-3-Kaybedeceğiz

134 29 40
                                    

HOS GELDINUZZZZ
bos geldiniz

naber genclikk

📎📎📎

Kim Taehyung's pov

"Bir, iki, bir, iki, üç, dört. Aynen böyle, hızlı olun ama telaşenizi seyriciye yansıtmayın."

"Sağa dön ve el çırp. Topuklara dikkat!"

Dans edenlerin arasında dolaşırken bir yandan da hepsine göz kulak olmaya çalışıyordum. Yanlış herhangi bir hareket yapan bir kişi dahi olsa hemen göze batacağı için hata oranının sıfır olması gerekiyordu.

Arkamda hissettiğim küçük gürültü hemen yerimde durmama sebep olurken hızla dönmüş ve ilk bakışta hatayı anlamıştım. Bu hareket pek zor olmasa da hepsinin aklının karıştığını çok net bir şekilde anlayabiliyordum.

Bir elimle lila eşofmanımın kumaşından tutup paçamı havalandırdım ve hata yapan kıza dönerek ona seslendim. "Mera!"

Seslendiğim kız anında dansını yarıda keserken dikkatle bana bakmaya başlamıştı -yanlışının o da farkına varmış olsa gerek. Herhangi bir yanlış söz konusu olmadığı sürece hiçbir dansçının dansını bölmezdim ve onlar da bunu çok iyi biliyordu. Bundan gerek gözleri telaşlı ama meraklı bir ifadeyle bana tutunmuştu.

"Sağ bileğin dışarıdan aynen böyle görünmeli," Bileğimi büküp zarif bir şekilde ayağımla etrafımda yarım bir daire çizdim ve sakince yerimde doğruldum. Tekrar etmesi için elimle işaret verdiğimde aynen gösterdiğim gibi büktüğü bileğiyle yarım bir daire çizdi ve dansa kaldığı yerden devam etti. Neyse ki hızlı öğrenen takım arkadaşlarına sahiptim de farklı bir yönümü göstermek zorunda kalmıyordum.

Birkaç dakika orada dikilip onu izledim, ancak ters giden olası bir hareket gözüme takılmadı ve işte, Mera dansın kendi partını halletmişti. Küçük bir alkış tutarken bir yandan da yanına doğru ilerlemeye başladım. Yüzüme beklenti dolu bakışlarıyla bakarken "Fevkalade," diyerek göz kırptım.

"Unutma, bizim işimizin en göz alıcı yönü estetiktir. Ve insanlar kesinlikle bununla ilgilenir."

O tepkime sevinirken başımı iki yana sallayarak bu çocukça sevincine güldüm. Yanından geçerken omzunu pat patlayıp onu ve diğerlerini çalışmak üzere yalnız bıraktım. Benim yerimi şimdi eğitmenimiz almıştı.

Hoseok elleri belinde bir şekilde, bizimkilerden biraz uzakta durmuş ve diğerlerinin dans edişini her zamanki ciddi yüz ifadesiyle seyrediyordu. Bu haline her ne kadar alışmış olsam da bazen beni korkutuyordu. Ve aslına bakarsanız, çok sık hata yapan biri olmasam da en ufak bir aksilikte onun gözlerinin üstümde olduğunu hissedebiliyordum ve açıkçası bu biraz tüyler ürperticiydi.

"Kendine gel," dedim elimi etrafa sert bakışlar atan gözlerinin önünde sallarken. Bir an irkilse de hemen kendini toparlayıp o kocaman gülümsemesini takındı yüzüne. Bu gülüşü hangi ruh halinde olursanız olun sizi güldürebilir ve her şartta iyi hissettirebilirdi. Grubumuzun kesinlikle neşe kaynağı o idi ve ışıl ışıl parlayan gülüşüyle enerji kaynağı oluyordu bize. Onun yüzünün asık olduğu günler bulutlu havalara benziyordu ve bu halini hiç sevmiyordum.

Kolumu omzuna atarken "Hadi onları biraz kendi haline bırak." dedim ve küçük şişelerle kaplanmış masaya doğru ilerletmeye başladım.

FRI(END)S | taekookWhere stories live. Discover now