuz? Bize de söylemediniz." Jimin'in hafif saldırgan sözleri aslında sevgilisineydi. Yoongi sessiz kalırken Jungkook yaslandığı yerden kalktı.

"Dinleniyor olabilme riskine girmedik." Aralarındaki birkaç dakikalık sakinlik en yakın arkadaşlarının yanında olmasının rahatlığıyla hızla tartışmaya dönüştü. Jimin ayağa kalkarken Jungkook'un üstüne yürümüştü.

"Ne yani sevgiline ben yaşıyorum diyemeyecek kadar mı imkanın yoktu? Yoksa işine mi geldi? 8 ay öncesinin sinirini mi taşıyordun?" Jungkook daha sakin olandı sesini yükseltmedi.

"Seninle bu tartışmayı burada yapmayacağımı biliyorsun."

"Çocuklar, kavganın sırası değil. Aranızdaki kavgayı çözün üslere gideceğiz." Namjoon'un önerisi Jimin'in odadan çıkmasıyla askıda kalırken Jungkook derin bir nefes vermişti. Böyle ummuyordu. Hiçbir şeyi böyle beklemiyordu.

Bölümler uzayacak.

Is It over now?Where stories live. Discover now