VII

98 9 1
                                    

Barda yaşananlar ilerlemişti; kendilerini Danilo'nun arabasında, onun evine doğru yol alırken bulmuşlardı. Alican, sıratındaki aptal sırıtışla Danilo'yu izliyordu. Danilo, ilk başta görmezden gelmeyi başarsa da, kalp atışları hızlandıkça pompalan kanın yüzüne doğru hareketine engel olamamıştı. Alican da bunu fark etmiş olmalıydı ki ağzından bir kıkırtı kaçıverdi.

"Ah, hemen de utanıyorsun! Hiç mi önümdeki manzaranın tadını çıkaramayacağım?"

Bu sözleri duyan Danilo, afallamıştı. Boğazını temizledi ve burnundan hafifçe kaymış olan gözlüğünü iki parmağıyla yukarıya ittirdi.

"S-Sadece biraz fazla içmişim o kadar. Utandığım falan yok."

Sözlerine kendisi bile inanmamıştı. Kekelemesi ise bu durumu daha da açık etmişti. Alican'ın gözlerine bakmaktan çekindi. Çünkü bakarsa, kendine hakim olabileceğinden pek emin değildi. Alican bir kahkaha patlattı.

"Yüzüme bile bakamıyorsun!"

Bu cümlesiyle aralarındaki mesafeyi azaltmıştı. Elini usulca boynuna yaklaştırdı, sonrasında gömleğinin yakasını hafifçe kavradı. Danilo'nun gömleğinin kaliteli kumaşını parmak uçlarıyla yoklamıştı. Danilo, Alican'ın nefesini boynunda hissedebiliyordu. Bu his, tüylerini diken diken etmeye yetmişti.

"Ne kaliteli kumaşmış bu ya! Tabi, zenginlik bir ayrı oluyor."

O sırada parmaklarını yavaşça Danilo'nun boynunda gezdirdi. Danilo yutkundu. Alican, tam onu öpmek için bir hamle yapacak iken durdu.

"Trafikteyiz, yola bak istersen."

Alican, aralarındaki mesafeyi tekrardan açıp zaferle gülümsedi. Danilo, öncekinden daha fazla kızarmıştı. Utancını gizlemek için gözlerini beyaz çizgilerde tuttu, direksiyonu sıkıca kavradı. Birkaç saniye süren sessizliğin ardından ağzından çıkan sözler şuydu:

"Bu hareketlerini sana ödeteceğim, bil istedim."

Alican, yüzünde muzip bir sırıtışla tekrardan yaklaştı.

"Ne varmış ki hareketlerimde, hm?"

Elini usulca Danilo'nun bacağına yerleştirdi. Zamanını alarak, nazik hareketlerle parmak uçlarını bacağında gezdirdi. Parmakları, görünmez bir patikayı izliyormuşçasına hareket ediyordu. Bunu yaparken hala sorusuna bir yanıt bekliyordu, gözlerini ondan ayırmamıştı. Bakışlarıyla anlattığı şeyler, Danilo'nun nefes alışını zorlaştırıyordu.

"Eve gelene kadar bekle."
Dedi, yumuşak ama emrivaki bir ses tonuyla.
.
.
.

Asansör kapısının kapanmasıyla Danilo, Alican'ı ayna ile arasına aldı. Bir eli aynaya yaslanmışken, diğeri Alican'ı belinden kavrıyordu.

"Bütün yol boyunca beni tahrik ettiğinin farkında mısın?"
Ses tonu sertti, ama yüzündeki gülümseme aksini söylüyordu.

"Amacımı yerine getirebildiğimi öğrenmek ne hoş."
Bakışlarının dudaklarına kaydığını fark etmesiyle gülümsedi.
"Gerçi, söylemene gerek yoktu. Yüzündeki ifade ve...
sertliğinden gayet anlaşılıyordu."

Danilo, gözlerini devirdi fakat yüzündeki sırıtıştan bir türlü kurtulamadı.

"Kapa çeneni."

"Zevkle."

Danilo, kavradığı beli daha da yakınına çekti. Dudaklarının birleşmesiyle ona ne kadar ihtiyaç duyduğunu anladı. Öpücükleri, sanki yıllarca ayrı kalmaya zorlanmış aşıkların buluşması gibiydi.
Aynı solmak üzere olan bir çiçeğin yağmura olan ihtiyacı gibi, yaşamak için birbirlerine tutunmalılardı. Onun için açtı. Bu açlığı, dudaklarının her hareketinden kendini ele veriyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 28 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Heart For Brains | Alican x DaniloHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin