♣18♧

5K 221 27
                                    

(Multimedia: Lena
Bölüm Parçası: Birdy- People Help the People)

Ufak bir not: Bölümler bir aksilik çıkmadığı sürece çarşamba ve cumartesi günleri gelecek. Lütfen oy ve yorum atmayı unutmayın!

-18-

“Lena! Kalk! Geç kaldın!”

Annemin, tam karnımdan beni dürtüklemesi ve kulaklarımı sağır edecek çığırışlarıyla gözlerimi araladım. Filmlerdeki gibi baş karakterin gözlerine güneş ışınlarının girmesiyle uyanmasından kesinlikle farklıydı. Berbat hissediyordum. Boğazımda bir acı vardı. Yutkunmamı zorlaştırıyordu. Bir yanda da aklımdan çıkmaması için çabaladığım rüyam vardı.

“Anne çok halsiz hissediyorum.” diye mırıldandım zorla. Okula gitmemek için uydurulan bahanelerden değildi kesinlikle. Zaten hiçbir zaman okula gitmeyi istememezlik etmemiştim her ne kadar nefret etsemde. Annem, eliyle alnımı kontrol ederken, dehşetle konuştu.

“Lena! Ateşin var senin.”

“Anne. Okula gitmeyeyim. Lütfen. Çok yorgun hissediyorum.”

Annem, odamdan çıktığında ahladım. Zor durumdaydım. Hasta olmuştum. Hasta olmaktan da hastalık durumundan da nefret ederdim çünkü kolay bir hastalık dönemi geçirmiyordum. Yeri geliyor yataktan bile çıkamadığım oluyordu. Bir gribimin bile haftalarca sürdüğü oluyordu.

Annem, tekrardan odaya geldiğinde, elindeki telefonu komodinin üzerine bıraktı. “Aile doktorumuzdan randevu aldım. İki saat sonra hastanede olmamız gerekiyor. Şimdi biraz dinlen.”

Belli belirsiz kafamı salladım.

Annem, üzerimdeki ince örtüyü sıyırdıktan sonra, hafifçe beni doğrulttu. Kısa kol tişörtümü çıkarttıktan sonra, atletimi giydirdi. Dudaklarımı araladığımda, “Anne. Üşüyorum.” diye mırıldandım. Ancak annemin umrunda değildi inlemelerim. “Ateşin olduğun için öyle hissediyorsun.” dedikten sonra, yüzüme yapışmış olan saçlarımı arka tarafta beceriksizce toparladı.

“Adem Bey’e de okula gelemeyeceğini haber verdim. Birazdan buraya gelipte korna sesiyle mahalleyi ayağa kaldırmayacak.”

Şuanda servis şoförünü umursamayacak kadar yorgun hissediyordum. Annemse marifetlerini anlatarak boşboğazlık etmiş oluyordu. “Uyumak istiyorum.” diye mırıldandığımda, annem daha fazla beklemeden odadan çıktı ve gözlerimi kapadım.

~

“Bu küçük hanım biraz soğuk algınlığına yakalanmış. Yazdığım şurupları kullanırsa, birkaç güne toparlayacaktır.”

Aile doktorumuz Özkan Bey gülümseyerek konuştuğunda, sırtıma kadar sıyırdığı atletimi aşağıya doğru çekiştirdim. Sabah gözlerimi açacak halim bile yoktu ancak şuanda buralara kadar gelebilme gücüne kavuşmuştum.

“Lena’cığım. Son günlerde dışarıda kaç saat kaldın?”

Tam ağzımı aralıyordum ki annemin, sitem dolu sesi odada yankılandı. “Eve geldiği yok ki Doktor Bey.” Anneme gözlerimi devirirken, Özkan Bey anlamayarak bana baktı. Tabii yanlış anlardı. Eve gelmemek demek bana yakışan bir tabir değildi ki. Ben hayat kadını değildim. Sadece hafta sonu arkadaşlarımla dışarıda takılmıştım!

“Hafta sonunda arkadaşlarımla birlikte dışarıdaydım da. Annem onu kastetmek istiyor.”

“Ah. Anlıyorum.” diye mırıldandıktan sonra, önündeki bilgisayarı ile ilgilenmeye devam etti. “Mevsim değişikliklerinin sık yaşandığı bir dönemdeyiz ve hastalıkların en çok görüldüğü dönemdir. Daha dikkatli olmak gerekiyor. Soğuk aldığınızın farkına bile varmazsınız çünkü güneşe aldanırsınız.”

Sen Her ŞeyWhere stories live. Discover now