25

218 21 0
                                    

Dolaylı yollardan aldığı haberle, yanına gitmek için 3 gün kadar geç kalmış olsa da, Lena'yı ziyaret etmek için çıktı evinden Jeongin. Tüm gününü evi içinde geçirdiğinden teninde hissettiği güneş onu rahatsız ediyordu ancak çabuk alışmayı ummaktan başka bir şey gelmezdi elinden.

Hızlı adımlarla ilerlerken, içindeki sıkıntı her adımında büyüyormuş gibi hissediyordu. Chan ile hâlâ konuşmadıkları içindi bu sıkıntı. Bunun eninde sonunda biteceğini biliyordu elbette. Kendisi daha fazla küs kalmaya dayanamazdı zaten, ne kadar sinirli olursa olsun konuşurdu onunla. Sonuçta ailesiydi onun Chan, herkese anlattığı gibi.

Bu ziyaretin aynı zamanda aralarındaki buzları da eriteceğini umarak vardı eve, hem Lena'yı da çok özlemişti ve onun için endişeleniyordu. Kapıyı çaldığında ona uzun zamandır görmediği Bay Bang açtı kapıyı, genç oğlanı görünce kocaman gülümsedi, "Jeongin! Nerelerdesin sen?" dedi ve sıkıca sarıldı ona.

Jeongin de bu babacan tavırları özlediği için gülümsedi, geri sarıldı yaşlı adama, "Merhaba efendim, geldiğinizden haberim yoktu, üzgünüm." yaşlı adam elini havada salladı, 'Önemli değil.' dermiş gibi, Jeongin'in omuzlarını sıktı hafifçe, "Yeni geldik sayılır zaten, takma kafana. Gel içeri hadi."

"Chan hyung yok mu?"

"Yok, annesiyle bir yere gitmeleri gerekti. Lena da odasında, uyuyor. Ateşi çıktı biraz yine."

"Ciddi bir şeyi yok değil mi? Çok geç öğrendim hasta olduğunu, bilsem hemen gelirdim."

"Endişelenme Jeongin, daha iyi bugünlerde. Hem uyandığında seni görünce çok sevinecektir. Çok iyi anlaştığınızdan bahsediyordu Chan hep." mahçup bir ifadeyle gülümsedi ve başıyla onayladı yaşlı adamı. Koltuklara geçtiklerinde bu yana yaklaşık yarım saat geçmişti ki kapının açılma sesi duyuldu.

Gelenleri tahmin eden Bay Bang, karısı ve oğlunu karşılamak için kapıya kadar giderken, Jeongin de Lena'yı konrtol etmeye karar verdi. Daha fazla kalabileceğini sanmıyordu, çalışmaya geri dönmesi gerekirdi. En azından küçük kızı birkaç saniye de olsa görmeye ihtiyacı vardı. Hasta olduğunu öğrendiğinden beri endişe içindeydi çünkü.

Aralık kapıdan önce sadece başını soktu, ayıcığına sarılı bir şekilde mışıl mışıl uyuyan Lena'yı gördüğünde gülümsedi ve yanına ilerledi sessizce. Yatağın kenarına çökerken, sadece kıpkırmızı olmuş gözlerinden ve burun çekişinden ne kadar hasta olduğunu anlayabiliyordu Jeongin.

Chan ile yaşadıkları tüm sorunun asıl kaynağının Lena olduğunun farkındaydı. Hayatı yaşanabilir hâle gelmeye başladığından beri bu küçük kız her gün onunla olmuştu neredeyse. Onu büyüten iki kişiden birisiydi Jeongin, zaman zaman Chan'dan çok ilgilenmesi gerektiği bile olmuştu. Gece beraber uyumuş, beraber yemek yemiş, beraber şarkı bile yazmışlardı Lena'yla.

Tüm bunları göz önüne aldığında Chan'ın, ne olursa olsun, Lena'yı geri çekmiş olması çok canını yakmıştı. Çünkü Chan, ona Lena konusunda her zaman tam anlamıyla güveniyordu, en azından öyle olduğunu düşünüyordu genç oğlan.

Beraber yaşadıkları süreçte Jeongin'in sorumluluk sahibi bir çocuk olduğunu anlamıştı Chan. Bu nedenle Lena daha bir bebekken bile onu Jeongin'e emanet etmişti. Hiçbir zaman tereddüt dahi etmemişti.

Yaptığının yanlış olduğunun farkındaydı, mantıksız düşüncelerinin sonucunda yaşanmıştı bunlar. Şimdi bunun pişmanlığını duyuyordu Chan. Kapı girişinde bekleyip, Jeongin ve Lena'yı gördüğünde daha da artıyordu bu pişmanlık, kalbinde büyük bir ağırlık oluşturuyordu resmen.

Jeongin'in, Lena'ya bakarken dalıp gitmesini fırsat bilip onlara doğru yaklaştı ses çıkarmadan. Kenardaki sandalyeyi çekti ve yatağın yakınında bir yere oturdu. "Özür dilerim haber vermediğim için." dedi oldukça kısık bir tonda. Onun varlığını yeni fark eden genç oğlan şaşkın bakışlarla döndü. Chan ile aniden karşılaşmayı beklemediğinden gergin bir heyecan sarmıştı vücudunu ancak bir şey belli etmemeyi başarmıştı.

ex with a kid, hyunchanWhere stories live. Discover now