KÖTÜ

3.8K 6 0
                                    

         Yaşlı kadın o sabah hemen yatağından çıkmak istemedi. İsteksiz, öfkeli ve eli kolu bağlanmış halinden sıkıntılı. Günler geçtiği halde istediği haber gelmemişti bir türlü. Oysa içinde fokur fokur kaynayan şer kazanı artık bir şeyler yapması için kadını durmadan dürtüyor. Lakin yeni bir planı yoktu henüz. Gözü kulağı yeni evde, sadece bekliyordu uzun zamanadır.

         Ağabeyi bir anda tek laf etmeden karısını alıp gitmişti konaktan. Güya baş başa bir hayata adım atmışlardı ama bu düşündükleri kadar kolay olmayacaktı onlar için. İlk günlerdeki siniri günlerin ardından duydukları ile misliyle artmıştı. O bir şeye benzemeyen kadına saray gibi bir ev yaptırmıştı. Bunu da çok sonra etrafta dolaşan sözlerden öğrenmişti. Kendine yaklaşık bir ayın ardından gönderilen bir adam, ağabeyinin kendini arayıp sormamasını istediğini önemle belirtmişti. Necmi'nin haberi gönderdiği açık ama kadın bir anda örülen kalın duvarların ardında kalmaktan hiç hoşlanmamıştı. Önce çok gerilse de duyduklarına sonra sinir dolu kahkahalar atmıştı. Hangi kötülük bugüne dek durdurulabilmişti ki? Hele işin içinde kendi varsa. Bu engelin de elbet bir çıkar yolu vardı. Evvela işini iyi bilen, ağzı sıkı birini buldu. Bu adam yeni evi gözlemeye başladı. Malikaneye giren çıkan bir bir not edilip Düriye'ye bildirildi. Yaşlı kadın bu işin istediği kalitede olması için her rapora küçük bir kese altın verdi. Verdi ki adam gevşemesin. Hem neden bunları yıllardır biriktirmişti ki? Kendini sağlama almak için. Lakin topladığının çok daha fazlası Necmi'deydi, dolayısıyla Sara'nındı ki buna asla izin vermeyecekti. İlginçtir bir yeğeni olduğunu da çok sonra duydu. Fakat o bebek de kadının kalbine bir nebze yumuşaklık getirmedi. 

       Düriye artık gözüne köhne görünen konaktan da nefret etmişti. Kendisi harabe dediği yerde yaşarken onların malikanesini elbet kıskanacaktı, öyle de oldu. Hemen kardeşi Nuriye'ye koşmuştu bu iğrenç gelişmeyi haber vermek için. Onun odasına girdiğinde onu yatağına yan yatmış bir halde buldu. Yatağın dibine çekilen ufak ve alçak bir sehpanın üzerine oturtulan tepsiden dalgın dalgın aldığı meyvelerle tıkınıyordu yine. Ona müthiş havadisi hemen verdi:

-''Ağabeyim o çirkin için kocaman bir ev yaptırmış!''

Düriye ardından biraz duraklayıp Nuriye'nin tepkisini bekledi. Nuriye iri kalçalarını ve yan tarafına yerleştirdiği göbeğini hafifçe doğrulmak için zorladı ama beceremedi. Gün geçtikçe kütlesi artıyordu. Değişik bir şeye dönmüştü zaten son zamanlarda. Galiba içinde halledemedikleri artık ara ara yaşanan krizlere dönüşmüştü. Özellikle ağlama nöbetleri. Düriye bazen bitişikteki odasından onun ağlama seslerini duyuyordu ama avuntu namına yaptığı tek hareket yoktu. Kardeşini daha iyi kullanabilmek adına onun dengesini daha fazla kaybetmesini bekler gibi bir hali vardı. Uzun vakit bağırıp çağıran Nuriye, kendi çapında fırtınayı atlattıktan sonra odasından çıkıp kendisine yemek getirmeleri için hizmetlilere sesleniyordu. Bir ağlama bir tıkınma dolu günler birbirini kovalıyordu kısacası. Düriye o kadar yemeği neresine sığdırdığına da ayrıca şaşıyordu. Önceden de kiloluydu Nuriye ama şimdilerde bambaşka bir şeye dönüşmüştü. Kocaman tepeleme bir et yığını gibi. Kadın özelliklerinin olması gereken kıvrımlar bile yok olmuştu artık. Devasa yuvarlak bir şey, kafası ise küçük kalmıştı bedeninin üzerinde. İşte yine aynı şeyi yapıyordu ve sanki ablasını duymuyor gibi. Düriye bu anlamsız hale bir son vermek için yeniden lafa daldı:

-''Aferin sana , böyle bir şey olmamış gibi devam et sen! Yakında ikimizi bu konaktan atarlarsa hiç şaşmam!''

Nuriye konuşmadı, sadece önündeki meyvelerin yanına konan gözlemeden kocaman bir parçayı ağzına tıktı. Kırmızı, dolgun yanakları hareket ettikçe aldığı tattan zevkle gözünü yumdu. Böyle giderse yürümesi dahi oldukça güçleşecekti. Düriye onun lakaytlığı karşısında iyice zıvanadan çıktı:

SARA (Tamamlandı)Where stories live. Discover now