Ekim sabah erkenden kalkıp kahvaltı hazırlamış tam oturucağı sırada bütün cesaretini toplayarak karşı eve gidip kapıyı çaldığında Kanat kısa sürede açmıştı kapıyı
Ekim : Günaydın
Kanat : Günaydın
Ekim: Kahvaltı hazırladım da daha etmediysen sende gel
Kanat: Olur
Ekim: Hadi gel
Beraber eve geçtiklerinde Kanat etrafa baktığında tam Ekim'i yansıtan bir evdi vitrinde gördüğü resimle kalbinde bir acı his etsede zar zor gülümser
(Berbat bir shop farkındayım 😅)
Ekim: Buyur geç
Kanat : Evin güzelmiş
Ekim: Teşekkür ederim
Kanat : Sen bu kadar beceriklimiydin ya
Ekim: Beni hiçbir konuda hafife alma sakın
Kanat : Asla peki eğer işin yoksa beni gezdirsene
Ekim: Hiç gelmedin sanki buraya
Kanat : Ben daha çok Belçika ya gittim ama buraya hiç gelmedim
Ekim : İyi o zaman kahvaltımızı yaptıktan sonra gezeriz o zaman
Kahvaltıdan sonra beraber Fransa sokaklarında geziyorlardı
Kanat : Sandığımdan da güzelmiş buralar
Ekim: Öyledir. Masal şehri benim için
Kanat : Peki İstanbul
Ekim : Şuan zor
Kanat : O zaman bir süre daha buralardayız ha
Ekim : Nasıl yani
Kanat : Sen gelene kadar bende buradayım Ekim
Ekim : Ben dönmüyorum Kanat
Kanat : İyi bende dönmüyorum o zaman
Ekim : İYİ
Deyip önden yoluna devam etmiş bir kaç saat sokaklarda yürüyüp dolaştıktan sonra bardaktan boşalırcasına yağmur yağmaya başlayınca boşbuldukları telefon kulübesine girerler
Kanat : Hazırlıksız yakalandık resmen
Ekim : Hava durumu iyiydi aslında. Telefonum nerede benim ya
Çantasında telefonunu ararken saçlarından dolayı rahatsız olduğunu fark etmiş nazikçe saçlarını geriye doğru çekince Ekim'in hareketleri yavaşlamıştı
Ekim : Teşekkür ederim
Kanat : Rica ederim
Ekim : Gerçekten burada kalıcak mısın
Kanat : Evet
Ekim : Niye
Kanat : Nedenini biliyorsun zaten
Ekim : Bilmek istemiyorum tamam mı. Lütfen Kanat git ve hayatına bak
Kanat : Biliyorum beni sevmiyorsun hatta hiçbir zaman sevmiyceksin bunu artık anladım ama yanında olmak istiyorum tamam mı. Biliyorum çok ama çok aciz bir adam olarak görünüyorum-
Ekim : Seviyorum
Kanat : Ne
Hiçbirşey söylemeden dışarı çıktığında Kanat'ta peşinden gitmiş ilk fırsatta onu durdurmuştu çom karmaşık his ediyordu ama mutluydu. Meğer ne kadar güzel birşey miş sevdiği kişinin ağazından seni seviyorum lafını duymak
Ekim : Ben bu duvarı örebilmek için çok uğraştım tamam mı. Annemi babamı en yakın arkadaşımı bile sokmadım o duvarın arkasına. Ama sen duvarı çatlatmayı başardın ve içeri girdin. Ama hayatımda olursa ve sende ölürs-
Kanat : Öyle birşey olmuycak
Ekim : BİLEMEZSİN. O bana akşam dönüceğini söyleyerek gitti ve bir daha dönemedi eğer aynısı olursa ben biterim Kanat bu bile benim toparlanmış halim. Ama iyileşmekte istiyorum eski hayatımı geri istiyorum ben
Kanat : Beraber deneyelim olmaz mı
Ekim : Olur mu
Kanat : Sana söz veriyorum eğer bana git dersen gidicem bir dahada asla karşına çıkmama ama hayatında olmama izin ver
Ekim : Peki
Kanat : Gidelim mi
Kafasını sallayıp beraber eve kadar yürümüşler Ekim üstünü değiştirip saçlarını kurttuktan sonra Kemal'in resmini alıp uzunca bakar
Ekim : Bana kızmıyorsunu dimi Kemal ama artık eski Ekim olmamam lazım bu şekilde yaşayamıyorum artık çok zorluyor. Kanat iyi biri hatta çok iyi biri onu haket etmiyorum ama bana gülümsemesi bile iyi geliyor. Seni asla unutmadım Kemal unutmuycamda kalbimin bir köşesinde her zaman olucaksın ama artık duvardan çıkmam gerek
Ertesi sabah uyurken bahçesinden gelen seslerle uyanmış perdeyi açıp baktığında ise çok tatlı bir manzara ile karşılaşır. Kanat veranda kısmına kendi evinden kahvaltılıklar getiriyor balonlarda süslemişti doğru karar verdiğini anlamıştı işte