2(frailty)

44 2 3
                                    

  Jessica molasındayken hastanenin ibadet odasına girmişti. Odada kederli aileler yoktu. İbadet odasının böyle kendi halinde olmasını seviyordu. Bu durum çok nadirdi fakat huzurluydu, sessizdi ve dua edebilmesi için imkan sağlıyordu. Elini yavaşça yolunu diğer tarafa bağlayan ahşap sıraların üzerinde gezdirdi ve ilk sandalyeye oturdu. Odanın önünde duvarda asılı odundan bir haç vardı. Odanın her iki tarafına da gösteriş için yerleştirilmiş canlı beyaz çiçekleri kokladı. Yakılmayı bekleyen üç dizi küçük mum vardı. Duvar hoparlöründen sakin enstrümental bir müzik çalıyordu. Boynuna sarkan kalın gümüş kolyeyi gömleğinin altından çekip başının üzerine kaldırarak avucunun içine aldı. Kolye bir zamanlar daha büyük ve kalın bir kalpti. Şimdiyse hilal şeklindeki bir aydan çok daha az büyüktü ve bir tarafında kaba çiziklerle başparmağının genişliğindeydi.
  Neredeyse bitti.
 
Kolyenin etrafını elleriyle kenetledi ve gözlerini kapattı.
  Lütfen iyilik yapmama ve bu amacıma devam etmeme yardım et. Lütfen farklılık yaratmama yardım et. Lütfen hasta olanlara yardımcı olmama yardım et. Hatalarımı düzeltmem için bana güç ver. Doğru olanı yapmam için beni cesaretlendir. 
  Teşekkür ederim—
 
"Merhaba, bayan, her şey yolunda mı?"
  Jessica gözlerini kırptı ve dua etmeyi bıraktı. İbadet odasına herhangi birinin girdiğini duymamıştı. Sıranın yanında duran rahibi gördü. Saçları gri çizgili ve koyu renkteydi. Nazik kahverengi gözlerinin üzerindeki kaşları kalındı. Gülümsediğinde gözlerinin yanında küçük çizgiler çıkıyordu. 
  "İyiyim." diye cevap verdi sessizce.
  "Benim adım Papaz Jeremiah. Seni burada daha önce de görmüştüm. Adınız nedir, bayan?" 
  "Jessica." Jessica bakışlarını aşağı çevirdi ve parmağıyla kolyeyi ovuşturdu.
  "Yardımcı olabileceğim bir şey var mı, Jessica?"
  Jessica kafasını salladı. "Hayır, teşekkür ederim." 
  Papaz Jeremiah, onun karşısındaki sıraya oturdu. "Soluk görünüyorsun, Jessica. Kendini iyi hissediyor musun? Senin için alabileceğim bir şey var mı? Çerez? Biraz su? Dinlenmek ister misin?"
  "Ben iyi hissediyorum. Sanırım... çalıştığımda daha iyi görüneceğim."
  "Çalıştığında mı?"
  "Bu hastanede, çocuk bölmesinde. Yerleri temiz tutmaya yardım ediyorum." İleri ve geri. İleri ve geri. "Hemşire Macy iyi iş çıkardığımı söylüyor." diye ekledi.
  İyi iş çıkarıyor olmayı umuyordu. Bu iş yardıma muhtaç olanlara yaklaşabilmek için en harika fırsattı. Dışardaki dünyada diğer hasta olan insanlarla karşılaşmak çok nadirdi. Geçen geceki araba kazasını şans eseri duymuştu. Bazıları buna bir mucize diyebilirdi. Lastiklerin berbat gıcırdamasını ve arabanın ağaca şiddetli çarpışını duymuştu. Sağnak yağışta oraya varması zaman almıştı. Ambulansın gelmesini ve acil yardım çalışanlarının çocuğu kurtarmasını izlemişti. Onu kurtaramamışlardı. Fakat kendisi yapabilmişti. Orada olup yardım edebildiği için mutluydu. Kısa kesmiş olsa da neredeyse yakalanacaktı. Bunun olmasına asla izin veremezdi.
(Y/N: Kısa kesmiş derken hızlıca halletmiş anlamında demek istenmiş de olabilir ya da bambaşka bir şeyden bahsedilmiş. Belirsiz.) 

  "Ah, evet, Hemşire Macy'i tanıyorum. Çok şefkatli bir hemşire." Papaz Jeremiah kafa salladı. "Eminimki çok iyi iş çıkarıyorsun." Boğazını temizledi. "Bilirsin, Jessica, bazı insanlar dualarında yardım istemek için buraya gelirler ve ben de sık sık serbest bırakılacak yükleri veya iyileştirilecek yaşamları olan kimseleri dinlerim. Endişelerimizi ve problemlerimizi ifade etmek kalplerimizde ve akıllarımızda ağırlık yapan şeylerden kurtulmamıza yardım eder."
  Jessica basitçe "Bu harika." dedi.
  Kendi yoluyla çok önemli bir şeyden zaten kurtulduğunu hissediyordu. Kimseyle kendi düşüncelerini paylaşmamıştı çünkü kimse gerçekten onun neler yaşadığını anlayamazdı.
  "Eğer biriyle konuşmaya ihtiyacın olursa konuşmak için neredeyse her gün buradayım. Elimden gelen her şekilde yardım etmekten mutlu olurum."
  Jessica kolyeyi başparmağıyla ovuştururken gözlerini aşağıda tutmaya devam ederek kafasını salladı.
  "O elindeki tılsım ne öyle? Senin için çok özel olmalı."
  Jessica kolyenin üzerini parmağıyla ovmaya devam ediyor ve artık daha fazla konuşmuyordu. Bir süre sonra Papaz Jeremiah sessizce "Esenlikle kal, Jessica." dedi ve onu yalnız bıraktı.
  Bir süre daha dua ettikten sonra Jessica, kolyeyi kafasının üzerinden boynuna geçirdi ve sıradan kalktı. Her zamaki rutini gibi hastanenin tek kişilik tuvaletlerinden birine girdi. Kapıyı kilitledi ve lavabonun üzerindeki küçük aynaya doğru yürüdü. Göz altlarındaki koyu daireleri ve tenindeki solgunluğu inceledi. Bazıları onun şirin göründüğünü düşünebilirdi ancak gerçekte her gün daha da zayıf görünüyordu. Sevimli olmak bir aralar en çok istediği şeydi. Yardım ettiği her çocukta, kolyedeki her çizikte zayıflığın vücudunu ele geçirdiğini hissedebiliyordu. 

Lally'nin Oyunu (Five Nights at Freddy's: Tales from the Pizzaplex #1)Where stories live. Discover now