giorno di riposo

113 22 13
                                    

"Evi arayın, ne varsa ortaya çıkarın!"

Hoppla! Dieses Bild entspricht nicht unseren inhaltlichen Richtlinien. Um mit dem Veröffentlichen fortfahren zu können, entferne es bitte oder lade ein anderes Bild hoch.

"Evi arayın, ne varsa ortaya çıkarın!"

Bir sürü memur, Huh ailesinin evini aramak adına içeriye, ön ve arka bahçeye doluştu. Annesi çoktan bu işin olacağını bildiğinden Emma'yı Chaewon ablası ile beraber lunaparkta eğlenmeye yollamıştı.

"Polis bey ya mahremiyetimiz?  Hayır böylece evime giremezsiniz! Özel eşyalarımı nasıl kurcarayabilirsiniz?  Ya karımın eşyaları, pis zihniyetli herifler varsa ya aranızda! "

Jungwon adama patlamamak için kendini zor tutuyordu. Bu adam biraz daha başlarında dikilip işlerine böylesine engel olursa,  saygıyı bir kenara bırakıp ona yaraşır bir cevap vereceğinden korkmuyor değildi. 

"Beyefendi bırakın işimizi yapalım,  emin olun aramızdan hiçbirimiz bir kız çocuğu öylesine  canice öldürülmüş iken sizin gibi böyle pislikleri düşünmüyoruz.  Buraya da bir iki kadın iç çamaşırı görmek için gelmedik, hepimizin yeterince parası var barlara gitmek için. Meslek hayatımızda kullanmamız gerekmiyor, şimdi başımızdan çekilin ve herhangi işe yarar bir delil var mı diye bakmamıza olanak sağlayın. "

Adam ısrarla konuşmaya devam edince Jungwon daha fazla dayanamayıp adamı iterek yanından uzaklaştı.  Eldivenlerini eline taktı ve diğer bir sürü memur gibi o da evin içine daldı.  Özellikle kızın odasına doğru ilerledi, çünkü orası için sahiden umutları vardı.  Sonuçta genç bir kız eğer uyuşturucu satıyorsa, yatağının altında ya da çoraplarının içinde illaki bir kaç paket bulunurdu öyle değil mi?

Jungwon odanın içine girdi. Sunoo'da odayı inceliyordu.

"Riki nerde?"

"O ebeveyn yatak odasını inceliyor Taesan ve bir kaç kişi ile beraber.   Sen de burayı incelemeye geldin değil mi? Jungwon şimdiden çok garip şeyler buluyorum emin olabilirsin." 

Sunoo yatağı kenara ittirdi, ardından altında duran siyah çantayı eline aldı ve düşünmeden açtı.  İçinde sayamayacağı kadar çok desteler halinde euro bulunuyordu. 

"Vay be, zannettiğimizden de iyi  bir satıcıymış. 5 milyon var mıdır burada?"

"Zannetmem, ama 1 milyon rahat olduğu kesin."

Jungwon şaşkınlığını gizleyemeden gözlerini kocamanca açmıştı. Sunoo çantayı bir kenara koyarken Jungwon da kızın dahaden açılmamış olan dolabına yöneldi.  Fazla zaman kaybetmemek adına pek uğraşmayarak dolaptaki tüm rafları yere döktü.   Gözüne açılan çekmecenin boşluğu takıldı,  orada bir kaç şey parlıyordu.  Jungwon elini uzatarak altlara erişmeye çalıştı. Sonunda eline bir şeyler geçmişti.  Elinde şimdi bir çanta daha duruyordu. Fakat bu diğeri gibi içine para konulabilecek, resmi bir çanta değildi.  Küçük bir kız çocuğu çantasıydı. Çantayı açtı, içinde bir defter, bir de bir kaç paket vardı.  Bunlar elbette maddeydi. 

Jungwon defterde öylesine bir sayfa açtı. Bu onun günlüğü olmalıydı. 

Bunu yapmak artık sahiden daha da zorlaşıyor,  ama başaracağım. Kaçacağım buralardan.  Ne benim bir suçum var ne de Emma'nın. Böyle bir hayatı hakedecek bir şey yapmadık.  Satışlar güzel gidiyor, başaracaksın Jennifer. Unutma, akşam,  öğlen,  sabah, akşam.  Bunu asla unutmamam gerekir. Şifreyi unutursam o lanet dolabı açıp asla bu işi tamamlayamam. Bu biraz korkunç bir fikir ama sanırım Bay T'yi dinleyeceğim.  Bana başka çare bırakmıyorsun baba. Ne olurdu herkes gibi olsaydım?  Herkesten kastım yaşıtlarım gençler gibi. Chicago'daki her türlü berbat işle uğraşan herkes gibi değil. Ama ne yazık ki buyum ve bunu değiştirmek için çaba sarfetmeyeceğim. Çoktan bulaştım bu işe. 

too late, jaywonWo Geschichten leben. Entdecke jetzt