1.2

1K 162 137
                                    

100 oy, 100 yorum

Odaya vuran güneş ışıklarıyla beraber çalan alarmım sessiz ortamda yankılanmıştı. Yatağımda hafif kıpırdanarak alarmı kapatıp tekrar eski pozisyonumu aldım. Uykuya dalacağım sırada kapımın tıklatılmasıyla gözlerimi aralayıp kaşlarımı çattım. Abim, kapımı çalmazdı ki?

Kapının tekrar tıklatılması ve jisung hyung'un seslenmesiyle gözlerimi kocaman açarak adeta yataktan fırladım. Biz artık birlikte yaşıyorduk! Tamamiyle yerleşmem üzerinden üç gün geçmesine rağmen hâlâ alışmış değildim. Jisung'un sabırsız sesi beni kendime getiriken kapıya yaklaşarak kafif araladım.

Çatık kaşlarıyla havada yaptığı yumruğunu, beni görünce indirip yüzümü inceledi. Derin bir nefes alıp burnuma kıstırdı. "Ne diye cevap vermiyorsun? Kapıya kadar gelmiş bir de."

Uykulu halimden arınarak gözlerimi kırpıştırdım. "Hyungumu karşılaşmak istedim." Şirince gülümsediğimde jisung kıkırdamış omzunu kapı pervazına yaslamıştı. "Bak sen. Hyungunu kapıda mı bekleteceksin böyle?"

Bakışlarım bir ona bir dağınık yatağıma bir de hâlâ üstümde olan kedili pijamama kayınca kapıyı suratına kapattım. Şaşkın sesiyle seslenince stresle yatağıma koştum. En az onun kadar bende şaşkındım. Kapıyı kapatmak nedir!

Hızlıca yatağımı düzeltip yerdeki kıyafetleri odamda ki banyoya koymuştum. Dolabıma yöneleceğim sırada jisung'un sesiyle duraksadım. "Minho, ne karıştırıyorsun sen? Üçe kadar sayıyorum, çıkmazsan odaya gireceğim." Saymaya başlamasıyla ağzımdan küçük bir 'ay!' kelimesi çıkmış kapıya koşturmuştum.

Üç demesiyle kapıyı açmam bir olunca onun da içeriye dalmasıyla beraber çarpışmıştık. Başım kaslı gövdesine çarpınca elimi anlıma atarak geri çekildim. "Uf hyung, ne gerek vardı bu kadar kas yapmaya! Canım acıdı."

Huysuzca mırıldanmamla beraber alnımda hissettiğim baskı titrememe sebep oldu. Jisung beni öpmüştü. Yine ve yine. Ufak öpücükleri o kadar hoşuma gidiyordu ki.

Bakışlarım ona dönünce alnımı okşayıp odama adımladı. Arkasında boş gözlerle açık kapıya bakınca seslenişini işittim. "Sanırım aşık oldum." Kocaman olmuş gözlerim ve titrek nefeslerimle şaşkınca bakakaldım. "Ne?"

O da ne dediğini yeni idrak edip "Y-yani öyle değil. Aşık değilim!" dedi.  Suratım nasıl bir hal aldıysa tekrar konuştu. "Aşık olmamam aşık olmayacağım anlamına gelmez tabiki. Odana.. odana aşık oldum güzel dizayn etmişsin. Evet .. evet ben bunu demek istedim." Biraz duraksayarak bakışlarını etrafta gezdirdi. "Ben en iyi susayım. Uhm sen hazır olunca aşağıya gelirsin, zaten kahvaltı için çağırmaya gelmiştim." Elini ensesine atark kapıya yöneldi. "Ben gideyim, gelirsin sen."

Bir şey dememi beklemeden odadan çıkınca az önceki duruma tezat gülmeye başladım. Kahkaha atmaya yakın iken jisung kafasını kapıdan sokup hızlıca konuştuktan sonra tekrar gözden kayboldu. "Bu arada, pijamaların çok yakışmış. Tatlı."

Daha fazla dayanamadan kıkırdayıp dolabıma yöneldim. Hafif pembeleşen yanaklarımla üstümdeki pijamama baktım. Yakıştığını söylemişti ve ben değiştimek istememiştim. Dolabı kapatıp masamın önüne geçtim. Saçlarıma ellerimle şekil vererek portakal kokulu kremimle yüzümü nemlendirdim.

Havaların soğumasıyla beraber ayaklarıma ev panduflarımı geçirerek odamdan çıktım.

Hızlıca mutfağa ilerleyip hazır olan kahvaltı masasına göz attım. Muhteşem ve ağız sulandırıcı görünüyordu. Evi saran pankek kokusuyla ocağın başındaki hyungun yanına adımladım. Parmak uçlarımda yükselerek omzundan bakmaya çalıştım. Jisung birden başını çevirince ayaklarımın üstüne basarak yanına geçtim. "Hyung, yardım ister misin?"

Opia Where stories live. Discover now