8.BÖLÜM

90 8 26
                                    

"Bazı kızlar kalp kırıklığı ve şiirlerle doludur. Ve bu tür kızlar kurtlardan kaçmak yerine onları kurtarmaya çalışırlar."

-Nikita Gill

Lina sabaha karşı sığınağa döndüğünde Arda kocaman bir gülümseme ile kadına sarılmış bitmek bilmeyen sorularını her zamanki gibi sıralamıştı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Lina sabaha karşı sığınağa döndüğünde Arda kocaman bir gülümseme ile kadına sarılmış bitmek bilmeyen sorularını her zamanki gibi sıralamıştı. Vera ona sadece hafifçe tebessüm edip önüne dönünde Lina birkaç saniye boyunca onu izleyip Talya'ya emirlerini vermişti.

Sığınaktan kurtulacaklarını duyduklarında Arda derin bir oh çekmişti. Tıpkı Lina gibi o da kapalı alanları sevmez, içlerinde boğulurdu. Fakat Arda'nın yüzündeki rahatlama Lina dışarıda bir işini halletmeye gideceğini söylediğinde sönmüştü. Onun sürekli gitmelerinden hoşlanmadığını biliyordu. Lina'nın da ona bunu yaşatmaktan hoşlandığı söylenemezdi ama zorunda olmasa onu zaten yanından ayırmazdı.

Her şeyi hallettikten sonra Arda'ya geri döneceğine dair söz verip başının tepesinden öptükten sonra sığınağı arkasında bırakıp Yarasa Körfezi'ne doğru ilerlemeye başladı.

En sonunda o elbiseden kurtulduğu için büyük bir rahatlama hissediyordu. Uzunca aldığı duş onu gevşetirken aynı zamanda düşündürmüştü.

Ersanel ile yaptığı görüşme kesin bir sonuç vermemişti. Söylediklerini idrak etmesi biraz zamanını almıştı. Planı güzeldi, etkili olabilirdi ama Lina hala ona güvenip güvenmemekte kararsızdı. Bu o kadar kolay olabilecek bir şey değildi.

O gün Yekta'nın videosunu gösterdiğinde neredeyse ağlayacaktı. Sapasağlam bir şekilde yatağında uyuyordu. Talya görüntüyle oynanmadığını, doğruyu yansıttığını ona söylediğinde içi hem mutlulukla hem de öfkeyle dolmuştu. Yaşıyordu evet. Ama hala onun ellerindeydi. Bunun ne kadar iyi bir şey olduğunu kestiremiyordu.

Mirasçı ona teminat vermiş, başına bir şey gelmeyeceğini söylemişti. Ama o da bir başka yabancıydı sadece. Sürekli kılık değiştiren, yüzyıllar belki de binlerce yıldır yaşayan bu adamın sözüne ne denli güvenebilirdi bilmiyordu. O kadar uzun süre yaşamak onu yalan üzerinde oldukça ustalaştırmış olabilirdi. Bilemezdi.

İşte bu yüzden, şimdi onunla buluşmaya giderken açık bir alanda olmasını istemişti. İşini şansa bırakamazdı.

Körfeze vardığında örülü saçlarını ceketinin içine atıp başına şapkasını geçirdi. Saç rengi onu çabucak tanınır kıldığı için bunu yapması mecburiydi.

Körfez'de on, on beş dakika yürüdükten sonra nihayet yalnız başına denizi seyretmekte olan birini gördü. Onun Mirasçı olduğunu nasıl anladığını bilmiyordu ama bir şekilde anlamıştı. Görünüşü yine farklı olsa da.

Adam ona dönmeden gülümsedi.

"Tam vaktinde geldin."

Lina elini cebine sokup ifadesiz bir şekilde onun yanında durdu.

DÜZEN (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin