On Altı

84 4 32
                                    

Lee Siyeon'nun geleceğine bugün karar verilecekti.

Seul Emniyet Genel Müdürlüğü içindeki toplantı odasının önünde her biri birbirinden gergin üç polis bekliyordu. Disiplin kurulu yarım saat kadar geç kalmıştı ve bir süre daha gelecekmiş gibi gözükmüyordu. Chanyeol saat daha on bile olmadan günün bitmesini diliyordu, içinden bir his bu işin oldukça olaylı biteceğini söylüyordu ve hisleri konusunda bir kere bile yanılmamıştı. Fırtına öncesi sessizlikti bu.

Okudukları ve çalıştıkları dönemde her yere erken giden Siyeon'nun bu huyunun değişmediğini düşünerek toplantı vaktinden yarım saat önce gelmişti Chanyeol. Tahminleri doğruydu, toplantının olacağı koridorda  ayakta olduğu yerde adımlıyordu, ayakkabısının topuğunu kırmak ister gibi de arada bir ayağını sertçe yere vuruyordu. Üstünde koyu kahverengi bir takım ve mürdüm rengi bir gömlek vardı. Arkası Chanyeol'un olduğu tarafa doğru dönüktü ve saçlarını bozup bozup tekrar topluyordu.

Arkasından iş çevirdiği için Siyeon'a hâlâ kızgındı doğrusu ama yanında amiri olmadan tek başına savunmaya çıkmasına gönlü razı gelmemişti. Ancak yanına yaklaştıkça yalnız olmadığını, Yixing'in de orada olduğunu görmüştü. İkisi de fısıldayarak konuşuyordu ve fısıltılar arasında bir sürü küfürle birlikte Junmyeon'nun adı geçiyordu. Chanyeol'un buraya gelme amaçlarından biri de Junmyeon'u görmekti: Siyeon'dan gerçekten nefret ediyor muydu? Kendisi bir sonraki Emniyet Genel Müdürü olmaya adayken adı bir sonraki Cinayet Büro amiri olarak geçtiği için Siyeon'a tavırlı olması dünyanın en saçma şeyiydi ve Chanyeol bu adamın kafasının içinden geçenleri bilmeyi çok isterdi.

Chanyeol'u fark eden ilk kişi Yixing'di, konuşmayı hemen kesip mavi siyah gözleriyle davetsiz misafiri izlemişti. Siyah bir kazak ve aynı renk kot pantolonu giymiş, deri ceketini de eline almıştı. Bu görüntüsüyle daha çok cenazeye gelmiş gibi dursa da Chanyeol'un kahverengi kadife ceketinin altına giydiği yeşil gömlek ve mavi kot pantolonun aksine böyle bir yer için daha uygun gözüküyordu. Onun ifadesizliğinin aksine genç kadın kendisini gördüğünde şaşırsa da şaşkınlığı kısa sürmüş, teşekkür ederek Chanyeol'a sarılmak için bir kere daha düşünmemişti.

Bu sevgi gösterisini basit bir sarılmayla kabul etti ancak göğsünden yukarı bir huzursuzluk peyda olmaya başlamıştı, Yixing her ne kadar yüzünü ifadesiz tutmaya çalışsa da memnuniyetsizliği hissediliyordu. Kendisine olan tavırlarını gerçekten anlayamıyordu Chanyeol, başta cenazeye katılma ısrarı yüzünden gerilmişlerdi ama bundan sonrasında sorun olabilecek hiçbir durum olmamıştı. Aksine oldukça sakin bir tavırla, Siyeon'la ne zaman dava hakkında konuşmak için otursalar gelir, fikir alışverişine katılır ve giderdi.

Yixing'i ne zaman görse gerginleştiğini kabul ediyordu, aynı ortamda bulunmaya tahammül edemediği bir insan gibi hissettirirdi onu görmek. Neden böyle bir tepki verdiğini bilmiyordu kesinlikle, onun büyü enerjisini hissediyordu belki de. Belli başlı güçlü büyücülerin enerjilerinin, büyücü olmayan insanlar tarafından hissedilebilmesi bir gerçekti, Yixing'in de onlardan biri olduğunu düşünmek mantıklıydı ama bugünkü durum bir farklı geliyordu. Her zamanki bir huzursuzluk değil de ondan kendisine bir şey gelecekmiş gibi gerilmişti, dikkatini Siyeon'a vermek istese de gözünün ucuyla Yixing'i kontrol etmekten alıkoyamıyordu kendini. Her an titreyebilecek olan ellerini derhal ceketinin cebine koydu. Sorunun ne olduğunu çözemiyordu, bir tehdit olmadığına kendini ikna etmeye çalışıyordu. Birden bire bu düşmanlık nereden geliyordu?

Konunun Siyeon olmadığını biliyordu, neredeyse birbirlerine kardeş diyecek kadar yakınlardı ve bunu da Yixing başta olmak üzere tüm karakol biliyordu. O yüzden kendisinin buraya gelmesi şaşırılacak bir olay değildi kesinlikle. Bir ihtimal aklına Changkyun'la konuşmuş olabileceği geldi. Başta zeki ve mantıklı bulduğu, soruşturmada kendisine adam akıllı yardım edeceğini düşündüğü psikolog şimdilerde sadece bir karın ağrısıydı. Onunla ve yarattığı problemle ayrıca ilgilenmesi gerekiyordu. Sinirle ayağını yere vurdu, zaman ilerlese bile hiçbir şey olmuyordu, halletmesi gereken bir sürü sorunu vardı ve Chanyeol giderek daha da sabırsızlaştığını fark etti.

Eating OleanderHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin