Porn Teacher [WOOSAN]

12) Betrayed

Oy vermeyi unutmayın 💖
-

31.12.22 Cumartesi Günü-

San kolunu yanına oturduğu sevgilisinin beline sarıp kendine çekti. Wooyoung'ın enerjisi hiç tükenmemişti. Hâla oradan oraya koşturuyor herkesin işine yardım ediyordu.

San ise onun yüzüne öpücükler bırakırken mırıltılarını dinliyordu. Wooyoung kolları arasında mayışmaya başlamışken Seonghwa'nın içeriden bağırışını duydu, salonda oturan misafirler.

"San! Gelip tabakları masaya taşı!" Seonghwa'nın bir anne edasıyla seslenişi evde yankılanırken San uflaya puflaya onun yanına gitmişti.

Seonghwa'nın verdiği sunum tabaklarını masaya götürdükten sonra geri dönüp Mingi'nin bin bir uğraşla şekillendirdiği bir iki kurabiyeyi bozdu ve sinsice güldü.

San meyvelerden yapılan noel baba görünümlü küçük yiyeceği yerken, aniden Wooyoung'ın sesini duymasıyla ağzındaki üzümün boğazına kaçması bir oldu.

"Choi San! Bu ne?! Aldatıyor musun beni!?"

Wooyoung'ın sesini duymasıyla irkilerek bakışlarını kapının yanında, elinde telefonla duran çocuğa yöneltti.

Yeosang da hızlı adımlarla arkasından gelip kolunu tutmuştu. "Wooyoung dinle, düşündüğün gibi bir şey olmayabilir"

"Ne?" San adımlarını da küçük olana yönelterek önünde durdu.

"Aldattın mı beni? Bu muydu senin aşkın? Böyle mi olacaktı?" Wooyoung yanaklarından akan gözyaşlarıyla San’ı soru yağmuruna tutarken o bir şey söyleyemeden bakıyordu, anlayamamıştı.

"Young neden bahsettiğini anlamıyorum, sakin ol lütfen"

Elindeki telefonu sert bir şekilde San’ın göğsüne çarparken sinirle güldü. "Anlarsın!"

Wooyoung mutfaktan uzaklaşıp kapıya doğru yaklaştığında üzerine bir ceket alıp kapıyı açtı ve dışarı çıktı. Ağır botlarını ayağına geçirip yağan karın altında evden uzaklaşmaya başladı.

Bahçedeki adımları yeni tutmaya başlamış karın üzerinde izler bırakırken Wooyoung dolan gözlerinin akmasına izin verdi.

"Jung Wooyoung!" Boşlukta yankılanan ismini duyduğunda duraksadı ama arkasını dönmeyi gururuna yediremedi.

San hızlı adımlarla arkasından geldi ve elleri cebinde bedenin sırtını göğüsüne yaslayıp sıkıca sarıldı. "Wooyoung açıklamama izin ver. Yanlış anlıyorsun, dinle beni."

Wooyoung ellerini cebinden çıkarıp karnının üzerindeki kolları çözmeye çalıştı. O çok sevdiği dokunuşlardan, ellerden kurtulduğunda bir iki adım uzaklaşmıştı, tekrar gitmeyi amaçlıyordu.

San en sonunda dayanamayıp belinden tutup kaldırmış ve omzuna almıştı küçük olanı. Wooyoung ise çırpınmakla meşguldü. "İndir beni!"

***

San her şeyi kısaca anlatıp Wooyoung'ın rahatlamasını sağlarken yanında oturan Mingi, onun sözü her bittiğinde özür diliyordu.

"Yani şimdi, Mingi San’ın telefonunu kullanarak bir kadınla konuşuyordu ve San da uzun zamandır uygulamayı kullanmadığı için kadının numarasını silmedi, öyle mi?" Yunho kaşlarını kaldırarak sırayla ikisine de baktığında Mingi pişmanlıkla başını öne eğmişti.

"Hani bırakmıştın lan bu işleri, hani tek sevdiğin bendim?" Yunho sevgilisinin kafasına vurarak söylediğinde kalkıp mutfağa gitti. Mingi ise peşinden kalkmıştı. "Senden önceydi, Yunho yemin ederim seni seviyorum!"

Wooyoung oturduğu yerden kalkıp kendini karşısında oturan San’ın kucağına bıraktı. "Özür dilerim, dinlemeliydim seni. Ben, ben sandım ki..."

San küçük olanı çenesinden tutup dudaklarını birleştirirken sözünün kesilmesine neden olmuştu. Duygu dolu öpüşmeleri yavaşça son bulduğunda San alınlarını birbirine yasladı.

"Günün sonunda yine benimsin, sevgilimsin. Bir daha dikkatli olacağım ve böyle bir yanlış anlaşılma olmaması için uğraşacağım."

Wooyoung başını sallayarak yüzünü büyük olanın boynuna gömdü ve onu ne kadar çok sevdiğini fısıldadı.

"Romantikliğiniz bittiyse çok önemli bir şey anlatacağım"