-5

102 20 6
                                    

Selam

Taehyung

6 ay oldu. Zaman güzel geçiyordu. Hyungun ilgisi eksilmemişti. İkimizide el üstünde tutuyordu.

Bugünse hyungla geçen hafta planladığımız gibi Juchan okuldayken biz sahile gidecektik. Hyung ikide eve gelirim birlikte çıkarız demişti.

Ve saat şuan bir çubuk. Hassiktir yine geç kaldım.

Altıma hemen sevdiğim kotlarımdan birini geçirip tişört aramaya başladım. Siyah hayat kurtarır. Siyah, uzun kollu cropumu üzerime geçirip belime gömleğimi bağladım. Sıra dişlerde, banyoya koştum bir hışım. Dişlerimi fırçalayıp yine odaya koştum. Sıra şimdi makyajda. Fazla vaktim kalmadığından, bir rimel bir parlatıcı sürüp aynanın karşısına geçtim.

O sırada kapının açıldığını duydum. Tam zamanında diye geçirdim içimden. Hyung bana seslendi.

"Taee!"

"geldiim~"

Dedim çıkabilen en tatlı sesimle. Telefonumu şarjdan çıkartıp arka cebime sokuşturdum ve hyungun yanına gittim.

Hyungu, önce baştan aşağı süzüp 'manken mübarek' diye geçirdim içimden. Fakat hyung hafifçe kıkırdadığında dik dik üstüne baktığımı fark ettim. Yine rezil oldum.

Botlarımı hemen ayağıma geçirip, dışarı çıktım. Kapıyı kapattığımda hyung beni boydan boya süzdü.

"üşümez misin öyle?"

"yok hyung, gömleğim var."

Dedim belime bağladığım gömleği göstererek.

"öyle olsun bakalım."

Dedi içine sinmediğini belli ederek. Sonra o önden ben arkadan aşağı, arabanın yanına gittik. Bindiğimizde vakit kaybetmeden arabayı çalıştırdı hyung. Beş dakika yol gittikten sonra sabredemeyip hyunga döndüm.

"hyung, müzik açar mısın?"

"tabii"

Dedi bir tuşa basarken. Sonra tatlı bir melodi çalmaya başladı. Tek kolumu dizime koyup yüzümü elime yasladım. Hyungu izlemeye başladım. Cidden yakışıklıydı. Sonra vücuduna baktım. Kaslı bir yapısı vardı. Ve bir yara izi. Tişörtünün altından baş gösteren yaraya baktım dikkatlice. Sonra elimi uzatıp tişörtün kolunu yukarı topladım. Eski bir yara olduğu belliydi ve sanırım dikiş iziydi.

"Kook bu ne?"

Dedim bir izine bir hyunga bakarak.

"yaraydı."

Diyip geçiştirmeye çalıştı ama ben meraklı bir insanım canım.

"nasıl oldu peki?"

"ufak bir kavgadan sonra oldu."

"ne! Ne kavgası?"

"sakin ol. Bir bıçak darbesiydi işte. Dikiş falan derken iz kaldı."

"ya bunu nasıl sakinlikle söyleyebilirsin?"

"üzerinden çok zaman geçtide ondan."

Abartmış olabilecebiğimi düşünüp susmaya karar verdim. Ama bıçak diyor sonuçta. Nasıl sakin olunur ki?

Araba durduğunda düşünmeyide bıraktım. Hyung kapımı açıp, tutmam için elini uzattığında tutum ve arabadan indim.

"kafeye mi girmek istersin yoksa bir şeyler alıp sahilde mi oturalım?"

"sahilde oturalım."

"nasıl istersen."

Koluna girdiğimde arabayı kilitledi. Kafeye doğru yürümeye başladık. İçeri girdiğimizde neredeyse kimse yoktu. Fakat genç bir çocuğun bize dik dik baktığını fark ettim. Ama Kook ona daha kötü bakıyordu. İşte o zaman aralarında bir husumet olduğuna emin oldum.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Mar 29 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

My partner in destiny | Taekook Where stories live. Discover now