~7.Bölüm~

1.5K 124 80
                                    

Bu mesajla birlikte ekrana baka kaldım ve bir anda boşluğa düştüm. Cevap olarak ne diyeceğimi tam anlayamamıştım. Bu demek oluyordu ki beni camdan izliyordu. Bütün yaptığım hareketleri izliyordu.

Asmin Güneş: Beni düşündüğün için teşekkür ederim ama sen beni mi izliyorsun?

Çınar Karadağ: Rica ederim ve hayır seni izlemiyorum. Sadece odama girdiğimde seni gördüm ve uykuya dalmıştın, çok yorgun gözüküyordun.

Asmin Güneş: Çok teşekkür ederim yine ve yine. Zaten saat 23.00 olmuş sen uyandırmasaydın burada uyumaya devam edicektim herhalde. :)

Çınar Karadağ: İyi ki uyandırmışım o zaman. :)

Asmin Güneş: Evet. :)

Tam yatağıma girmek için hazırlanırken. Annem salondan bana seslendi. "Canım dişlerini fırçalamayı unutma geç oldu saat." Telefonu masama bırakıp anneme cevap verdim. "Tamam anne." Odamda zaten bana özel bir banyo vardı. İçeriye girip dişimi fırçalayıp, bakım yaptım. Yaklaşık 15 dakika gibi sürdükten sonra banyodan çıktım ve saate baktım. Saat 23.30 olmuştu. Bazen zaman çok çabuk geçiyordu. Yarın okulum yoktu çünkü cumartesiydi. Bu yüzden yatmak yerine kitaplığa doğru ilerledim. Her ay kitapların yönünü değişiyordum çünkü yanlarından kurt çıkabilirdi.

Bende derslerden dolayı değiştirmeyi unuttuğum için hemen ters çevirmeye koyuldum. O kadar çok kitabım vardı ki ben bile ne ara bu kadar kitap okudum diye şaşırıyordum. En sonunda kitapları düzenlemeyi bitirdim ve yatağıma doğru yürüdüm. Yatağımı açıp, içine doğru uzandım ve gözlerimi kapatıp kendimi rüyaların kollarına attım.

               ~ Sınav Haftası ~

Uyandığımda saat çoktan 8'i geçmişti. Okula geç kalıcaktım. Normalde geç kalsam ne olur diye söylenirdim ama malesef sınav haftasıydı. Çok beklemeden lavaboya girip elimi yüzümü yıkadım. İşlerimi bitirip hemen mutfağa geçip kendime okulda yiyebileceğim sandviç hazırladım. Şimdi yersem yavaş yediğinden dolayı 10 dakikamı alırdı. Hemen hazırladıktan sonra odama geçip üstümü giyindim ve telefonu elime aldım. Hostes abla beni aramıştı ama ben duymadığım için açamamıştım.

Akbilimi aldım ve odamdan çıkıp kapıya doğru koştum. Ayakkabımı ve montumu giydim, kapıyı kapattım hemen evden çıkıp otobüs durağına doğru koşmaya başladım. Otobüs durağına yaklaştığımda akbilimi çantamdan almaya çalışırken birinin göğüsüne kafamı çarptım. Kafamı öyle çarpmıştım ki kafam ağrımaya başladı. Kafamı koşarken bir yandan da kafamı kaldırırken özür diliyordum. "Çok çok özür dilerim gerçekten bir şey oldu-" Sözü tam bitireceğim anda kafamı kaldırıp kim olduğuna bakınca bir an afalladım. Karşımdaki kişi Çınardı.

"Günaydın Asmin," tebessüm edip devam etti. "Yolda yürürken telefonuna bakma her an birine çarpabilirsin bana çarptığını gibi yere de düşebilirsin. Ya ben burda olmasaydım?" Gözlerinin içine bakıp konuşacaktım ki gözlerinin içine istemsizce daldım ve gezintiye çıktım. Bakışmaya devam ederken arkadan tanıdık bir ses geldi. "Günaydııııınn-" Berlin gözlerini bana çevirdi ve parmağını bana doğru salladı. "Siz çıkıyor muydunuz ya?" ikimizin de gözleri Berline döndü ben cevap veremeden Çınar yanıtladı. "Hayır nerden çıkardın ki?" Bunu söylerken bana bakıp Berline döndü. "Ne bileyim böyle dipdibe görünce şey gibisiniz de."

Biz bir şey diyemeden otobüsün sesini duyduk. Hepimiz o tarafa yürürken Berlin Çınarın yanına gidip sessizce, "Seninle bu konuyu konuşacağız unutma." Kendi sesinin dışarıya gelmediğini sanıyordu ama ben hepsini duyuyordum. Çaktırmadan gülümseyip önüme döndüm. Hepimiz akbilimizi okutup boşluğa geçtik. Berlin bizim sessiz kalmamızı istemediği için habire soru soruyordu.

"Sen burda Çınarın üstüne düştün değil mi?" Bu soruyu duyunca gözlerim hemen Çınarı buldu. Çınar benden özür diler gibi bakıp eliyle boynunu sıvazladı. "Evet burda düştüm." Berlin bir şey yakalamış gibi elini diğer eline vurdu. "İşte aradığım cevap be." Anlamadığım için Çınara baktım Çınarda anlamadığımı yüzümden anlayıp açıklamaya başladı. "Şöyle demek istiyor. Sen yere mi düştün yoksa Çınara mı düştün? Demek istedi ve sende evet burda düştüm dediğin için oda bana düştüğün şeklinde anladı."

Berline ters bir bakış atıp camdan dışarıya bakmaya başladım. Gelmemize az kalmıştı bugün Edebiyat sınavı ve konuşma sınavımız vardı. Edebiyat'ım iyi olduğu için pek endişeye ve strese girmiyordum ama konuşma sınavında bayağı strese giriyordum. Şu anlık amacım Savcı olmaktı. İnşallah emeğimin karşılığını alır ve Savcı olurum.

En sonunda otobüsten indik ve sınıfa doğru ilerlemeye başladık. Sınav 2. Ders olduğu için notlarıma bir daha bakma şansım vardı. Ben konuları aklımdan tekrar ederken Çınar bir şey sordu. "Aramızda dersleri en iyi olan kim? Gerçi biz Berlin'le notlarımızı konuşmuştuk  ama seninkini bilmiyoruz. Senin notların nasıl Asmin? " Bu soruya cevap vermek için geçen seneki notlarımı düşünmeye başladım ama nasıl oluyorsa bir türlü aklıma gelmemişti. "Hatırlamıyorum nedense." Berlin sırıttı ve cevap verdi. "Neden acaba Asmin Hanım iyice bir düşün." Berlin'le ilk konuştuğum sıralar onun dediklerinden hiçbir şey anlamıyordum. Şimdi ise onunla konuşunca neler düşündüğünü anlıyordum. "Ya Berlin yeter ama."

Üçümüzde tam durduğumuzda Berlin kahkaha atarken durmadı ve sınıfın kapısına yapıştı. Berlin ne olduğunu anlayamadan biz gülmeye başladık. Berlin'de bunun üzerine "Ne gülüyorsunuz be alt tarafı sınıfın kapısına çarptım hem sınıfta öğretmen yoktur ki." Berlin tam bunu dediği anda sınıfın kapısı açıldı ve bizi Edebiyat Hocası karşıladı. Berlin öyle bir zort olmuştu ki biz hala çaktırmadan gülüyorduk. Biz çaktırmadan gülerken Edebiyat Hocası da gülmeye başladı. Edebiyat Hocasının ismi Cemal'di.

"Hocam ya sizde mi gülüyorsunuz gerçekten bunlara ayak uydurmayın." Cemal Hoca gülerek cevap verdi. "Oğlum sümük gibi sınıfın kapısına yapışırsan kim gülmez ki sorduğun soruyu bir düşün sormadan önce öyle sor." Berlin neyi düşünüyorsa düşündü ve cevap verdi. "Evet Hocam haklısınız gerçekten aynısı başka birine olsaydı ben gülmekten ölmüştüm şuan." Bu lafın üstüne hep beraber gülmeye başladık. "Tamam hadi sınıfa geçelim şimdi konuşma sınavı yapıyordum zaten."

Hepimiz bir ağızdan, "Ya Hocam ne gerek vardı?" Cemal Hoca tepkimize gülüp, "Bayağı alakası var çocuklar haydi sınıfa haydiiii!" Hepimiz zar zor sınıfa girdik ve yerimize oturduk. Tahtada Ecrin diye bir kız vardı. Onu dinlerken acaba bende böyle konuşabilir miydim diye düşünüyordum çünkü çok akıcı konuşuyordu arada bir duraksıyordu ama o da olur o kadar.

Ecrinin zamanı doldu ve hepimiz kim çıkacak diye beklerken kalbimin hızla artmasını sağlayan o cümleyi duydum. "Geç kaldıkları için ilk önce Asmin sonra Berlin sonra da Çınar çıkacak." Hocaya öyle bir bakış atmıştım ki Hoca, "Asmin neden öyle bakıyorsun kız gel bakayım tahtaya." Hoca'nın ısrarıyla tahtaya çıktım ve benim konum Dede Korkut'u anlatmak olduğu içinde tırsmıştım çünkü sallayamazdım da.

Tahtaya çıktım ve derin bir nefes alıp konuşmaya başladım. Bir yandan kızlara bakıyordum bir yandan da Çınarların olduğu yere bakıyordum. Neden oraya baktığımı bilmiyordum ister istemez gözüm oraya kayıyordu. Konuşmamın sonlarına doğru geldiğimde Çınarla bakıştığım anda her şeyi unuttum. Bir anda tahtada kalakaldım. Saniye ilerliyordu ama ağzımı bile açamıyordum. Bir anda gözlerim kararmaya başladı ve arkaya doğru sendeledim. Ben ne olduğunu anlayamadan gözlerim iyice karardı ve yerle buluştum. En son duyduğum şey ise birilerinin yanıma gelip Asmin diye seslenmesiydi ama kim olduğunu anlamadım ve karanlığa gömüldüm.

Mahperi | Yarı TextingWhere stories live. Discover now