18

142 10 33
                                    

İyi Okumalar<333

Hyunjin'den

Kaderimin benim için çizdiği her yol çıkamadığım bataklığa daha da batmama neden oluyordu. Kalbimin benim için söylediği her teselli sözcükleri daha da hıçkırıklarımı arttırıyor, dinmek bilmeyen yoğun duygularımı daha da körüklüyordu.

Lanetlerle çevrili hayatım, düzene girmek yerine daha da içinden çıkılmaz bir hâl alıyordu. Artık vücudumun gücünü kaybettiği evrelerdeydim. Güçlü durmaya çalışan bedenim, şimdi hiçte bir çaba içinde değildi.

Kalbim.. kalbim neden bu kadar acıyla sızlıyordu? Kurtulmak istediğim biri için neden acı çekiyordum ben?

Bana sunduğu bu özgürlüğü bir ceza olarak görüyordum. Beni kendine bağlayıp, şimdi gitmek o kadar kolaymıydı? Yıllarca bir araya gelmek için uğraşları boşunamıydı? Şimdi canımdan çok sevdiğim birine yeni kavuşmuşken, kalbimin bir köşesinde yer edinen adamı kaybetmiştim.

Neden illa birini kazanırken diğerini kaybetmek zorundayız? Mutluluğu tam anlamıyla yaşamak bu acımasız dünya için fazla geliyordu. Aldığım her nefes bana hayat sunması gerekirken, daha çok boğuldumu hissediyordum. Yaşantımın bundan sonra nasıl ve ne şekilde devam edeceğini kestiremiyorum.

Bundan sonra nasıl devam edeceğimi bilmiyorum. Felix'le mutlu, sakin, huzurlu bir hayat dilerken, şimdi neden bu çaresiz çırpınışlarım? İstediğimi almamışmıydım? Şimdi onsuz devam eden bir hayatımın olduğunu düşündükçe krizlerim artıyor, bunu kabullenmek istemiyordum.

Belkide onca uğraştan sonra, çabalarımızın karşılığının bu olmaması gerektiğini düşünerek bu kadar tepki veriyordum. Ama hayır sadece bu olamaz. Yıllarca kendimden sakladığım sırrımı, şimdi hiç çekinmeden dökmek istiyorum. Ben ona aşık olmuştum. O gittikten sonra içimde yer edinen duygular şimdi aşk acısı olarak canımı yakıyordu.

Belki şuan o yanımda olsa söyleyemeyecektim içimdekileri. O gidince yokluğunun boşluğu acı bir gerçek olarak içime oturmaya başladı. Şimdi onun kendi elleriyle taktıği zincirlerle kasvetli odada nefes alamayacak kadar kriz geçiriyor, kendime gelmeye çalışsamda başarılı olamıyordum.

İnanın şuan bileğimdeki zincilerin bile çıkarılmasını istemiyorum. İçimdeki karanlıktan çıkamayacaksam, burdanda çıkmanın bir anlamı yoktu. İçeriye adımlayan adamı bulanık yaşlı gözlerimle izlerken, bileğimden tutup çıkarmak için yeltendiğinde, çırpınışlarımla engel olmaya çalışıyordum. Bunu neden yapıyordum bir fikrim yoktu ama sadece onu istediğimi, onun gitmesinin beni şuan kahrettiğini biliyordum.

Adamla cebelleşirken içeriye giren bedenle sesim soluğum aniden kesilmiş, artan gözyaşlarım arasında kollarımı iki yana açmıştım. Şuan ondan başkası sakinleştiremezdi beni.

"Hyunjin?" Kısık ve üzgün bir ses tonuyla yanıma gelen sevdiğimin gözlerinin içine yalvarırcasına bakıyordum. Beni kurtarması gerektiğini, beni bu anlamsız çıkmazın içinden çıkarması gerektiğini anlatmaya çalışıyordum irislerimle.

Yanımdaki adamdan anahtarı alarak gitmesini söylemiş, adam gittiken sonra kollarıyla beni sarmalamıştı. Onun içimi ferahlatan kokusuyla başımı göğsüne gömdüm. Ufak elleriyle parmaklarını saçlarımdan geçirip nazik hareketlerle saçlarımı okşuyor, rahatlatan ses tonuyla birşeyler mırıldanıyordu. Ama anlamıyordum ne dediğini. Onu algılayamayacak kadar durmuştu beynim.

En son Felix beni terk ettiğinde bu duyguları yaşamıştım. Terkedilmek hissi ise şuan beni bitiren en etkili şeydi. Böyle bir duyguyu Minho'yla yaşayacağımı hiç düşünmemiştim. Daha doğrusu onun bizi bırakacağını hiç düşünmemiştim.

Giz~ [Hyunholix]Donde viven las historias. Descúbrelo ahora