1(frailty)

86 5 5
                                    




Gece soğuktu. Yağmur damlaları küçük toplar gibi yolun etrafına saçılıyordu. Yanıp sönen kırmızı ve mavi acil servis ışıkları ıslak kaldırıma ve parçalanmış ağacın karşısındaki bir aile aracının enkazına yansıyordu.

"Hadi ama evlat. Benimle kal, benimle kal." diye fısıldadı acil yardım çalışanı Jack. Yağmur damlaları yüzünden aşağı yuvarlanırken genç bir çocuğun göğüs kafesine doğru elleriyle güç uyguluyordu.
"Açıl!" diye haykırdı partneri Dave.
Dave çocuğun kalbine elektrik akımı verirken Jack ellerini kaldırdı. Çocuğun bedeni ıslak çakıl taşlı yolun üzerinde sarsıldı.
Jack yeniden çocuğun göğüsüne kalp masajı yapmaya başladı. "Hadi evlat. Bize geri dön."
"Hala nabız yok, Jack. Çok zaman geçti. Bırakmak zorundayız."
"Bir sefer daha. Hadi evlat."
Çocuğu tekrar hayata döndürmeye çalıştılar ama başaramadılar.
"Kahretsin." Jack geriye yaslandı, bileğiyle yağmuru ve burnundaki teri sildi. "Umut yok." Bir anlık pişmanlıktan sonra Jack çocuğu muşambayla sardı. Ayağı kalktı ve bir dakika durakladı. Çok genç birini kaybetmek her zaman çok zordu.
Yerin karşısında bir taş kıpraşması duydu.
Jack kafasını ağacın arkasındaki siyah çalılara çevirdi. Orada birisi mi vardı? Belki de bir hayvandır? Sağanak yağmurdan hiçbir şey göremiyordu. Omuzlarını devirdi, bir tıppi çanta kaptı ve arkasını döndü. "Toplanıp adlı tabibi çağıralım."
"Çocuk başaramadı mı?" diye sordu Memur Manor ambulansa dönerken.
Jack kafasını salladı. "Bu kez değil."
"Çok kötü. Bırak böyle bir fırtınayı bu yol zaten tehlikeli."
"Geçmişte aldığım çağrılardan haberim yok sanki..." Jack çantayı araca koyarken durakladı.
Memur Manor el fenerini karanlığa doğru hafifce uzattı. "Ve tam da burada; tüm mekanların mezarlığının yakınında. Huzur kaçırıcı, sanırım."
"Yalnızca tesadüf." dedi Jack.


Ani bir hareket gözlerine çarptı. Jack yağmura karşın gözlerini kıstı ve dikkatini cesede çevirdi. Yağmurda karanlık bir siluet vardı. Birisi cesedin üzerine mi eğilmişti?
Bir anlığına yakasının arkasındaki tüyler diken diken oldu; sonra bu duygudan kurtuldu. Gözlerinin ona bir oyun oynamadığından emin olmak için gözlerini kırptı.
Kısa, ince ve kırılgan birisi vardı. Siluet ölü çocuğun bedeninin üzerinde geziniyor, elleriyle ileri geri bir şekilde hareketler sergiliyordu. Sonra onu gördü.


Bir bıçak.


Jack bir adım ileri atladı. "Hey! Uzak dur ondan!"
Karanlık siluet ayağa fırladı, uzun ıslak saçları yüzünü kaplıyordu, bıçaktan ışık parlıyordu ve figürün elinde bir şey sallanıyordu. Daha sonra küçük şey çalıların karanlığına geri kaçtı.
Karanlığı tararken "Ne oldu, Jack?" diye sordu Memur Manor. Jack siyah çalıları işaret etti. "Birini gördüm. Cesedin üzerindeydi. O—uh—o başka bir çocuktu, sanırım. Belki bir kız olabilir."
Memur Manor manzaraya fenerini çevirirken etrafta yürüdü. Dudağında hafif bir bükülmeyle geri geldi. "Emin misin, Jack? Buranın içinde dolaşan genç bir çocuk? Mesain ne kadar sürmüştü?"
Jack omuz silkti. "24 saat. Haklısın, biraz uykuya ihtiyacım var."
"Belki de mezarlıktan bahsetmemem gerekiyordu. Gece gece hayaletleri düşünmene yol açtım. Yalnızca öyle takılıyordum, bilirsin."
Jack çocuğun cesedine geri gitti ve son tıbbi çantayı aldı. Belki de hayal görüyordu.
Muşamba kıpırdadı.
Jack fırladı. "Allah kahretsin, Dave—yaşayan birimiz var!"
"Ne?"
"Çocuk! Kıpırdadı! Sedyeyi getir!"
"Emin misin?"
"Getir işte şunu."
Jack çocuğu muşambadan çıkarttı. Çocuğun kana bulanmış yüzünü gördü ve havayı içine çekip öksürmesini izledi.
Çocuk inledi. "Y-yardım...".
Jack taşınabilir oksijeni çekiverdi ve hava maskesini çocuğun ağzının üzerine geçirdi. "Sorun yok, evlat, seni kurtardık. Bir kaza geçirdin. Seni hastaneye götürüyoruz ve onlar sana çok iyi bakacaklar. Kaza anını hatırlıyor musun?"
Çocuk hafifce kafa salladı.
"Araba yağmurda biraz fazla hızlı sürüyordu. Ağaca bir güzel girdi. Bizimle kal, evlat. Az önce sana bir mucize bahşedildi."

Lally'nin Oyunu (Five Nights at Freddy's: Tales from the Pizzaplex #1)Where stories live. Discover now