36

204 17 2
                                    

özel bölüm.

"Hani saat dokuzda gelecekti?"

Çenesini ellerine dayamış, üzgün bir ifadeyle önündeki doğum günü pastasını izleyen Lena, o kadar mutsuz hissediyordu ki ses tonundan belli oluyordu. Onun bu mutsuz ruh halini fark ettiği için Hyunjin de üzülüyordu. Telefonunu çıkardı cebinden, "Bir kere daha deneyeceğim." dedi Chan'ın numarasını ararken.

Küçük kız heyecanla beklemeye devam etti, bakışlarını pastadan çekip Hyunjin'e çevirdi. Bu gece babasını aramayı çok kez denemişlerdi ancak pek başarılı oldukları söylenemezdi. Buna rağmen belki açar diye heyecanlanmıştı. Her çalışta gerginliği artan Hyunjin, operatörün sesini duymasının ardından sıkıntıyla nefes verdi ve çekti telefonu kulağından, omuz silkti, "Muhtemelen oldukça meşgul. Yoksa açardı."

Yine morali bozuldu Lena'nın. Suratını astı ve elbisesinin eteğiyle oynamaya başladı, "Ama bugün onun doğum günü. Neden bu kadar çok çalışmak zorunda ki?" koltukta kayarak yanına yaklaştı ve belinden yakaladığı küçük kızı kucakladı sevgiyle, "Çünkü ebeveynlerin bunun gibi büyük sorumlulukları vardır Lena." meraklı bakışlarla Hyunjin'e döndü dinlemeye devam ederken.

"Sevdiklerin için iyi bir yaşam sunman gerekir ve bunun için de çok çalışman gerekiyor. Babanın işinin ne kadar önemli bir iş olduğunu biliyor olmalısın."

"Biliyorum, insanları kurtarıyor."

"Aynen öyle. Bu belki de en zor işlerden birisi. Bu yüzden bazen doğum günün de bile çalışması gerekebilir. Eminim, bulduğu ilk fırsatta yanımıza koşa koşa gelecektir zaten."

Kocaman gülümsedi küçük kız, Hyunjin onun ruh haline böyle kolay bir şekilde dokunup olumluya çevirebiliyordu işte. "Bu yüzden bu kadar üzme kendini olur mu? En kötü yarın sabah kutlarız. Baban yine de çok sevinecektir." başını olumlu anlamda salladı ve küçük kollarını sardı büyüğünün boynuna, "Onu çok özlüyorum Hyunjin oppa. Biliyorum, çok yoruluyor ama yine de özlüyorum işte."

Ne ara bu kadar olgun konuşabilecek yaşa geldiğini fark etmemişti Hyunjin. Çoktan dokuz yaşına girmişti Lena, onların yanında kalmaya başladığından beri zaman çok hızlı akıp gidiyordu gerçekten. Sırtını sıvazladı ve özenle uzun tutmaya devam ettiği saçlarını okşadı, "Biliyorum bebeğim, bu çok normal çünkü babanla aranızda çok özel bir bağ var. Her baba-kız ilişkisinden daha özel bir bağ var hem de."

"Gerçekten mi?"

"Gerçekten." Hyunjin tüm bunları, Lena'yla Chan'ın herhangi bir kan bağının bulunmamasına rağmen bu kadar harika bir ilişkileri olmasına dayanarak söylemişti. Elbette bundan haberdar olmayan küçük kıza bir şey belli etmemişti, Lena da aklından bile geçirmemişti zaten.

Aniden duygusallaşan Lena, gözlerinin dolduğunu hissetti, "Hyunjin oppa..." diye mırıldandı, sesinin kırıldığını duyduğunda kaşları çatıldı Hyunjin'in, ama ses etmedi bununla ilgili, "Efendim?" çenesi titreyen küçük kız, yavaşça geri çekildi ve gülümsedi ona, "İyi ki bizimlesin." Hyunjin de gözleri doldu ancak Lena'ya nazaran daha iyi bastırdı duygusallığını, o da gülümsedi. "İyi ki sizinleyim." diye destekledi onu.

En fazla yarım saat daha dayanabildi Lena, ertesi gün okula gideceği gerçeği, uyku bastırmasına sebep oldu. Hyunjin'den iyi geceler öpücüğünü aldıktan sonra odasına çekildi uyumak için.

Salonda yalnız kalan Hyunjin ise sıkıntıyla iç çekti. Ne kadar Lena'yı sakinleştirmeye çalışsa da Chan'a ulaşamıyor oluşu onu da endişelendirmeye başlamıştı. Saat gece yarısını geçmişti ve hâlâ ses seda yoktu. Bir yanı deli gibi karakola gidip ne olduğunu öğrenmek istese de Lena'yı tek başına bırakamazdı elbette. Bu yüzden çöp oluyordu bu istek.

ex with a kid, hyunchanWhere stories live. Discover now