S3 : B3

75 4 0
                                    


  Şarkıyı dinleyerek okuyun, ağlamak garantili.

  Şaka şaka, motorcular o kadar duygusal değiller.

   Şaka?

  Tamam, valla şaka. 

 !ASİL'İN AĞZINDAN ANLATTIĞIM KISMI BAŞTAN SONA DEĞİŞTİRDİM!

  Önceki hoşuma gitmedi.

ASİL KILIÇ

 "Tuana! Cevap ver!" telefonu fırlatarak ağzıma gelen küfürleri savurdum. "Sikeyim!"

"Ne oluyor?" yanıma gelen Selim'e baktım, omuzlarından kavrayıp onunla konuşurken zar zor nefes alıp veriyordum.

"Motorun nerede?"

"Büfelerin yanındaki parkta, niye ki?"

"Anahtarı verir misin?" Bir an anlamayarak baksa da cebinden anahtarı çıkarıp verdi. Ona teşekkür edecek kadar bile zamanım yoktu.

Ya ona bir şey olduysa? İçimdeki his bir karadelik gibi büyüyüp beni etkisine alırken yola çıkmıştım. Sadece farın aydınlattığı yolda ilerlerken yarışa dair tek iz düşmüş motor parçaları görmemdi. Nefesim tıkandı.

Sanki savaş çıkmıştı.

Bahsedilen sağlık ekiplerinden ve görevlilerden eser yoktu.

Beş kilometre kadar daha giderken gördüğüm herhangi bir hurda parçasının Tuana'ya ait olabilmesi düşüncesi beni kahrediyordu.

Hiçbir yerde görünmüyordu. Zihnimde canlanan görüntüler akıl sağlığımın sınırlarını zorluyordu.

"Kahretsin!" ne kadar uzaklaşmış olabilirlerdi?

Aklıma gelen detayla kaskımı bıraktığım için kendime küfrettim. Caf. Caf'a ulaşabileydim bir şekilde yol gösterirdi.

Zifiri karanlıkta hızlı giderek bir şeyleri gözde kaçırmaktan korkarken hızım yüzü geçmiyordu.

Afra'nın arkasından giderken aklından ne geçiyordu ki?

Onu durdurmalıydım. Onu durdurmam gerekirdi!

Hızımı arttırıp biraz daha ilerleyecektim ki gördüğüm şeyle uzunları açıp baktım. Bir an ne yapacağımı bilemeden gördüğüm şeye donmuş halde bakarken yutkunamadım.

Nasıl motordan inip yanına gittiğimi bilmiyordum. Asfaltın üzerinde sırt üstü dönmüş bedeninin yanına vardığımda ellerim titriyordu.

"Gecekızı?" zar zor vizörünü açmak aklıma geldiğinde bedeninde hasar tespiti yapmaya çalışıyordum. Bilinci kapalıydı. "Tuana, yalvarırım ses ver."

Tık yok.

Kaskını çıkaramazdım, motorundan ne kadar uzakta olduğunu bakılırsa yaklaşık elli metre sürüklenmiş olmalıydı.

Sikeyim! Sikeyim. Aklımı sikeyim!

Bileğini dikkatle ellerim arasına aldığımda sakinliğimi koruyup nabzını yokladım. Yumuşak bir inleme sesi duyduğumda hareketlerim kesildi.

"Tuana? Duyuyor musun beni, güzelim? Uyanık kal," güç bela yutkundum. "Lütfen."

İyi olacaksın, söz veriyorum. Bunun için canımı bile veririm.

Bileği kırıktı. Dudaklarımı ıslatıp diğer bileğinden nabzını dinledim.

Çok yavaştı, ama çok güzeldi.

Ve Ben -Yarı Texting-Where stories live. Discover now