14. BÖLÜM: GÜVENLİ KOLLAR

384 38 5
                                    

Selamlar aşk böceklerim..

Nasılsınız? Çookkkkk uzun zaman oldu ve buna karşılık çookkkkk uzun bir bölümle geldim size.

Bu bölümde birazcık flashback ve büyük bir sürpriz var aşklarım, hepinizi çok gaza getirecek yükseltecek eminim!!

Bölümü erken atmamak için hiçbir sebebim olmadığından erken attıtıjmmm.

Sınır 60 oy ve 200 yorum<33

Kısa keserek, iyi okumalar dilerim <33

-

14. BÖLÜM: GÜVENLİ KOLLAR

(2 Kasım 2023, Bulgaristan sınırları)

"Varlık nedir?" dedi kalın bir tonla yaşlı adam. Sesi, yılların verdiği yükle mi, yoksa aldığı fiziki darbelerden midir bilinmezdi ancak yorgundu. Hırıltılı nefesini verdiğinde ağzından çıkan buhar, havanın neredeyse buz kesici soğukta olduğunun habercisiydi. Oturduğu yerde geriye yaslandı, bunu yaparken kulaklarını eski sandalyenin tiz gıcırtısı doldurdu. Parmaklarının arasında tuttuğu puroyu dudaklarına yaklaştırdı, ateşe verdi ve derin bir nefes çekti.

"Cevap yok mu?" dedi puronun dumanını üfleme zahmetine girmeden. Konuştuğu anda zaten duman bir mahkumun özgür kaldığı an gibi hızla çıkmıştı dışarı. "Lisede hiç felsefe dersi işlemediniz mi yoksa siz?" Gülüşü, ufak bir öksürüp krizi gelene kadar devam etti.

Yanındaki adam anında ceketinin iç cebinden mendili çıkarttı. Özel işlemeli mendili patronuna uzattı ve yaşlı adamın ağzını silmesini izledi. Beyaz mendil kana bulanırken sakindi, sanki tükürüğü kanla dolmamış gibi sakindi. "Gerçi, siz sadece ortaokuldan mezundunuz." Mendili uzatan adama baktı ve gülümsedi. "Sen hariç, Dodo."

Henüz otuzlarında bile olmayan genç adam aynı gülümsemeyi dedesine sundu ve ellerini önde birleştirdi. "Varlık," dedi yaşlı adam tekrar masanın etrafındaki insanlara dönerek. "Varoluş, yaşamak, amaç.. Bunlar size ne ifade ediyor?" Duraksadı. İhtiyacı olan nefesi birkaç saniye içine çekti ve devam etti. "Hiçlik mi?"

Masadaki insanlar, birbirilerine baktılar bir süre. Kimse cevap vermedi. Yaşlı adam sırıttı ve masaya yanaştı. Ceketinden fırlamak üzere olan kollarını masaya yaslayarak iç çekti. "Bunu seviyorum," dedi yüzündeki korkutucu ifadeyi saklama zahmetine girmeden. "Benim için tüm hayatınızı silmenizi seviyorum."

Soldaki adama döndü. "Söyle Cüneyt, benim için ne yaptın?" Aldığı her nefes ciğerlerini dağıtıyordu. Cüneyt gözlerini diktiği su şişesinden kaldırdı ve adama baktı. Beş saniyeden uzun bakamadığından tekrar şişeye baktı. Zihnini yokladı, ellerini birleştirdi ve soğuk bir sesle mırıldandı.

"Karımı ve kızlarımı yaktım," dedi tek nefeste. Ağır ağır kafasını salladı, midesindeki asit artık tüm hücresini yakarken susmadı. "Ayrı ayrı, benzinle yaktım. Yetmedi, odunlarla harladım." Gözlerini karşısındaki adama dikti ancak sözleri bir güvence değil, intikamdı. "İkisi karşımda çığlıklar içinle ölürken ben izledim, ardımda bir erkek evlat bıraktım."

"O ateşi, ailen yanarken mi harladın?" dedi yaşlı adam oturduğu yerde dikleşip. Cüneyt kafasını salladı. "O ateşi, ailemi öldürdüğümde harladım."

"Sana bir amaç verdik." Sözleri ikna sözleriydi. Bu odadaki kimse, kimseye sırtını dönmezdi. Kimsenin kendileri hariç kimseye güveni yoktu ama varmış gibiydi. "Sana bir yaşama sebebi verdik."

ELFİDADonde viven las historias. Descúbrelo ahora