Karanlık

97 11 81
                                    

Bir yıl...

Öldüğüm günün üzerinden tam olarak bir yıl geçti. Bomboş bir yıl. Nefes almanın bile anlamının olmadığı bir yıl...

Herkes bu duruma alışmış gibi görünse de bu böyle değil. Atsushi-kun çok stresli görünüyor. Her zaman endişeli. Kunikida-kun ise fazla sakin. Olması gerektiğinden daha fazla.

Bunlar arasında en beklenmedik olanı ise Kenji-kun'un tavırları oldu. Bırakın neşeli olmayı, hayatta olmaktan neredeyse benim kadar sıkılmışa benziyor. Ona ne olduğunu hiçbirimiz bilmesekte çocuğun fazla üzerine gitmemeye çalışıyoruz.

Ben ise artık ajansa uğrama zahmetine girmiyorum. İlk başta bu dünyada olduğum için buradakiler gibi davranmam gerektiğini düşünsem de, yakın zamanda bunun doğru olmadığının farkına vardım. Hayır, ben dünyada olsam da insan değilim. Bu hisse alışığım ama artık kendimi insanlıktan daha fazla uzaklaşmış hissediyorum.

Önceden insan olmadığımı düşünürdüm ancak bu yanlış bir düşünceydi. Ben diğer insanlar gibi değildim. Ben diğer insanlardan daha fazla insandım. Ama bunun farkına varamayacak kadar bencil birisiydim.

Şimdi ise Tanrı'nın bu iyiliğini fark etmediğim için cezalandırılıyorum.

Artık 'gerçekten' insan değlim. Ben insanlıktan sürüldüm, diskalifiye edildim...

Ne yaptıysam işe yaramadı. Odasaku'nun sözlerini yerine getiremediğim için bu hale geldiğim gibi saçma bir düşünceye kapıldım. Ama bu da doğru bir düşünce değildi -yani ben öyle umuyorum.- İyi olabilecek her şeyi yaptım, çok fazla çalıştım. Yine de bu durumdan kurtulmama yardımcı olamadı.

Değişen şeyler bunlarla sınırlı değil. Önceden beni görebilen Akutagawa-kun ve Gin-chan artık beni göremiyorlar. Onlara anlatmak istediğim her şeyi anlattıktan sonra birden ben ortadan kaybolmuşum gibi davranmaya başladılar.

Bunun neden olduğuna dair çok uzun süre akıl yürüttüm. Beni görebilmeleri için belirli bir süreye sahip olamazlar. Böyle olsaydı Atsushi-kun ve diğerlerinin süresi çoktan dolmuş olurdu.

Beni hayattayken gördükleri süre kadar öldükten sonra görmüş olabilirler diye düşündüm. Akutagawa-kun'u altı yıldır tanıyorum. Ama altı yıl boyunca her gün benimle karşılaşmadı. Benimle gerçirdiği saatlerin toplamı yaklaşık bir yıl ediyor olabilir. Ancak bu da aynı şekilde mantıksız olacaktır. Çünkü benim altı yılda Akutagawa-kun ile geçirdiğim saatlerin toplamının, Ajanstakiler ile üç yılda geçirdiğim zamanın toplamından az olmasına imkan yok.

Geçen bu süre içerisinde çok fazla şey değişmiş olsa da, bazı şeyler yine aynı kaldı. Hâlâ acı çekmekten nefret ediyorum.

Ama bu şekildeyken daha fazla acı hissedebiliyorum! Bir şeyler hissedebilmek çok güzel bir şey! O kana benzeyen sıvının yere doğru aktığını görmek çok eğlenceli!

Çok fazla acıtıyor. Bundan nefret ediyorum. Acı çekmek istemiyorum.

1000001 1101101 1100001 100000 1100010 1101001 1110010 100000 1110011 1100101 1111001 1101100 1100101 1110010 100000 1101000 1101001 1110011 1110011 1100101 1110100 1101101 1100101 1101101 1101001 1101110 100000 1110100 1100101 1101011 100000 1111001 1101111 1101100 1110101 100000 1100010 1110101 100000 1100100 1100101 1100111 1101001 1101100 100000 1101101 1101001 100000 111111

Amyrrkıiiulmtymııio?

Gelecekle ilgili bir umudum yok. Bu durumdan kurtulabileceğimi düşünmüyorum.

$}^{$°'§$✓{€°${¢§€°'×¢✓$}$=$×¢}¢÷♪(¢\¢™h-_(₺-_

Çoğu sorunun cevabına ulaşamamış olsam da bazı gizemleri düşünerek çözmem mümkün oldu! Sonuçta ben bir dedektifim. Düşünmekten başka işim yok....

Eşyalara odaklanmadığım zaman onlara dokunamayacağımı uzun zaman önce fark etmiştim. Ben herhangi bir eşyayı taşırken beni göremeyen insanların bu eşyayı nasıl gördüklerine dair birkaç küçük test yaptım.

Kafede, herkesin arasında elime aldığım kahve bardağı kimsenin dikkatini çekmedi. Ancak beni gören Atsushi-kun, beni göremeyen bir adama beni gösterince adam, havada asılı duran bardak karşısında şaşkınlıktan donakaldı.

Anlayabildiğim kadarıyla başkaları benim taşıdığım eşyaları her zaman görebilir. Ancak dikkatini çekmediği sürece istemsizce onu görmezden gelir. Bir kere gördüğümüz birisinin yüzünü birkaç dakika içinde unutmamız veya bir şeye göz ucu ile bakmamız gibi. Sanki orada dikkat çekecek hiçbir şey yokmuş gibi davranıyorlar.

Bunun beni korkuttuğunu itiraf etmeliyim. Ya ileride ajanstakiler de Akutagawa kardeşler gibi beni göremez hale gelirse? O zaman sadece burada olduğumu bildikleri, ancak onlar için başka bir anlam ifade etmeyen, boş bir ruh olarak kalacağım.

Onlar beni göremedikleri zaman hâlâ varlığımdan haberdar olacaklar. Ama beni görmemeleri, artık benim için hiçbir şey yapamayacakları anlamına gelecek. İşte o zaman onlar için sadece 'orada' olan bir şey olacağım.

O gün geldiğinde, en küçük ışık dahi beni terk ettiğinde, ben yalnız bir karanlık parçası olacağım. Ölümsüz varlığımın ölümünü bekleyen umutsuz bir ruhtan ibaret olacağım...

-----------

Sonraki bölüm final. Finalden sonra iki bölüm daha paylaşmayı düşünüyorum. Her bölümdeki şifrelerin anlamlarını yazdığım bir açıklama bölümü ve kısa bir son söz...

D.E.A.D. | Bungou Stray DogsWhere stories live. Discover now