10. Bölüm

151 28 14
                                    

! Bu hikâyede bahsi geçen tüm kişi, kurum ve kuruluşlar tamamen hayal ürünü olup hiçbiri gerçekliği yansıtmamaktadır. Hikâyenin tamamı bir kurgudan ibarettir!

Instagram: a.s.h.a.official

Buz gibi su parmaklarım arasından akıp giderken avuç içlerimi çukurlaştırarak suyun elimde birikmesini bekledim. Derin bir nefes alarak suyu yüzüme çarparken soğukluğu dişlerimin takırdamasını sağladı.

Bakışlarım aynadaki yansımama denk geldiğinde gördüğüm görüntü midemi alt üst etti. Berbat gözüküyordum. Günlerdir uyku uyumadığım yüzümün her zerresinden belliydi. Ben alışkındım birilerinin beni terk etmesine. Çocuk yaşımda annem terk etmişti bir kere beni. Diğer kayıplara şaşırmak aptallık olurdu.

Ancak hayatımın hiçbir evresinde kendimi bu kadar yetersiz hissetmemiştim.

Ayna karşısında bu zamana kadar dudaklarım arasından kaçan en çaresiz cümleyi ağırladı kulaklarım.

"Uyku bile terk eder mi insanı?"

Derin nefesler almaya çalışarak kendime gelmek için çabaladım. Kabin şeklindeki tuvaletin kilidini çevirerek dışarı adımladığımda bakış açıma giren üç beden trajikomikti.

Alper, Serdar ve Karan ile Fransa'ya doğru ilerleyen bir uçaktaydım.

Alper ile Serdar çoktan yorgunlukla gözlerini kapatmış, yolculuğu uyuyarak değerlendirmeye karar vermişlerdi. Alper ilk başlarda güvenliğim açısından uyumamakta ısrarcıydı ancak bitkin ruh haline direnememiş olmalıydı.

Kollarımı kendime sararak benim için ayrılmış koltuğa adımladım. Soğuktan hala takırdayan dişlerim belli olmasın diye çenemi sıkmaktan yüz kaslarım ağrımıştı. Özel uçağın rahat koltuğu anında bedenimi içine çekerken dizlerimi kendime çekerek kollarımı bacaklarıma sardım. Çaktırmadan bakışlarımı Karan Demirarslan'a çevirdiğimde benim aksime hiç üşüyor gibi gözükmüyordu.

Bedenini saran siyah kısa kollu bir tişört vardı üzerinde. Açıkta kalan kollarının en ufak bir hareketinde tişört her an yırtılacakmış gibi kasılıyor, omuzları genişliğini belli edercesine geriniyordu.

Ayak bileğini diğer bacağının üzerine bırakmış elindeki deftere bir şeyler karalıyordu. Kalem darbeleri bir an bile durmazken çizim yaparkenki özgüveni adeta elle tutulur somut bir nesneye dönüşüyordu. Bir kere durup ne çizdiğine bakmıyordu.

Bakışlarını hiç kağıttan ayırmamasına rağmen onu izlediğimin farkındaydı. Çoğu zaman çevresinde gelişen olayların farkında olduğu belliydi zaten. "Biraz uyumanız iyi olur Efşan Hanım. İndiğimizde uyumak için vakit bulamayabilirsiniz. Bir süre uykumuzda bile tetikte olmak zorunda kalacağız maalesef ki. Bu uçakta geçirdiğiniz güvenli zamanı uyuyarak değerlendirmeniz doğru bir karar olur."

Dudaklarımı aralayıp açıklama yapacak gücü kendimde bulamıyordum. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes alarak onu onaylar bir mırıltı çıkarttım. Düşmanımın oğlu beni saatler öncesinde babasının elinden kurtarmış, şimdi ise güvende olduğumu vurgulayarak uyumam için tavsiye veriyordu.

◼️

Birkaç saat önce;

Ahmet Demirarslan'ın silah tutan eli titriyordu. Gözlerim şokla açılırken hayatımda ilk defa gördüğüm bu görüntü şaşkınlıkla yutkunmamı sağladı. Gözbebekleri şu ana kadar onun bakışlarında hiç görmediğim bir duyguyla parıldıyordu.

Endişe.

Buna rağmen bana doğrulttuğu namluyu indirmedi. Saniyeler içerisinde kendini toparlayarak dudaklarını araladı.

A.S.H.A.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin