41.Bölüm

817 20 6
                                    

Doyurucu bir yemek sonrası sıcak bir kahve ile sonlandırmaya karar vermiştik geceyi.

"İstersen sen yatakta uyu ben bu gece kanepede uyurum"

"Beni yanlış anlamıyorsun değil mi Alp?"

"Hayır Zerda çok ağır şeyler yaşadın ve bunlari geçirmek için burdayım."

Elleri ile ellerimi sarmıştı.Cümlesini bitirdiğinde elleri de Ellerimden ayrıldı.

"Teşekkür ederim"

"Haydi bugün yeterince yorgun geçti uyuyup dinlenelim"

"İyi geceler "

"İyi geceler prenses"

Yavaşça taştan merdivenden yukarı yatak odasına çıktım.

Salaş bir yatak örtüsü vardı,havanın sıcak olmasını fırsat bilerek ince ve şeffaf örtüyü çekiştirip içine girdim.

Elim karnımın üstünde geziniyordu.
Kendimi suçlu hissediyordum.Marandan olan bir bebeği ondan sakladığım için,Alp'ten olmayan bir bebeği onunmuş gibi göstereceğim için.Ve sevmediğim halde evlendigim için Çok pişmandım.

"Özür dilerim bebeğim,Ama baban ne beni nede seni haketti"

Aldatılmıştım,sahi aldatılmak affedilir miydi?

Yavaşça gözlerimi uykuya teslim ettim.

**********
kapımın üç kere tıklaması ile uykumdan aniden uyandım.

"Zerda girebilir miyim?"

"Alp,gir müsaitim"

"Kusura bakma bu kadar erken uyandırdım ama büyükleri ziyaret etmemiz lazım.Biliyorsun dayım ve yengem bizi görmek isterler"

"Yengen mi?"

"Evet"

Aklıma bana o gün hamamda dedikleri gelmişti 'oğluşuna yani alp e nasıl bir vücud yakışırmış ona bakıyormuş.
Sanki vitrindeki en pahalı çantayı alır gibi bana onay vermişti.

"Bir sorun mu var anlayamadım?"

"Yok yok bir sorun iyiyim"

"O halde hazırlansak iyi olur"

"Peki"

Alp odadan çıktıktan sonra yataktan kalkıp üstüme bol bir tşört ve mavi kot bir pantolon giymiştim.Karnım büyümeye başlamıştı.Belli olmamalıydı.

"Hazır mısın?"

"Evet gidelim"

Mardinin dönemeçli ve taştan yollarından geçtikten sonra büyük bir konağın önünde durduk.

İhtişamlı duran ve duvarları bile taş döşemeli olan konağın kapısından içeri girdik.

"Hosgeldin oğlum"

Alp 'in dayısı bizi karşılarken yengesi Nurhan Alp'in boynuna atladı.

"Sende hoşgelmişsin gelin"

Sesi bana soğuktu.Bu evde hiçbir sıcaklık alamiyordum buz gibiydi.Sanki bir duvarın ardında olan diğer duvarın ardından biliniyor ama sunuluyor gibiydi.

"Gelin içeri geçelim"

İçeriye girince önümüzde uzun bir masa belirdi.

Masada bize ayrılan here geçtiğimiz de bir sandalyenin boş olduğunu fakat servise açıldığını görmüştüm.Misafirleri olmalıydı.

Sessizce önümde duran tabağa bakarken arkamdan gelen ayak sesi ile yüzümü boş kalan sandalyeye çevirdim.

"Geç kaldım üzgünüm"

TÖREMWhere stories live. Discover now