he didn't want him to cry

97 13 18
                                    

"Olay para ile kapatıldı. Kapatıldı kapatılmasına fakat kimse yüzüme bile bakmadı. Hatta bazı şahsiyetler tuvalette, evime giderken ara sokaklarda ve daha birçok yerde beni sıkıştırmaya başladılar."

Anlatmaya devam etmeden önce derin bir nefes alarak yanaklarından çoktan süzülmeye başlamış yaşları sildi elinin tersiyle.

"Sonra sınav zamanı geldi. Sınava girmeme izin vermedi ailem. Bir süre sonra babam sadece iş için beni çağırmaya başladı. Anlaşma yapmak için gittiği akşam yemekleri, ortakları ile yapılacak geziler... Hepsine beni de götürdü. Sebebini sorduğumda ise 'Evde boş boş oturma diye, benden sonra şirketin başına sen geçeceksin' der geçiştirirdi. Üniversiteye gitmeyi o kadar çok istiyordum ki anlatabileceğimi sanmıyorum."

Kafasını San'ın göğsüne yaslamış gökyüzüne bakıyordu. Saçlarının arasına dalan parmaklar kendisine daha çok güç veriyor, anlatmaya devam etmesini sağlıyordu.

"Yıllarım böyle geçti. Yeonjun dışında kimse bana inanmadı. Lisenin son gününe kadar bana bir çöpmüşüm gibi davrandılar. Beni üzen bana bu şekilde davranmaları değil, benim böyle bir şey yapabileceğime inanmalarıydı."

İkisi de birbirlerinin dolu gözlerini görmediklerini için şükrediyorlardı. Wooyoung sürekli gözlerini kırpıştırıyor ve derin nefesler alıyordu.

"Eşcinsel olduğum için ailem hiçbir sorun çıkarmamış olması gerektiği gibi normal karşılamışlardı ama babam nedenini bilmediğim bir şekilde o gün çok fazla tepki verdi."

Vücudunun etrafına daha sıkıca sarılan kollar arasında kendini güvende hissedip hafifçe gülümsediğinde kafasını bu sefer sırtını yaslandığı bedenin omzuna yerleştirdi.

"Sonra evden attı, burayı aldı bana. Beş yıl boyunca burada tek başıma yaşadım."

Elleri ile kendisini sarmalayan kolları tutup daha geniş gülümsediğinde San o gülümsemeyi görmese bile kendisi de gülümsemişti.

"Sonra sen geldin. Beş sene sonra bu binaya sen geldin. Benden makas istedin, iyi ki de istedin San."

Bedenini yasladığı bedenden çekip arkasını döndüğünde kendisininki gibi çoktan dolmuş gözlere baktı.

"Buraya geldiğin için teşekkür ederim San."

San koltukta dikleşip Wooyoung'a yaklaştığında gülümseyerek elini karşısındaki çocuğun yanağına attı.

"Bana güvenip anlattığın için ben sana teşekkür ederim Wooyoung."

Artık dayanamayacağını hisseden Wooyoung kafasını önünde duran geniş omuza koyup daha şiddetli ağlamaya başladığında San kendisini daha çok yaklaştırarak sımsıkı sarıldı, ardından birkaç damla gözyaşını serbest bıraktı.

Kendini daha iyi hissettiğinde kafasını kaldırıp San'ın yüz hizasına geldi. Bir süre öylece birbirlerine baktılar.

"Sevme beni"

Wooyoung fısıldadığında San önce neden böyle dediğini anlamadı. Kaşlarını çatıp konuşmaya başlayacağı sırada Wooyoung kendisinden önce davrandı.

"Duygularımı dışa doğru düzgün vuramıyorum, insanlara güvenemiyorum, sevilecek bir tarafım kalmadı. Sevme beni San. Karşılık veremem."

San oluğu yerde biraz afallasa da sıcacık gülümsemesini dışarıya gösterdi. Wooyoung kendisine özür diler gibi bakıyordu.

"Seni seviyorum"

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jan 23 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

muje | woosanWhere stories live. Discover now