Buraya geldiğimden beri herkeslere hikayeler anlatıyorum. Nasıl biri olduğum ailem ekonomik durumum ve pek çok farklı konuda. Sanki sadece olduğum değil olmak istediğim kurguları da anlattığımı düşünüyorum bazen. Mesela onlara geldiğim mahallenin sıkıntılı bir mahalle olduğunu sıkıntılı insanlarla birliktelik kurduğumu vesaire anlattım. Gerçekten de geldiğim yer pek tekin değildi kabul ediyorum. Ama ben hiç onlardan olmamıştım ki gerçekten. Kendimi bildim bileli bir yalnızlığın içindeydim ben. Daha doğrusu annem gitti gideli...
Küçüktüm o vakitler ve pek bilmezdim ne ailenin ne aitlik hissinin değerini. Hepiniz hissetmişsinizdir bir kez bile olsa o hissi, aitlik hissini. Annem gitti gideli çok zor oldu kendimi bir yere ait hissetmek. Çocukluğum da göçebe geçti zaten, asla bağlanamadım bir şehre tam olarak. Dolayısıyla o sıkıntılı mahallelerin de hiçbirine tam olarak dahil olamadım. Olmak da istedim ama olmadı bazen. Bazı değerlerim vardı satamazdım içemezdim mesela. İçmiştim de oysa, şaşırılacak gibi de değildi ki. Durmayan zihni susturmaya yeter miydi yetmezdi. Bir çabaydı o zamanlar verilen işte, gayet komikti.
Öyle işte, yalnızdım ben. Ve ben, ben olduğumdan beri yalnızım. Bir kız arkadaşım vardı bir dönem, birkaç arkadaşım vardı, hala arkadaşım var eskilerden. Ama hep uzakta kaldım kimselerden. İçimden öyle geldiğinden.