18

194 21 463
                                    

Loreen - Tattoo

Hoşgelmek üzeresin Channiecik.
Ayrıca Seungmin bebeğim, bu evrende seni güldüreceğim merak etme.

İyi okumalar.

--------

Minho sırtında hissettiği keskin ağrıyla yüzünü buruşturdu. Koluna dikkat ederek sırtüstü döndü, gözünü fazla sayılabilecek aydınlıkla açamazken bir an nerede olduğunu sorguladı.

Yüzüne sürtünen kaşındırıcı yumuşaklıkla yüzünü kaçırmaya çalıştı ama olmadı. En son derin bir nefes bırakıp gözlerini araladığında Dori'nin başını yüzüne sürtmeye çalıştığını gördü. Gülümserken sağ eliyle bebeğini okşamaya başladı. "Obur velet. Acıktın değil mi?"

Karşılığında Dori'den bir miyavlama aldı uzunca. Gülüşü daha da büyürken dirseğinden destek alıp doğruldu.

Hala evin kapısının önünde olmayı beklemiyordu.

Belinin neden ağrıdığını böylece anlarken sırtını esnetti usul usul. Başının altına bir yastık koyulmuştu. Doongie ve Soonie de yastığın arkasına doğru otururlarken dün akşam çok geçmeden üşüştü kafasına, ardından etrafına bakındı. "Jisung?"

Ayağa kalktı. Diğer iki bebeğini de biraz biraz okşadı ve evin içine göz gezdirdi. "Jisung?"

"Mutfaktayım."

Balkondan içeri giren Jisung temiz çöp poşedini lavabonun üzerine bıraktı. Hemen ellerini yıkayıp salona geçeceğinde mutfak kapısında Minho ile karşılaşmış, ona çarpmadan son anda durmuştu. "Ah... Günaydın..."

"Günaydın," Mutfağa girip sehpada hazırlanma aşamasında olan yemeklere baktı. "Sabah sabah nelerle uğraşıyorsun böyle?"

"Kahvaltı hazırlamak istemiştim. Aç değil misin?"

Üzerindeki önlüğüyle sehpaya döndü. Minho kırpıştırdığı gözleriyle yanına ilerlemiş, neler hazırlıyor olduğuna merakla bakıyordu. "Bu ne? Bibimbapa benziyor."

"Aslında doğru tahmin ama ben biraz daha kendi yorumumla yapıyorum." Çubuğu neredeyse hazır olan bibimbapa daldırdı ve içindeki lezzetlerden birisini çubuğuna doladı. Biber salçasıyla sosladı, tabakla kaldırıp Minho'ya çubuğu uzattı. "Bak bakalım tadına. Yumurtasını da ekleyip tamamen sana devredeceğim bu tabağı."

Minho yemekten aldığı büyük bir lokmayı sıcaktan ağzı yansa da umursamadan çiğnerken lezzeti karşısında hayret etmişti. "Jisung bu çok güzel."

Güldü. "Lix'imin tarifi. Elim onunki kadar lezzetli ya da becerikli değil ama öğreniyorum yavaş yavaş işte." Aynı çubuklarla bir de kendi tadına baktı. Fazlasıyla hoşuna giderken iyice kendisine yaklaşan Minho'dan kaçırdı kaseyi. "Uzak dur. Masada yiyeceksin."

"Ha masada yemişim ha burada. Ne farkı var ki? Ver de ağzım değmişken bitireyim işte."

Minho'nun yaramaz parmakları uzanıp kaseyi almaya çalışsa da olmadı. Jisung iyi bir manevrayla kurtulmuştu. İkili birbirlerine gülerken Minho gözlerini kırpıştırdı ve aklına gelenle alçılı kolunu tuttu. "Ah!"

"Ne oldu?" Jisung endişeyle kendine döndü. Minho'nun kolunu tuttuğunu fark eder etmez kaseyi sehpaya bıraktı ve yanına yaklaştı. "Koluna mı vurdum?"

"Ağrıyor sanki..." Ardından yana kayıp kaseyi aldığı gibi salona kaçtı. "Baksana şu işe, yanlış hissetmişim! Ağrımıyormuş!"

"Lee Minho! O kaseyi buraya getir!"

Jisung her ne kadar bağırsa da gülüşüne engel olamıyordu. Minho'nun çocuk gibi salona kaçışına kocaman kahkaha atarken Minho çoktan koltuğa oturmuş, kaseyi midesine indirmeye başlamıştı.

Slump | Minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin