-33-

7.3K 574 220
                                    

"i want to clai(m) what is yours

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"i want to clai(m) what is yours."

Sahildeki kalabalık havanın serinlemesiyle azalırken, Taehyung akşam güneşi eşliğinde son iki saattir yaptığı gibi basketbol oynamaya devam ediyordu. Ne zaman düşüncelerinde boğuluyor gibi hissetse eskisi kadar sık uğramadığı bu basketbol sahasına gelir, bazen yarım saat bazen ise aklı dağılana kadar saatlerce basketbol oynardı.

Birkaç dakika önce su içmek için telefonunun da bulunduğu banka geldiğinde Jungkook sanki hissetmiş gibi mesaj atmaya başlamıştı. Taehyung küçüğünün son iki haftadır ona yazdığı mesajlara alışkındı ama normalde geceleri yazardı, bu saatte yazmasına şaşırarak telefonu eline aldı.

Bildirim çubuğundan okumaya başladığı mesajlarla ayakta durmakta güçlük çekiyormuş gibi hissettiğinde yavaşça banka oturdu. Telefonuna düşen her mesajla Jungkook'a olan kırgınlığının en az kendisi kadar Jungkook'u da mahvettiğinden daha da emin oluyordu. Tamam, bunu zaten biliyordu ancak bu kadarını tahmin etmemişti.

Jungkook genelde gününü anlatıp, kendisini sevdiğini ve özlediğini söylemekten başka bir şey eklemezken, dün gece kendini hiç hak etmediği şeylerle suçlamıştı ve bu Taehyung'un hiç hoşuna gitmemişti.

En son onu rahatsız ettiğini düşündüğünü ve bu yüzden kendisine daha fazla yazmayacağını belirten mesajlar düşmeye başladığında ise kalbi göğüs kafesini zorladı.

İki haftadır Jungkook'tan uzak durmaya çalışmak onu inanılmaz yıpratmıştı. Kendini geçecek diye telkin etmeye çalışsa da hiç geçmiyordu aksine, omuzlarındaki ve kalbindeki yük her geçen gün daha da artıyor gibiydi. Tüm bunlara bir son vermek, her şeyi arkada bırakmak daha kolay gelmeye başlamıştı. Böyle düşünmesindeki en büyük etken ise her şeye rağmen Jungkook'un bu kadar mahvolmasına dayanamamasıydı.

Konuşmalarının üzerinden yarım saat geçmişken Jungkook sahanın olduğu yere vardığında gözüne çarpan bedenle heyecanlanmış, sakinleşmek için uzaktan basketbol oynayan büyüğünü izlemeye başlamıştı.

Taehyung gerçekten iyi oynuyordu. Eunwoo'nun yaptıklarını Jimin'den detaylıca öğrenmişti ve şimdi onu izlerken içinin bir kez daha sızladığını hissetti. Öte yandan altındaki kırmızı şort, üzerindeki siyah hoodie ve koşmaktan dağılmış siyah dalgalı saçlarıyla resmen nefesi kesilmişti.

Daha fazla beklemek istemedi ve sahanın kapısına doğru ilerleyerek içeri adım attı. Taehyung Jungkook'un geldiğini fark ettiği an elindeki topu potaya göndermekten vazgeçerek kolunun altına yerleştirdi.

Günlerdir görmediği küçüğünün yanına ulaşmasını beklerken aklından bir sürü şey geçiyordu. Nasıl bir konuşma yapacaklardı acaba? Kavga mı edeceklerdi yine? Artık kavga etmek, kırmak ve kırılmak istemiyordu. Sakince de konuşabilirlerdi, bir ihtimal. Jungkook bunlardan hiçbirini yapmayı tercih etmeyerek birden dudaklarına da yapışabilirdi, Taehyung bu ihtimalle hiç de fena olmaz diye geçirdi içinden.

all over again | taekook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin