38.Bölüm

853 96 97
                                    

Keyifli okumalar...

Salonda yankılanan 3 silah sesinin ardından Evren yerde oturmuş haldeyken bacaklarına yasladığı bedenden akan kanların sıcaklığını ve ıslaklığını bacaklarında hissediyordu.

Eren'in vücudunda açılan deliklerden kan o kadar hızlı akıyordu ki Eren'in yüzü daha şimdiden solmaya başlamıştı. Her geçen saniye gittikçe beyazlaşan yüzünden ise aşık olduğu çiller bir silgiyle yavaş yavaş siliniyordu sanki...

Eren'in gözlerinin mavisini göremiyordu çünkü göz kapakları kapalıydı.

İçinde çiçekler açtıran sesini duyamıyordu çünkü dudakları birbirine mühürlenmiş gibiydi.

Dudaklarında tarif edemeyeceği tatlar bırakan dudakları öpmeye korkuyordu çünkü o dudaklar o kadar kurumuştu ki dudaklarını değdirse Eren'in dudakları yarılacak ve aynı karnından ve göğsünden aktığı gibi kanlar akacaktı.

Ömrünün sonuna kadar bırakmak istemediği eli şimdi tutamıyordu çünkü Eren kendinde olmasa bile bebeğini korumak için hala ona tutunuyordu. O elini tutmak için nasıl karnından ayırsındı?

Etrafında ki hiç bir sesi net olarak duyamıyordu. Nasıl olmuştu da kendi yerine Eren'i, güzel bebeği vurulmuştu? Ona yeteri kadar iyi siper olamamış mıydı?

Eren'i de, doğmamış bebeklerini de koruyamamıştı. Eren'in karnından bu kadar kan akıyorken bebekleri iyi olabilir miydi? Ya da Eren'in tam kalbinde açılan delik iyileşebilir miydi?

Peki tüm bunlara şahit olan kendisi bir daha nasıl nefes alacaktı? Eren'in yavaş yavaş buz kesen teni gibi kendi kalbi de sıcaklığını yitirmeye başlamıştı. Soğuyan kalbini canlı canlı göğsünden çıkarsalar bu kadar acımazdı canı...

"Eren... Güzel bebeğim... Aç gözlerini." diye mırıldandı. Kelimeler dudaklarından o kadar güçsüz dökülmüştü ki Eren duysa bile Evren'in bu çaresizliğini görmemek için gözlerini açmazdı.

Elini kaldırıp Eren'in yanağını okşadı ama bunu yaptığı için anında pişman oldu çünkü eline bulaşan kanı güzel sevgilisinin yüzüne de bulaştırmıştı. Eren'in zaten her yeri kan içindeydi, en azından güzel yüzü temiz kalmalıydı. Tişörtünün eteğini kaldırıp yüzüne bulaştırdığı kanı silmek istedi ama Eren'in kanına bulanmayan en ufak bir noktası bile yoktu ki...

Eren'in yüzüne bulaşan kan Evren'in tüm hayatına indirilen son balyoz darbesi oldu. Başını eğerek alnını Eren'in sıcaklığını yitiren alnına yaslayarak ağlamaya başladı.

Sıcak gözyaşları Eren'in canlılığını kaybeden yüzüne damlamaya devam ederken Eren'in artık gücünü tamamen yitiren eli karnından kayarak yere düşünce Evren öyle bir haykırdı ki acısına dayanamayan ruhu bile onu terk etmek istedi.

....

"Hala çok huzursuz uyuyor. Ne zaman bu karanlıktan kurtulacak?"

''Doktor sabırlı olmamız gerektiğini söyledi.''

Evren karanlık ve soğuk bir suyun üstünde süzülüyormuş gibi hissettiği dakikalarda çok uzaklardan kulaklarına ulaşan sesler duydu ama bu seslerden birinin bile Eren'e ait olup olmadığını anlayamadı.

Eren'in kanlı görüntüsünü hatırlayınca içinde olduğu karanlığın daha da karardığını hissetti. Bir daha Eren'in sesini duyabilecek miydi?

Duyabilecek olsa çoktan duymaz mıydı? Eren iyi olsaydı eğer ne yapar ne eder sesini duyururdu.

Eren'in iyi olmadığı beyninde yankılanırken üzerinde olduğu suyun içine doğru çekildiğini hissetti ve hemen ardından az önce duyabildiği tüm sesler kendisi gibi karanlığa gömüldü.

Lumière (BXB - MPREG)Where stories live. Discover now