2s

114 25 222
                                    

Oy ve yorum lütfen ⚓ AGAGA HEYECANLIYIM DESTEK LÜTFEN
•••

Başım... Ağrıyor. Nefesim düzensiz, bulunduğum zemin ise soğuk. Gözlerimi açmadan omzumu oynattım gayri ihtiyari. O kadar soğuktu ki göğsüme ağrı yapıyordu sanki. Zorlukla gözlerimi açtığımda ise bilincim yerine gelmiş o ani olayı hatırlamıştım. Gökgürültüsünü, o bronşu, konuştuğumuz konuyu ve beni bayıltan o mendili...

Hayra alamet olmadığı çok açıktı.

Hemen yattığım yerden kalktım ve oturur pozisyona geldim. Etrafa baktığımda ise kimse yoktu. Ortalama bir odaydı burası hatta lüks bile sayılırdı. Açık kahve tonları ve demirin rengiyle bezenmiş düzenli bir yerdi. Yandaki yataktan destek alarak ayağa kalktım. Nerede olduğumu, neden burada olduğumu bilmiyordum ve her şeyden önemlisi arkadaşlarım yoktu yanımda. Nasıllar, durumları ne veya onlarda mı bu durumda hiçbir bilgim yoktu. Hızlı hızlı nefes alırken elimi ağrıyan başıma götürdüm. Oruspu çocukları. Dertleri neydi bilmiyordum ama bu durumun mantıklı bir açıklaması olamazdı. Elimdeki kana bakıp daha fazla küfür etmeye başladığımda bir yandan da etrafa bakınıyordum.

Buradan çıkmam lazımdı. Bunun içinde kendimi korumam. Bir şey lazımdı bana. Kendimi savunabileceğim küçükte olsa bir şey...

Hızla çekmecelere yöneldim. Dolaplara, yatağın altına, odanın heryerine hatta yere vurarak gizli bir yer var mı diye onu bile kontrol ettim ancak yoktu. Ne sopa ne de kesici alet vardı burada. Lüks giysiler, kostüm gibiydi bir kaçı, makyaj malzemesi ve aksesuarlarlarla birlikte okyanus renginde taşlar vardı. Tedirginlikle nefes aldım. Şu an burada işime yarar hiçbir şey yoktu. Resmen anlamsızdı hepsi. İçimdeki tedirginlik kendini sinire bırakırken bu sefer de kapıya yöneldim. Kilitli olduğu tokmağın duruşundan bile belliydi ama belki zorlarsam- Yutkundum.

Az önce yer sallanmıştı.

Masanın üstünde sallanan dekorlara baktım. Yay üstündeki küçük deniz kızı hareket ediyordu. Boynumdaki yaradan değildi yani. Kafam hala çalışıyordu ve bu sallantının nedeni zayıf temeller olamazdı. Deprem miydi? Sanmıyorum. Deprem böyle olmazdı bu sanki... gel git gibiydi. Sanki böyle... "Dalga gibi."

Kısıkça söylediğim şeye ben bile inanamadım. Kalbim olabildiğince hızlı atarken titreyerek sol elimi kapıya koydum ve sağ elimle gözetleme yerinin kapağını açtım. Garip bir şekilde dış kapı gibi gelenin kim olduğuna bakmak için delik vardı.

"Mavi." Gördüğüm şeyle hızlıca geri çekildim ve geri geri gidip elimle ağzımı kapadım. Suydu. Dalgaları görmüştüm. O maviliği hatta deliğin yanlarından sızan havadan tuzlu suyun kokusunu bile almıştım.

Gemideydim. Ben. Şu an hiç bilmediğim bir geminin içine, hiç bilmediğim kişiler tarafından getirilmiş ve buraya kilitlenmiştim. Bedenim titrerken geri geri gitmeye başladım tekrardan. Sonunda bacaklarım yatağa çarpmış ve beni yumuşak zemine oturtturmuştu.

"Tesadüf olamaz. Tanrım hayır kötü düşünme. Hayır Lee Minho kötü düşünemezsin hem amacı yok ki. Var mı? Olmamalı. Hah. Hayır. Olamaz." Dirseklerimi dizlerimin üstüne koyup ellerimi şakaklarıma koydum.

"Gemi hakkında konuşuyorduk. Yasaklı yere giden kimliği belirsiz bir gemi hakkında ve ondan sonra bunlar oldu. O bronşları daha önce gördüğüme yemin edebilirim. Ah çalıştır kafanı. Çalıştır hadi hadi. Çıkmam lazım. Felix. Jake. Sikeyim!"

Yandaki duvara yumruk attığımda kapının önünden sesler geldi. Yutkundum ve hemen olduğum yerden kalktım. Kapının önünde durmak mantıksız olurdu. Bu yüzden odanın en ucuna gidip sakinleşmek için derin nefesler almaya başladım. Biri geliyordu. Yerin gıcırtısından bunu hissedebiliyordum ama yapabileceğim bir şey hatta kendimi koruyacak malzemem bile yoktu.

Sea'lity •Minsung•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin