Bölüm 21: Yıldızların Hakanı

32 9 9
                                    

Fetih Takvimi: 554




''Yeter be!'' diye bağırdım en sonunda dayanamayarak, karşımdaki yaşlı ''psikolog'' beyefendi benden böyle bir tepki beklemiyor olacaktı ki yerinden sıçrayarak sandalyesinden düşecek gibi olmuştu.

Bu kadar net bir suçtan kurtulmanın tek yolu o suçu işlerken aklımın başında olmadığının kanıtlanmasıydı elbette. Birkaç gündür sık sık buraya gelen bu beyefendilerin amacı da buydu, kaba tabirle “deli” olduğumu kanıtlamak.

Ama artık beni hasta ediyordu bu…

''İyiliğiniz için bu...'' diye lafa başlayacak olsa da hemen sözünü kestim:

''Sizin iyiliğinizi falan istemiyorum! Anlatabileceğim her şeyi açıklamama rağmen kendi oluşturduğunuz bir 'gerçeklikle' bana yardım edebileceğinizi mi düşünüyorsunuz?''

Yine bir süre sessizlik oldu, yaşlı adam utana sıkıla konuştu, ''Biz sadece İmparatorun emirlerini yerine getirmekle yükümlüyüz.''

Sinirim bozulmuştu, '''İmparatorunuza' dediklerimi aynen iletin, belki fikirlerini değiştirir!'' dedim.

Ben bunu deyince sağ ve sol tarafımda duran iki kişiyi işaret edip, ''Kıza sakinleştirici verin.'' dedi ve elindeki evrakları düzenlemeye başladı.

Kaçıncıydı bu?

İlk verdiklerinde epey direnmiştim, şimdi ise pek umurumda değildi açıkcası. Kısa, rüyasız bir uyku ve ardından ikna çalışmalarına devam...

''Daha kaç kere yapacaksınız bunu?'' diye sordum.

''Ne zamanki bizle işbirliği yapmaya yanaşırsanız.'' dedi.

''Çok bekler...'' sözümü yarıda kesen şey boynumda hissettiğim bir sızı ve ardından gelen mayışma hissiydi.

''İyi uykular majesteleri.''

Uykuya dalmadan önce son gördüğüm şey adamın evraklarını da alıp odadan çıkmasıydı...









Berbat bir baş ağrısıyla gözlerimi açtım. Sakinleştiricinin etkilerinden biri de hem başta, yarattığı acı hissiydi, ve ben bundan nefret ediyordum. Ne kadar çok yaşamış ve etkisi ne kadar kısa süreli olursa olsun, buna alışmam mümkün değildi.

Sakinleştiricinin kaslarımda bıraktığı acıyla homurdanarak olduğum yerden doğruldum, tam bu ağrılardan dolayı okkalı bir küfür sallayacakken odamdaki sandalyelerden birine oturmuş, elinde buraya getirilen saçma kitapalardan birini tutan ''o'' figürü görmemle hem acımı, hem de etmeye hazırlandığım küfür unuttum.

Benim kalktığımı görünce gülümseyerek konuştu, ''İyi uyudun değil mi?''

''Evet, sorduğunuz için sağ olun, majesteleri.'' diye yanıtladım bakışlarımı ondan kaçırmaya çalışırken.

''Ne oldu? Senin buraya atılmana müsaade ettiğim için bana kırgın mısın yoksa?''

''Tam aksine, bunun için senle gurur duydum.''

Ne demek istediğimi anlamış olacak ki güldü, ''Geçen onca yıla rağmen küçük kızımın hiç değişmemiş olduğunu görmek güzel.''

Leytham Kaany Karyin-Visay Ver Segin; Segin'in Kutsal İmparatoru, İmparatorluk Kültünün ruhani lideri, ulusumuzun birliğinin sembolü, hiçbir kral veya benzeri yöneticide bulunmayan mutlak gücüyle üç yüz milyondan fazla insanın kaderini tayin eden yegane kişiydi. Aynı zamanda benim ve abimin sevecen ve çocuklarına düşkün babasıydı...

Yıldızların ŞarkısıWhere stories live. Discover now