3. Bölüm: "Yakın Geçmiş."

956 123 259
                                    

Bölümü bir türlü atamadığım için üzgünüm. Ama güzel bir bölümle geldiğimi belirtmek isterim.

elliott smith - between the bars
jake bugg - broken

oy sınırı: 120

Günler, haftalar, aylar önce

Ops! Esta imagem não segue nossas diretrizes de conteúdo. Para continuar a publicação, tente removê-la ou carregar outra.

Günler, haftalar, aylar önce...yakın bir geçmişten.

İnsan sevmediği şeyi özleyebilir miydi? Aslında düşündüğümüzde imkansız gibi görünüyordu. Kim bilmediği bir parfümün kokusunu tanırdı? Daha önce hiç tatmadığınız bir yemeği canınız çekebilir miydi? Aşık olmadan aşk acısı çekemezdi insan ama hissettirdiklerini anlayabilecek kadar güçlüyse, aşkın ne demek olduğunu bilirdi.

Müziklerden, kitaplardan, dizilerden ama en çokta çevresinden.

İmkansız gibi görünen her şey mümkündü aslında. Sadece biz, onları bir kafese tıkmayı uygun görüyorduk. Biz sadece, risk almaktan korkuyorduk. Yeni bir parfüm denemekten, yemeği tatmaktan, aşık olmaktan ama belki de en çok sevilmekten.

Aşık olmayı bilmeyen biri sevilmekten korkardı, aşkı bilen biride. Aslında biz, yani insanoğlu ne kadar aynıydık değil mi? Hissedilen de hissettirilen de aynıydı.

Ada ve Akın derin bir uykuda görünüyordu.

Ortalık mahşer alanı gibiydi. Herkes birbirine bağırıyor, oradan oraya kaçışıyordu. Tek bir kişi hariç. Akın ve Ada'nın yan yana dizilmiş, tam ortada birleşen elleriyle hareketsizce yatan bedenlerini orada bırakmak istemeyen biri vardı.

Cesur.

Saatler önce tanıştığı, şen şakrak kadının şimdi cansız, renksiz bedenine baktığında derince yutkundu ve çevresine bakındı. O ikisini acımadan öldüren birileri vardı. 17 Haziran...Ne garip gündü ama değil mi? Birileri Tanrı tarafından affedilerek hayata döndürülüyor, diğerleri ise belki de Tanrı'nın işine karıştığı için cezalandırılıyordu.

En azından Cesur böyle düşünüyordu.

Belki de iki aşık, gerçekten Tanrı'nın işine karıştığı için cezalandırılmıştı, kim bilir?

Cesur, Merve'nin bedenine sıkı sıkıya sarılmış, aldığı nefesi dinleyen Kaan'a odaklandı. Merve'nin gözleri kocaman olmuş, neler olup bittiğini anlamayan bir ifade ile ona bakarken, Kaan ise Merve'yi kucağına çekerek sıkıca sarılıyordu. Resmedilesi bir görüntüydü.

Daha sonra yerde cansızca yatan bedenlere baktı.

Birileri kaybetmiş, birileri kazanmıştı.

Ada'nın göz kapakları örtülüydü. Bir eli, kalbini delip geçen kurşunun bıraktığı yerdeydi, diğer eli ise sanki olacakları önceden biliyormuş gibi sımsıkı tutup vurulduktan sonra dahi bırakmadığı Akın'ın elindeydi. Eğer gözleri açık olsaydı, tıpkı ruhu gibi...kim bilir kafamızdan uçup giden kuş sürüsünü görebilir, kıpkırmızı kanlı ayı canlı izleyebilirdi.

DÜŞMÜŞ MELEKOnde histórias criam vida. Descubra agora