bakıcı

406 43 77
                                    

En son duyduğum tartışmanın üstünden birkaç hafta geçmişti, şaka gibi ama birkaç haftadır kavga etmiyorlardı. Tek sorun çocukların koşuşturmalarıydı.

Ellerim cebimde apartmana doğru adımladım. Yerde bir oyuncak gördüm, sarı renkli plastik bir köpekti. Alıp cebime kattım.

Mingyu'nun katına çıktığımda cebimdeki oyuncağı elime alıp zile bastım. Kapının açılması biraz uzun sürmüştü.

"Wonwoo bey. Merhaba."

Mingyu'nun gözleri normalden daha yorgun ve kızarıktı. Gözlerinin altında benimki gibi koyu halkalar oluşmuştu. Uzun bir süre uykusuz kalmış gibiydi. Üzerindeki bol kıyafetler ve ayağının altında ezilen paçalarla bir evsize benziyordu.
Geniş yakalı kazağı omzunun üstünden hafifçe kaymış ve boynuyla birleşen köprü açıkça görünüyordu. Değiştiriyorum, seksi bir evsize benziyordu.

Onu bu hale getiren ne olmuş olabilirdi ki çocukların telaşından çok. Bilmiyorum, ama hoşuma gitti.

"Çocuklar gürültü mü yaptı yine?"

Elimdeki oyuncağı uzattım. "Aşağıda buldum, sizden düşmüş olabileceğini düşündüm."

"Ah, evet, bu bizim. Artık camdan oyuncak fırlatır da oldular..."

Mingyu oyuncağı alıp içeri geçmeden önce "Buyurmaz mısınız?" dedi.

Adamım, sen bu haldeyken gelmem sorun olmaz mı? Sikilmiş gibi duruyorsun.

"Yok, ben eve gidecektim zaten. Rahatsız etmeyeyim sizi."

"Sorun değil, çocuklar uyuyor zaten."

"Sesten uyanmazlar mı?"

"Son bir haftadır çabuk uyur oldular. Bazı şeyler oldu, size de anlatmak istiyordum."

Beklenmedikti, bana ayrıldığını mı anlatacaktı acaba? Karısının içten içe eve gelmemesini dilerken tanrı bunu dua olarak mı kabul etti? Eğer öyleyse kötü hissedeceğim.

"Peki."

İçeri geçtiğimde onun arkasından mutfağa ilerledim. Elindeki oyuncağı masanın köşesine bırakıp ocağın yanına gitti, ben de bir sandalye çekip oturdum.

"Yemek yemiş miydiniz?"

"Hayır... Aslına bakarsanız evde yalnız yiyecektim."

Güldü, "Şanslısınız, ben de henüz yemek üzereydim." yüzündeki tebessüm ifadesini ilk kez görüyordum, muazzam.

Elinde dolu tabaklarla masaya oturdu. Yemek yapan bir baba, fazla çekici. Saçmalamayın, evli bir adama sulanmıyorum burada. Yalnızca hoş.

"Yorgun görünüyorsunuz." dedim. Erişteyi tuttuğu çubuklar havada asılı kalırken kısa bir iç çekti. "Bütün evin yükü bende." deyip ağzına götürdü çubukları. Sonra çubukları kasenin üzerine bırakıp "Aslında size anlatmak istediğim şey de buydu." dedi.

"Bir şey mi oldu?"

"Eşim. Bizi terk etti."

"Buna üzüldüm."

Bunu duyduğuma sevineceğimi sanmadınız herhalde?
Doğrusunu söylemek gerekirse biraz sinirlendim. Bence Mingyu bu kadarını hak etmiyordu. Hayır, 'O' Mingyu'yu hak etmiyordu.

"Çocukların başından ayrılamıyorum bu yüzden."

"Zor olmalı, işiniz ne durumda peki?" Üç çocuğu birden bırakıp gitmek akıllıca bir şey olmamalıydı. Gerçekten sinirlendim.

"Tahmin ediyorsunuzdur, işten ayrılmak zorundaydım."

Dediğim gibi, Mingyu bu ailedeki masum kişiydi.

Üst Komşum | MeanieWhere stories live. Discover now