Kapıyı açtığım an gözlerimin önündeki bedene sarıldım. Marcostu. Marcos gelmişti. Ona o kadar sıkı sarıldım ki, canı yanmış olsa gerek, ağzımdan acı dolu bir inleme döküldü.
Hemen geri çekilerek yüzünü ellerimin arasına aldım. Zayıflamıştı ve yüzünün rengi değişmişti. Ben hâlâ yüzünü incelerken, kolunu belime dolayarak beni tekrar kendine çekti, ve biz öpüşmeye başladık. İlk defa. Ben ilk defa öpüşüyordum, ben ilk defa Marcosla öpüşüyordum. İnanılmaz bir duygu. Nefesim kesilince geri çekildim ve, bir elim tekrardan yüzünde yerini alırken, diğer elim sağ omuzunu bulmuştu. Elim omuzuna değdiği an acıyla inlemişti. Yaralımıydı? Ne olmuştu ona?Gözlerim sağ omuzunu bulunca kolunu arkasına sakladığını gördüm. Ne olmuştu? Korku bedenimde yerini almıştı bile.
"Marcos iyi misin?"
"İyiyim bebeğim. Hadi geçelim içeri, çok yorgunum hemen üzerimi değiştirmek istiyorum." Diyerek beni çevirdi ve sırtımdan baskı yaparak içeri doğru itti. Tam başımı arkama döndürecektim ki, beni kolunun altına aldı.
"Hadi aşkım sen mutfağa geç, masayı kur bende odamıza çıkayım bi." Sesinde tedirginlik vardı. Sağ kolunu neden arkasında gizliyordu? Kesin bir şey vardı.
"Marcos! Kolunu neden gizliyorsun. Neyin var göster bana!" Diyerek ona doğru atılmıştım ki,
Hızla geri çekildi."Vera hadi geç mutfağa, bak çok yorgunum bir duş alsam iyi olur." Dedi titreyen sesi ile, neden bir anda böyle olmuştu? Yüzü bile değişmeye başlamıştı.
"Olmaz Marcos. Kolunu görmeden gitmene izin vermem."
"Vera zorlama bebe-" sözünü tamamlamasına izin vermeden koluna atıldım. Acıyla inledi ve arkasına sakladığı kolu ortaya çıktı.
Gördüklerim ile bir adım geriledim. Aman tanrım, Marcosun dirseğinden sonrası yok. Ellerim korku ve şaşkınlık ile açılmış ağzımı buldu. Marcosun kolu yoktu. Gözlerim dolamaya başlarken, Marcosun yüzüne çıkardım bakışlarımı. Kafasını yana çevirmiş gözlerini sımsıkı kapatmıştı.
Ne bir adım hareket edebiliyordum, ne de ağzımı açıpta tek kelime edebiliyordum. Donmuş kalmıştım. İnanamayarak tekrardan koluna baktım ama, yoktu. Marcosun kolu yoktu.Gerçekler ile dolan gözlerimeden yaşlar gelmeye başladı. Hemen kendime gelerek Marcosa sarıldım. İkimizde ağlıyorduk.
Sağlam olan kolu ile belimi sardı ve burnu boynumda yerini aldı. Nefes bile almadan ağlıyordu, bu hali dayanılamazdı. Kim bilir ne kadar acı çekti ? Neler yaşadı? Nasıl dayandı? Kalbim sıkışıyordu.Sonunda birbirine yapışmış dudaklarımı aradım ve konuştum.
"Marcos sen nasıl dayandın?" Dedim ağlaşılarımın arasında zorla duyulan sesim ile.
Hiç bir cevap gelmedi. Nefes alışları derinleşirken başını boynumdan çekti. Ellerim hızla gözlerini buldu ve yaşlarını sildi."Marcos" cümlemi bitiremeden sustum. Dilimde kendimi ifade edebilecek kelime yoktu.
"Aşkım. Benden korkuyor musun?" Sorusu ile kalbime aynı andan binlerce hançer saplanmaya başladı. Ondan korkacağımı mı düşünüyordu? Asla!
"Beni hâlâ seviyor musun? Benimle yaşamaya devam edecek misin?" Onu bırakacağımı düşünüyordu. Hayır tanrım, asla olmaz. Asıl şimdi ona daha fazla destek olmam gerek.
"Saçmalama Marcos! Beni seni seviyorum. Seni bırakmayı geç, senin için canımı bile veririm. Senden korkmuyorum, artık hiç yanından ayrılmayacağım. Hiç yalnız bırakmayacağım seni." Dediklerim ile gözlerinin tekrar dolmaya başladığını gördüm.
"Aşkım benim. Bebeğim. İyi ki sana sahibim, iyi ki hayatımdasın. İyi ki benim bebeğimsin."
Diyerek bir kez daha belime sarıldı.
Bir süre böyle kaldıktan sonra ben ayrıldım ondan. Gözlerim gözleri ile buluşunca, o rahatlamayı gördüm."Marcos hadi üzerini değiştirelim. Banyo yapmak ister misin?"
"Olur, ama ben tek başıma yaparım. Sen yemeğe bak galiba yandı." Yandı mı? Hii
Unuttum ya, kuru fasulye hâlâ ocaktaydı.
Hemen mutfağa koştum ve ,üzerinden dumanlar çıkan, ocağın üzerine dökülmüş yemeğin altını kapattım. Tencereyi açıpta bakmaya gerek bile yoktu, yemek çöp olmuştu.
Arkamdan gelen "çok mu yanmış?" Sesi ile döndüm."Evet yanmış, ama olsun pilav var." Dedim.
Küçük bir gülümseme ile konuştu."Olsun, bende pilavı seviyorum zaten. Neyse ben odamıza çıkıyorum, aşağı indiğimde masa hazır olur herhalde."
"Olmaz! Yani tek başına gitme, bende geleceğim." Diyerek yanına koştum.
"Vera çok teşekkür ederim aşkım. Ama ben yalnız başımada yapabilirim. Beni düşünme."
" Ne demek beni düşünme? Çık yukarı hadi, artık seni hiç yalnız bırakmayacağım." Konuşurken gözlerimi kolundan uzak tutuyordum. Hem ben bakmaya dayanamıyordum, hemde Marcos rahatsız olabilirdi.
Sırtından ittirmeye başladığım adamı merdivenlerden çıkarabilmiştim. Ama o hâlâ kabul etmiyordu. Kendinden mi utanıyordu?
Şayet benden utanacağını hiç düşünmüyorum._______________________________
Bölümü nasıl buldunuz?
Marcosun kolunu saklamaya çalışması 🥺
Veranın onu istememesinden nasılda korktu ballı sütüm.Arkadaşlar. Ben çok fenayım, çevrimde kim varsa hasta. Birkaç gündür ilaç kullanıyorum ama nafile. Önerilerinizin bir çoğunu denedim. İlginiz için çok teşekkür ederim.
Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın💞
Yazım yanlışlarım varsa affedin💞
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURDA MÜHÜRLÜ
WerewolfEşini ilk kalp atışlarında bile hissetmişti Marcos Vidal. Peki mühür onları bir arada tutabilecek mi? Bunca zaman normal bir insan olduğunu düşünmüştü Vera. Ama aslında, Alaska sürüsünün lunasıydı. Marcosun biricik bebeğiydi. Vera gerçekleri öğren...