2⚝|

108 33 8
                                    

Selam!


-


Kırıldıkça öğrenir insan boş vermeyi.. belki de bu yüzden siler bir çok şeyi.


Daldığım derin ve rahatsız uykudan boğulduğumu hissederek uyandım. Uyurken bile içimde ki o iğrenç duygu kendini hissettirmeye devam etmiş ve hayatımda ki en rahatsız uykuyu çekmeme neden olmuştu. Eskisinden katlarca ağır gelen bedenimi yataktan kaldırmaya çabaladım, her yanım ağrıyordu, gözlerimde ki sızılar da bir kaç gün daha seninleyim diyordu. Sonunda ayağa kalktım ve üzerimi değişerek banyoya ilerledim. Aynada ki yansımama bakmadan hızlıca işimi halledip çıktım ve aşağıya indim. 

Kaçmaya çalışmanın işe yaramayacağını bilecek kadar büyüktüm. 

Herkes yine çok mutlu aile havasındaydı. Onlara uyum sağlayarak bende gülümsedim, zorla havaya kaldırdığım dudaklarım kendilerinden iğrendiklerini haykırıyordu bana, daha fazla zorlayamadım küçük tebessüm bıraktım dudaklarıma, annem beni görünce kocaman gülümsedi daha çok tiksindim gülümsemekten. ''Günaydın oğlum '' dedi ardından ablam da 

''Günaydın bebeğim '' dedi ve bana gülümsedi son olarak babam da 

''Günaydın'' dedi ki bu onun için çok büyük bir ilerlemeydi ama bu ilerlemeyi üzerimden kazandığı paraya borçluydum. Normal bir aile kahvaltısından sonra annem beni yanına çağırdı. Konunun ne olacağını bildiğim için içimde büyüyen sıkıntıyla mutfağa gittim. Elinde iki fincan kahve beni bekliyordu.

''Gel otur jimin konuşmamız gereken bir konu var'' dedi ve mutfak kapısını örtüp yanıma geldi. Sandalyeye oturdum o da karşıma oturdu ve kahvelerden birini önüme bıraktı ''Konu ne anne?'' Sıkıntılıymış gibi iç çekti öyle olmadığına emindim ama..

''Sözümü bölmeden önce beni iyi dinleyip düşünmeni istiyorum'' beklentiyle bana, baktı başımı salladım.

''Hiçbir zaman düzgün bir aile olamadık bunu kabullenmek ve kendime itiraf etmek çok zordu, bunu fark etmem için çok geç farkındayım ama insan elindekinin değerini, değerini kaybettikten sonra anlarmış'' derin bir nefes aldı, burukça gülümsedi ilk kez annem gerçekten anne gibi davranıyordu ama bunun geç olduğunun da farkındaydı..

''Sen her zaman kusursuz bir evlat ve kardeş oldun jimin senle gurur duyuyorum ama bunu hiç fark etmedim, şimdi sen evleniyorsun ve evden gidiyorsun.. Bunun için hiçbir şey yapamıyorum üzgünüm, sana en büyük kötülüğüm de bu olacak ama bunu yapmalısın en azından ablan için canım'' dediklerini anlamıyordum.?

Yani annem iki çocuğu arasında bir seçim yapmış ve kızını seçmişti, diğerinin hayatını elleriyle mahvetmişti.. Kalbimin ezildiğini hissettim ama ona dur diyemedim, burnunu çekti ve gözlerindeki yaşlarını silerek devam etti ''Senden beni affetmeni istiyorum oğlum, ben korkunç bir anneyim ben bu halimle bile büyüklük yapamıyorum ve büyüklüğü senden bekliyorum ama ne olur affet beni.''

 Ona susmasını daha fazla devam ederse hiç affedemeyeceğimi söyleyemedim, bunları söylemese belki affedebilirdim ama hayır kalbim dayanamıyordu. Derin bir nefes almaya çalıştım ama daha çok içime zehir çekiyormuşçasına genzimin yandığını hissettim. Buna cevap veremezdim. Vakit kazanmak için kahveden bir yudum aldım ve bende ağlamaya başladım. Ağladığımı görünce yanıma yaklaştı fakat ayağa kalktım ve aramıza mesafe koyarak tekrar oturdum.

''Benden nefret etme oğlum, ne olur buna dayanamam '' dedi bense sadece güldüm 

''Senden nefret etmiyorum...''nefeslendim ''Ama seni affedemem anne, benden bunu bekleme '' tekrar nefeslendim ve göz yaşlarımı sildim..

eyes can't lie | yoonminWhere stories live. Discover now