Son olanlardan sonra eve geçmiştim. Duşa girmiştim ve şuan ise aynaya bakarak saçlarımı tarıyordum. İyi değildim, hiç iyi değildim. Eve geçtiğimde Zehra'nın bana olan nefret dolu bakışları ile karşılaşmıştım, bunu belli etmemeye çalışıyordu ama bilmiyordu ki onun ciğerini biliyordum. Eve geleli henüz yarım saat falan olmuştu, saçıma bakım spreyini sıkıp taradıktan sonra hızla aşağı indim.
Merdivenden inerken boğazım yırtılırcasına " Zehra!" diyerek bağırdım.
Cevap yoktu.
Aniden oturma odasına girdiğimde ayakta beni bekliyordu. Derin bir nefes alıp olabildiğince sakin bir sesle " Sen ne kadar iğrenç bir insansın ya," nefesimi verdikten sonra susmayıp devam ettim "Sen, sen nasıl birisin?Babamla beni nasıl ayırmaya çalışırsın sen ya," dudaklarımı birbirine bastırarak elimi saçlarıma geçirip yana attım " Ben seni karnındaki o çocuktan ayırsam ne yapabilirsin? Yapamayacağımı mı düşünüyorsun? Yanılıyorsun Zehra." dedim.
"Hayat, bir sakin olur musun gel otur sakince konuşalım," gözleri yavaşça karnına kaydığında eliyle karnını okşadı "Biliyorsun benim üzülmemem gerek." dedi ardından yalandan gülümsedi. Son söylediği şey benim damarıma basmıştı ve dayanamayıp "Bebeğin gerçek babasını biliyorum Zehra beni aptal sandın sanırım." deyip dalga geçercesine göz kırptım.
"Kızım, nasıl gerçek babası. Baban işte." Kızım mı demişti o? Dişlerimi sıkarak konuştum "Bana bir daha kızım deme bu bir, Refik amcadan hamile olduğunu da biliyorum bu da iki ve babam bebeğin babasının Refik amca olduğunu öğrenince ne yapacak bakalım bu da üç."
Zehra gittikçe daha fazla kızarıyordu ve titremesi artmıştı. Artık ağlayacak duruma gelmişti. Ve nihayetinde ağlamaya başladığında devam ettim.
Acımak yoktu.
Telefonumu alıp beş ay öncesinde çektiğim fotoğrafı Zehra'ya yaklaştırdım "Bak burası kimin evi? Hatırladın mı Zehra ? Beş ay önce Refik amcanın evinin önünde durmuş sarılıyorsunuz ve o senin boynunu öpüyor. Neden? Sen evli bir kadın değil misin?" cümleme bağırarak devam ettim "Sen babamla evli değil misin Zehra söylesene durma konuş ya konuşsana."
Zehra'nın gözlerinde hem kin hem nefret hem de pişmanlık seziyordum. Ona acımayacaktım hatta karnındaki bebeğe bile hem zaten o bebek beni ilgilendirmiyordu çünkü hiçbir şeyimdi.
"Hayat," diyerek kelimelerin üstüne basarak konuşmaya başladı " Bak sen artık çok fazla olmaya başladın ayağını denk al olur mu canım." dediğinde güldüm ardından önce karnına sonra ise gözlerinin içine bakarak " Dua et, dua et ki karnında daha günahsız bir can taşıyorsun." dedim. Zehra sanki aniden saldıracakmış gibiydi e tabii bu halinin üzerine onu biraz daha kışkırtarak devam ettim " Yazık," karnına tekrar baktım " O bebeğe yazık gerçekten ne kadar şanssız çünkü senin gibi bir annesi var." yüzümü ekşiterek Zehra'ya baktım onunda gözleri daha fazla dolmuştu.
"Yeşim Kaya." dedim vurgulu bir tonla bu isim karşısında gözleri kocaman açılmıştı.
"Hayat!" yine bastırarak " sus, sus artık." dedi fakat beni hiçbir zaman susturamazdı. Kaşlarını o kadar çatmıştı ki alnı kırış kırıştı.
"Yalnız Zehracığım o kaşlarını çatmaya biraz daha devam edersen yakında sana abla değil teyze diyecekler hatta nine." dedim ve aşağılayıcı bir şekilde güldüm. Bu söylediğim şey karşısında daha da kabarmıştı neredeyse gerçekten bana saldıracaktı.
"Ee ne diyordum en son." dedim ardından dudaklarımı büzerek düşünüyormuş gibi yaptım "Yeşim Kaya evet , Yeşim Kaya o kadının ölümüne sebep olan bıçakta senin de parmak izin var." dedim fakat bu sefer kaşlarını çatan bu sefer o değil bendim ayrıca onun yüzü korkudan kıpkırmızı olmuştu.
YOU ARE READING
Geçmişin Bıraktığı Derin İzler
General FictionHakan Ateş'in yıllar önce bir cinayet işlemesi kızının ve kendisinin hayatında birçok şeyi değiştirir. Aslında kendisi de ne yaptığının farkında değildir fakat yıllar sonra fark etse bile her şey çok geçtir.