Bölüm 18

2.3K 57 7
                                    

Esra: Aşkım çok özür dilerim.

Esra: İkizlere ne kadar önem verdiğimi biliyorsun.

Sevgilim: Bebeğim sorun değil.

Sevgilim: İşim olmasa ben de gelmek isterdim ama,

Sevgilim: Emir de gitmek zorunda kalınca bana kalıyor işler.

Esra: Ben sana haber veririm.

Esra: Teşekkür ederim her şey için, ne kadar benim yüzümden hazırladığın kahvaltı mahvolmuş olsa da.

Sevgilim: Rica ederim ve önemli değil.

Sevgilim: Lütfen kafana beni takma şu an.

Sevgilim: Bana da haber ver varınca, aklım sende kalmasın.

Esra: Tamam sevgilim.

Esra: Seni seviyorum.

Sevgilim: Ben de seni seviyorum bir tanem. 

--

"Esra hadi, geç kalacağız." diye bağıran Emir'i duyunca son kez odama baktım ve almam gereken her şeyi aldığıma emin olunca odadan çıkıp koşarak kapıya ilerledim. Evin anahtarını alıp kapıyı kilitledim. Kornaya basan arabanın yanına ilerledim. Ön koltuğun kapısını açacağım sırada Emir'in oturduğunu gördüm. Sürücü koltuğuna baktığımdaysa Burak'ı gördüm.

"Sen de mi geliyorsun?" dedim kaşlarımı çatarak.

"Beğenemedin mi?" dediğinde gözlerimi devirerek arka koltuğa oturdum. Bir yere de gelmese şaşırırdım.

"Aranızda ne dönüyor bilmiyorum ama," dedi Emir bir ona bir bana bakarken. "Bu yolculuk bitene kadar çözün. Oraya gittiğimizde bir de sizin kedi köpek kavganızı çekemem."

"Emin ol kardeşim." dedi Burak arabayı çalıştırıp yola koyulurken. "Ben de ne olduğunu bilmiyorum."

"Yol kaç saat sürecek?" dedim ikisini de takmadan. "Uyuyacağım, malum sabahın köründe uyandırıldım. Varınca uyandırırsınız."

"Geri zekalı." dedi Emir bıkkınca. Omuz silkip çantamı yere koydum ve ayakkabılarımı çıkardım. Arka koltuğa iyice yayılıp gözlerimi kapattım. Bir süre sonra tam uykuya dalacakken Burak'ın sesini duydum.

"Benim ceketi şunun üstüne örtsene, üşümesin."

Sonrasını hatırlamıyorum. 

Uyandığımda hava iyice kararmıştı. Üstümdeki ağırlığın ne olduğu anlamak için hafifçe doğruldum. Ceket vardı. Yavaşça ceketi üstümden çektim ve oturur pozisyona geçtim. Ceketi katlayıp yanıma koydum. Emir'e baktığımda uyuduğunu gördüm. 

"Neredeyiz?" dedim mırıldanarak. Yeni uyandığım için sesim fazla çıkmıyordu. Ama yine de duyuldu.

"Varmamıza iki üç saat kaldı." dedi Burak bana bakıp önüne dönerken. "Erken uyandın."

"Öyle oldu." dedim gözlerimi ovuştururken. "Emir ne zaman uyudu?"

"Oldu bir iki saat galiba." dedi Emir'e bakıp. "O da uyumadı dün."

"Neden?" dedim koltuğun ucuna oturup Emir'e bakarak. Elimle yüzüne düşen saçlarını çektim. Sonra yanımda duran ceketi alıp üstüne örttüm. "Sağ ol ceket için."

"Rica ederim." dedi beni izlerken. Bakışlarımız kesiştiğinde tekrar yola döndü. "Dün seni düşünmekten uyuyamadı." 

"Yaptığı şeylerin ona geri dönüşü sadece." dedim omuz silkerken. "Bu durumuna üzülmüyor muyum? Elbette üzülüyorum ama belki de yapmaması gerektiğini böyle öğrenmesi gerekiyor. Neyse, şu an aramız iyi. Bir daha bozulmaz umarım."

Abimin ArkadaşıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin