Bölüm 4 Davetsiz Misafirler

61 9 4
                                    


Bölüm 4 Davetsiz Misafirler

Azize yemek problemini çözmüş olsa da dondurucu soğuk hâlâ hayatta kalmasını zorlaştırıyor, gündüzleri bir şekilde geçen zaman geceleri ıstıraba dönüşüyordu. Ocak ayının ilk haftası sıcaklık -10 dereceye kadar düştüğünde Azize bir şeyler yapmazsa bir gece daldığı uykusundan sabah hiç uyanamayacağının farkına vardı. Dondurucu, gri, kasvetli bir günün sabahında ellerini ovuşturarak yatağından kalktı. Üzerinde on kat giysi olduğu için hareket etmekte zorlanıyordu. Burnunun ucu buz tutmuş, yanakları soğuk yanığından kızarmıştı. Genç kız son birkaç gündür yaptığı gibi su ısıtıcısını çalıştırmak istedi ama bir kez daha başaramadı. Son bir hafta yoğun bulutlu geçmiş ve güneş paneli elektrik üretmemişti.

Ayaz iliklerine kadar işlemiş, ayak uçları soğuktan morarmaya başlamıştı. Genç kız bir iki lokma bir şeyler yedikten sonra alt kata indi. Arka bahçe kapısından çıkıp evin bodrumuna inen bakımsız merdivenlere yöneldi. Daha önce hiç buraya inmemişti ve babasının ölümünden bu yana kapısı hiç açılmamıştı. Şimdi rüzgârın taşıdığı paket ambalajları kapının önüne yığın olmuş, kapı girişindeki örümcek ağlarıyla yuva kurmuştu. Azize soğuktan titreyen parmaklarıyla anahtarı yuvasına koyup çevirdiğinde kapı ürkütücü bir gıcırtıyla aralandı. Karanlığın içinde bayatlamış hava, küf kokuyordu.

Genç kız elindeki fenerle bu alanı aydınlattığında gözüne ilk çarpan büyük bir eşya kalabalığı oldu. Eskimiş ama atılmaya kıyılamamış ya da bir gün lazım olur düşüncesiyle istiflenmiş eşyalar bir yığın halinde duruyor ve karmaşık görüntüsü ile düzen takıntısı olmayanları bile rahatsız ediyordu. Azize eşyalar arasında gezinirken avuçlarını ovarak ısıtmaya çalıştı.

Genç kız küçük bir keşif sonrası bodrum katında odun yığınlarını bulduğunda aklında bir şeyler şekillenmeye başladı. Biraz daha etrafa bakındığında istediğinden daha fazlasını da buldu. Evin önceki sahiplerinden kalma eski bir şömine tarzı soba, soba boruları, bir bidon dolusu benzin, bir torba çıra ve gaz lambası. Sobayı zor da olsa çatı katına çıkarmayı başardığında hemen kurmaya başladı. Evin için de çok önceden kapatılan şöminenin çatıdan geçen bacasında küçük bir delik açtı ve soba borusunun ucunu buraya geçirdi. Bulduğu borular yeterli gelmeyince birkaç ıssız eve girip boru, odun, kömür tarzı malzeme topladı. Ucu ucuna geçirdiği borularla şömine sobayı kaldığı küçük alana kadar getirmeyi başardı. Yaşlı adam hâlâ takılı kaldığı sarmaşık dallarının arasından hırıldamaya devam ediyordu ama Azize artık ondan korkmuyor, bilakis onun varlığı yalnızlığını unutturduğu için genç kıza güç veriyordu. Dışarı çıktığı zamanlarda yanından geçerken onu selamlıyor, bazen durup kısa bir sohbette bile bulunuyordu. Akşamları uyumak için yatağına girdiğinde yaşlı adamın hırıltıları ninni gibi geliyor ve gözlerini kapatıp uykuya dalmadan önce yaşlı adama "iyi geceler"  diliyordu.

Azize yedinci kullandığı çıranın sonunda sobayı tutuşturmayı başardığında sevincini yine yaşlı adamla paylaştı. Penceresinden yalnız bir kısmı görünen yaşlı adama dönüp "Bak" dedi "Sonunda yakmayı başardım" ardından çaydanlığı üzerine yerleştirirken devam etti "haftalar sonra nihayet yeniden bugün sıcak bir yemek yiyebileceğim."

Vakit öğle sonu olduğunda Azize'nin küçük sobasının üzerindeki kazanda, mercimekler tıkırdayarak kaynamaya başlamıştı. Akabinde etrafa mis gibi kokular yayılırken Azize sobanın boş kalan kısmında ekmek kızartıyordu. Sobanın kendisine büyük bir zafiyet verdiğinin farkındaydı. Bacadan çıkan dumanın etraftan görüleceğinin ve gören herkesi buraya çekeceğinin pek tabi bilincindeydi ama sobayı yakmazsa da donarak öleceği aşikârdı. Bu dondurucu havada kimsenin dışarıda dolanmayacağını umarak sonunda bu kararı almak zorunda kalmıştı.

SirayetWhere stories live. Discover now