1s

159 33 173
                                    

SEVEN DEVİLS
ALL AROUND YOU

Oy verip yorum yaparak bu kremayı mutlu edebilirsiniz. İyi okumalar dilerim. ⚓
•••

"Hadi ama korkaklık etme!"

Gözlerimi açtığımda ilk başta nerede olduğumu sorgulayıp etrafa öylece baktım. Tanıdık duvarlar aklımı yerine getirirken oturduğum yerde düzelmiş kendime çekidüzen vermiştim. Şu an her zaman oturduğumuz kafede oturmuş arkadaşlarımın sözde 'heyecanlı' olacak olan gezisinin detaylarını duyuyordum. Doğru.

Hani şu her giden geminin battığı ve kimsenin geri dönmediği yer. Çok heyecanlı ya ya evet.

Göz devirip ofladım, yüzümü sıvazlayıp elimi çenemin altına koyarak bir de böyle öylece yüzüne baktım. Bütün mimiklerim 'ciddi misiniz salaksınız siz bir de para mı vereceksiniz hepiniz öleceksiniz' dese de karşımdaki Jake hızını kesmeden anlatıp duruyordu. "Ya kanka bak yapma şöyle sende gel. Acayip güzel olacak. Gerilimli gerilimli. Üstelik kızlarda geliyor şşştt."

"Karı kız göreceğim diye ölmek için tekneye mi bineyim? Oluuur~"

"İşte bu be! Biliyordum ya kabul edece-"

"Siktir git Jake. Şaka yaptım. Üzgünüm ama üç çocuğu olan bir babayım ben. Canımı sokakta bulmadım." Salaklığına sinirlenip kendimi sandalyeye yasladım. Cidden kabul ettiğimi düşünmüştü.

"Teknik olarak kedilerini canın sayıyorsun ve onları sokakta buldun. Canını sokakta buldun Minho inat etme!"

Mantıklıydı ama mantıklı değildi. Sevmedim. Reddediyorum. Hayır. Asla o tekneye binmem. Büyük nenesiyle yaşayan üç kedisi olan yirmi dört yaşında biriydim ben. Arkadaşlarım erkenden yaşlandın dese de buna asla katılmıyor, hayatımdan oldukça mutluluk duyuyordum. Dantelli, koyu kahve mobilyalı, yeşil koltuklu evimde gayette mutluydum.

"Ne zaman gidiyorsunuz?" Cebimden cüzdanımı çıkarıp bir ellilik koydum masaya. "Sana borcum vardı. Sonra ikinci hayatımda yakama yapışırsın felan şu ellilik için, hiç güvenmiyorum sana."

"Nasıl da tanıyor şstt"

Koluma vurup parayı aldığında güldüm. Sessizce, zorla götürüldüğü belli olan Felix ise hiç sesini çıkarmıyor baygınca bana bakıyordu. Gel veya gelme ama nolur beni kurtar bakışı vardı yüzünde. Elimi kaldırıp elinin üstüne vurdum. Geri çekmeyip tuttum öylece. "Gazan mübarek olsun kardeşim. Ona güvenmiyorum ama sen geri gelirsin ya. Ölme daha proje yapacağız tek başıma halledemem onu."

"Projede olmasa sevenimiz yok anasını satayım." Elini geri çekip yan yan baktığında güldüm. Kahve saçlarını da kulağının arkasına sıkıştırmış kollarını da önünde bağlamıştı. Feminen gözüküp tatlı dursa dahi kişiliği çok farklıydı. Ağır küfür eder, çok sert vurur, bir durum olduğunda ise hepimizi toplayan baba rolünü oynardı. Gülümseyip göz kırptım. İlkokuldan beri arkadaştık.

"Bu arada sen denize ilgili değil miydin lan?" İşte bundan bahsediyorum. Kalın ses ve kaşını kaldırıp sorguya çeken bir Felix. "Yok deniz canlıları yok deniz kızları adamları ruhları onları bunları tanrıları? Küçüklükten beri deniz kıyısında evim olsun onlarla olayım kafasındaydın. Şimdi niye götün tutuştu?"

"Doğru diyor. Bu yaz sahilde kamp yapmadın mı sen? Araştırmak için bizi ekmiştin." Jake önündeki patatesten alıp gözlerini bana dikerek yemeye başladığında ofladım. Cidden tutturmuşlardı. Başımı iki yana sallayıp gözlerimi kapadım. Gerçekten seviyordum ama olmazdı. Büyük nenem bu birkaç ay içinde ilaç tedavisine başlayacaktı. Onun yanında olmam gerekiyordu bu süreçte. Yani öyle eğlence için hayatımı riske felan atamazdım. Ki arkadaşlarımın da bunu yapmasını istemiyordum. Amacım engellemekti. Buradan çıktığımda saati ve mekanı direk deniz polisine yetiştirecek, hiç kimsenin oraya gitmesine izin vermeyecektim.

Sea'lity •Minsung•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin