-1

510 34 20
                                    

Selam

Uzun zamandır fic yazmıyorum.

Gözünüze takılan bir sorun olursa belirtin lütfen.

Başrolleri tanıtıp fice geçiyorum.

Jeon Jungkook 22 yaşında, kötü bir geçmişe sahip ve tüm ailesinden nefret ediyor.

Kim Taehyung 17 yaşında, kötü geçmişine neden olan anne babasından korumaya çalıştığı bir erkek kardeşi var.

İyi okumalar...

Jungkook

8 yıldır sokaklardayım. Ailem beni 14 yaşında sokağa attı, geride almadı. Yalvardım ama dinlemediler. Hiçbir zaman iyi bir aile yaşantım olmadı. Neden atıldığım hakkında hiçbir fikrim yok ama tahminlerim var. Sanırım gay olmamdan şüphe ediyorlardı. Haklılar sanırım, daha önce hiç aşık olmadığım için bir fikrim yok bu konuda.

Yaşantıma devam etmek benim için gerçekten zor olmuştu. İlk haftalar parklarda kaldım. Sonra esnaf halime acıyıp iş verdi. Kalacak yer bulmamada çok yardımları oldu. Uzun süre Namjoon hyungun evinde kaldım. 18 olduğum gibi ayrı bir eve çıktım ona zaten yıllardır yük oluyordum. Sevgilisiyle sırf benim yüzümden defalarca kavga ettiler. Ama Jin hyung anlayışlı bir insan, her defasında tekrar barıştılar.

---

Son zamanlarda psikolojik olarak yorgunum ve biraz hava almak için yakınlardaki bir parka gidicektim. Saat gecenin üçü olması buna engel değildi.

Siyah bir tişört ve bol bir pantolonu üzerime geçirip ayakkabılarımı giydim. Telefonum ve cüzdanımı arka ceplerime sıkıştırıp aynadan kendime baktım ve anahtarlarımı cebime koydum.

Koşar adım 2 kat aşağı indim. Ellerimi ceplerime koyup yaylana yaylana yürüyordum. Markete uğrayıp bir kutu bira aldım ve yine yaylanmaya başladım.

Parka vardığımda bir banka oturdum. Uzaktan bir beden beni kesiyordu. Jungwo... Baş düşmanım, küçükken de sevmezdim piçi.

Bir burun çekme sesi düşüncelerimden sıyrılmama sebep oldu. Etrafta, o sesin nereden geldiğine bakıyordum. Tekrar oldu ve bankın arkasına baktım. Oturduğum bankın arkasına saklanmış ufacık bir beden ağlıyordu.

Jungwo kahkaha atıyordu bana bakarak. Neye güldüğünü bilmiyordum ki zaten gerek yoktu. Normalde umurumda olmazdı ama merak ettim. Ne olduğunu, minik bedenin neye ağladığını. Ama sormaya çekindim. Kalkıp başka bir banka oturdum.

Jungwo az önce kalktığım banka doğru ilerliyordu, bankın arkasına. Minik bedenin önüne geçti. Minik bir anda kafasını kaldırdı ve ağlayarak bağırdı.

"yine ne istiyorsun?!"

"evsiz köpeklerden bir farkın kalmadı değil mi?"

"babama ya-yalan söyledin, ba-bana iftira attın piç h-erif!"

Her lafında nefes almak için duraksıyordu ve ağlaması gittikçe hızlanıyordu. Son lafında jungwo sırıtarak miniğe omuz attı ve hışımla uzaklaştı. Tabi it sürüsü gibi diğerleride peşinden gitti.

Neden bilmiyorum ama üzülmüştüm. Sanırım kendi geçmişimi hatırlıyordum.

Nereden geldiğini bilmediğim bir cesaretle, ağlayan bedene bir soru yönelttim.

"kaç yaşındasın?"

Sesim çok sakin ve durgundu. Buna karşılık oda biraz duruldu ve sorgulamadan cevap verdi.

My partner in destiny | Taekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin