⎈~1

1.4K 179 108
                                    

●•~✶~•●

Sizce hayat nedir?

Bence hayat bir kumara benzer, sahip olduğun kartlarla sadece bir kez oynama şansının olduğu bir kumar.

Hiçbir insan doğarken dış görünüşünü, nasıl bir çevrede doğacağını, ailesinin kim olacağını, ekonomik durumunu seçemez. Ona dağıtılan kartlardır bunlar. Her bir kart bu dünyaya gelmenle sana verilen bir şans ya da şanssızlıktır.

Büyüdükçe elindeki kartların ne olduğunun daha net farkına varırsın. Ama çoğu kişi bilmez elindekileri nasıl kullanacağını. Bazılarımız doğuştan şanslıdır, kendisine dağıtılan el iyiyse ve bu kartları düzgün bir şekilde kullanabilirse zafere daha kolay ulaşabilirler.

Peki bazı insanlar, doğarken hayatta diğerlerinden geride başlayanlar? Bu kumarda çırpındıkça batarlar, ellerindeki kartlar ve seçimleri yüzünden her şeylerinden olabilirler.

Ortaya koyduğun bahis ise çabalarının ilk adımıdır. Sahip olduğun şeylerdir. Belki de yaşama sebebin, ne de olsa onları ileri sürererek hayattan daha fazlasını almak istersin hırsla.

Peki kiminle oynarsın bu kumarı? Karşında kim vardır? Kaderinin ta kendisi önünde oturuyordur, rakibin odur. Birbirinize karşı kozlarınızı sırayla oynarsınız.

Kumarda sonuçları kesin olarak bilemezsin. Kaderin senin önüne ne atacağını kestiremezsin. Yapabileceğin tek şey sıra sana geldiğinde hamleni yaparak sırada kaderin ne oynayacağını beklemektir.

İşte bu yönüyle hayat bir kumara benzer. Yapacaklarınla gidişatın belirleneceği ve bir kez oynadın mı o hamleyi geri alamayacağın, getiremeyeceğin saniyelerden oluşur.

___

Jisung

Ortamı aydınlatan loş sarı meşaleler , şömineden gelen ateş ve içeride bulunan çeşit çeşit insanın alıp verdiği nefesler bulunduğum yeri ısıtıyordu. Ama benim şuan soğuk terler dökmemin sebebi kesinlikle bunlar değildi.

Gözlerim elimdeki kartlar ve önümde oturan kirli sakallı adamın eli arasında gidip geliyor, bazen de ortada açık duran kartlara değiyordu. Her ne kadar yüz ifademi sabit tutmada başarılı olsam da derin derin nefes almayı ve alnımdan dökülen boncuk boncuk terleri saklayamıyordum. Dalgalı saçlarımı geriye doğru taradım. Elimdeki kartlardan birini attığımda karşımdaki adamın oynamasını bekliyordum.

Adamın sol yanağında derin bir kesik vardı. Tek gözü az görüyor ve sapsarı dişleri sakallarla kaplı ağız çevresinden bazen haince gülümsemesiyle gözüküyordu. İri yapılı bir vücudu vardı, yanında dursam her an beni ayağıyla ezebilecekmiş gibi bir büyüklükteydi. Korkutucu bir görüntüye sahipti, evet. Ama ben cesaretle -belki salaklıkla- bu adamla kumar oynamaya karar vermiştim.

Büyük meblağalarla girdiğimiz bu oyunda meyhânede bulunan herkes; içkisini yudumlayarak yüksek sesle sohbet eden gruplar, hizmetçi kızlar, fahişeler, kör kütük sarhoşlar masanın etrafına toplanmış dikkatle kazananın kim olacağını bekliyordu. Tüm gözler bizim üzerimizdeydi ve bu beni daha da geriyordu. Ortamdaki ter ve içki kokusu midemi bulandırırken odaklanmaya çalıştım. Derin bir nefes aldım. Sakin ol Jisung, kafanı oyuna ver!

Karşımdaki kafasını kaldırarak gözünü bana dikti ve o tiksindirici gülümsemesiyle bana baktı.

"Bu oyuna hiç bulaşmamalıydın ufaklık."

Broken Compass / minsungWhere stories live. Discover now