I

425 41 6
                                    

Karşısındaki flaşın patlamasıyla istemsizce gözlerini kıstı. Görüş alanını kaplayan beyaz ışık, başarısının bir temsilcisiydi. Onlarca insanın ağzında onun adı yankılanıyordu.

''Danilo Bey, bu kadar kısa bir sürede bu kadar büyük bir şöhrete sahip olmak ne hissettiriyor?''

''Bizim için imza yemeğinizi yapabilir misiniz?''

''Restoranınız şu anda Türkiye'de bir numara, sevenlerinize ne söylemek istersiniz?''

Kalabalığın arasından arabasına ulaşmaya çalışıyordu. Ama restoranın önü, iğne atılsa yere düşmeyecek haldeydi. Sorulan onlarca soru, saygısızca yüzüne uzatılan mikrofonlar, rızası olmadan çekilen fotoğraflar... 

Çocukluğu boyunca ünlü bir şef olmanın hayalini kurmuştu. Spot ışığının altında, gözler önünde sergilenmeye layık bir yeteneğe sahipti. Küçükken mutfaktan çıkmadığını söylerdi hep annesi ona. Mutfak tezgahına dayanmış sandalyenin üzerine çıkar, bir kere yemek yapmaya başladı mı; kafasını kaldırmazmış bir daha. İzlemek için can atarmış annesinin sebzeleri doğrayışını. Kendi de denemek istermiş, yalvarırmış annesine. İzin vermezmiş annesi, yaşının yetmediğini söylermiş. Korkarmış ona bir zarar gelmesinden.

Onlar akşam yemeğini hazırlarken, babası koltukta oturur gazetesini okurmuş. İlgilenmezmiş onların yaptığıyla. Yemeğin pişmesini bekler; beğenmezse kaşlarını çatar, birkaç küfür homurdanıp kalkarmış yemek masasından. Annesi, o ve televizyonun sesi yalnız kalırlarmış. Bazen annesinin gözyaşları ve hıçkırıkları da katılırmış onlara, paylaşırlarmış sofrayı.

Babasını kaybettiğinde henüz beş yaşındaydı. Onun hakkında hatırladıkları, sadece annesinin anlattıklarından ibaretti. Fotoğraflara bakardı babasını hatırlamak için, çıkaramazdı yine de simasını. Fotoğraflar, hatırladığından farklı görünürdü hep. Annesi, her ona babasının fotoğraflarından birini gösterdiğinde inkar ederdi. 'Bu benim babam değil!' diye haykırırdı küçük cüssesiyle haykırabildiği kadar. Annesi anlayamazdı neden böyle davrandığını. Kendi oğlunun öz babasını neden tanıyamadığını. Üzerinde fazla durmadı, yaşından kaynaklandığını düşündü. Sonra doğru bir kanıya vardığını anladı ki, büyümesiyle birlikte Danilo'nun ağzından babasıyla ilgili bir cümle daha çıkmadı. Aklının en olmadık tozlu köşelerinde sakladı onu. Sanki hiç var olmamış gibi.

Nefesinin daraldığını hissettiğinde sonunda arabasına varabilmişti. Kapının kapanmasıyla içeriyi sessizlik ve düzensiz nefesler kaplamıştı. 

'Şöhret bana göre değilmiş.' diye mırıldandı.

Gömleğinin ilk birkaç düğmesini aralayıp gaza bastı. Beyaz çizgileri sonu yokmuşçasına takip etti, karanlığın onu yutmasına izin verdi.

.

.

.

Ertesi sabah erkenden çalışmaya koyuldu. Kafasını boşaltmak için mutfak, ideal bir yerdi. Arka cebindeki telefonun titremesiyle ellerini yıkadı, tezgahtaki havluya yöneldi. Cebinden telefonu çıkarıp gelen mesajı okumasıyla kaşlarını çatması bir oldu. Mesajda ekibin bir kısmının trafiğe takıldığını, sabah servisine yetişemeyecekleri yazıyordu. İçinden 'Bir bu eksikti.' diye geçirdi. Ama hayal kırıklığına harcayacak zamanı yoktu, müşteriler gelmeye başlamıştı bile.

Danilo zaten mutfakta olan ekibe seslenip dikkati üzerine çekti. İş bölümü yapacaklarını söyledi ve herkesi gruplara ayırdı. Yeterince aşçı olduğu için kendisi servis görevini üstlenmeye karar verdi. Herkese dağılmalarını söyledikten sonra önlüğünü çıkardı ve mutfak kapısına yöneldi.

O mutfaktan çıktığı an giriş kapısından içeri uzun boylu bir genç adam adımını attı. Biraz gergin gözüküyordu, kendinden emin olmayan adımlarla içeri girdi. Hostes hemen onunla ilgilendi ve köşedeki tek kişilik masaya yerleştirdi. Oturduğunda huzursuzca etrafı incelerken bir bacağını titretmeye başladı.

Danilo eline bir menü alıp masasına doğru emin adımlarla ilerledi.

''Merhabalar, bugün sizinle ben ilgileneceğim. Eğer aklınızda bir şey yoksa size menümüzü teklif edebilirim.''  Yüzünde içten bir gülümsemeyle menüyü genç adama doğru uzattı. Ama genç adam elini reddedercesine kaldırdı ve usulca menüyü ittirdi.

Danilo böyle bir tepki beklemiyor olacaktı ki şaşırmıştı. Karşısındaki adam kendinden emin olmamasına rağmen, vereceği siparişten oldukça emin gözüküyordu.

''Danilo, değil mi?'' diye sordu yüzünde muzip bir gülümsemeyle. Danilo, başıyla onayladı.

''Sizin imza yemeğinizi denemek isterim.'' Birkaç saniye durdu, düşündü. ''Katsu Sando, değil mi?'' İşaret parmağını uzatıp onay bekler gibi gözlerini kıstı.

''Doğru, ama maalesef bugün eleman eksikliği yüzünden aşçılık görevinde değilim. En azından sabah servisi için.'' dedi, karşısındakini hayal kırıklığına uğratmamaya çalışan bir ifadeyle.

''Hm, pekala Danilo Bey. Ben de akşam servisinde gelirim öyleyse.''

Yüzünde utanmaz bir gülümsemeyle masadan kalktı, ağır adımlarla kapıya yöneldi. Arkasına bakmadan oradan ayrıldı. 

Danilo ne yapacağını şaşırmış bir şekilde kalmıştı. Genelde müşterinin istediği yemek o anda bulunmuyorsa menüden başka bir şey seçilirdi. Ama hayır, o genç adam sadece Danilo'nun elinden, imza yemeğini yemek için gelmişti. Birkaç saniye öylece kaldıktan sonra hostesin yeni müşterileri karşılamasıyla elindeki menüyle yeni yerleştirilmiş müşterilere yöneldi.

Öğlene doğru bütün personellerin restorana gelmesiyle Danilo, mutfağa geçti. Yoğun bir gün olması nedeniyle günün geri kalanı durmadan yemek hazırlamış, sabah gelen genç adam aklından tamamen uçup gitmişti. 

Garsonlardan birinin aniden mutfak kapısından içeri girmesiyle kafasını kaldırdı. Parmağıyla köşedeki masayı göstererek konuştu.

''Şefim, biri özellikle sizden servis görmek istediğini söyledi. Görevinizin mutfakta olduğunu söylediğimde ise imza yemeğinizi sipariş etmekte ısrar etti.''

Danilo şaşkın gözlerle dediklerini dinledi. Neler olduğunu idrak edemediğinden garsonun yanına yaklaştı ve bakışları işaret edilen masaya yöneldi.

Gördüğü manzara ise, sabah gelen genç adamın yüzündeki muzip sırıtışla ona el sallamasıydı.

Garson, bir müşteriye bir de şefine baktı. Omzuna hafif bir yumruk atıp, ''Sizindir.'' dedi. Hızlı adımlarla yandaki masaya yöneldi. Onu ve genç adamı baş başa bıraktı.

.

.

.



İlk bölüm!! Bu kurgu için çok güzel planlarım var, umarım beğenirsiniz. Lütfen oy vermeyi ve bolca yorum atmayı unutmayın <3



Heart For Brains | Alican x DaniloWhere stories live. Discover now