8📺

871 142 451
                                    

Bu bölüm normalde çok daha uzundu ama sizi sıkmaması adına yarıda kestim. Diğer bölümü yarın öbürgün paylaşırım. Ama lütfen yorumlarınızı eksik etmeyin ki benim de şevkim kırılmasın🙏🏻  İyi okumalar🌸


Baekhyun



"Teşekkür ederim büyükanne." Önüme uzattığı kurabiye tabağını nazikçe kabul ederken saygıyla başımı eğdim. Önümüzdeki sehpayı o kadar çok şeyle doldurmuştu ki mahcup olmuştum. "Bu kadar şeyi ne ara yaptın? Gerçekten de çok yeteneklisin." Yanıma yerleşip dalgalı beyaz saçlarını parmaklarıyla taradı ve gururla gülümsedi. Övgü almak çok hoşuna gidiyordu.

"Bunlar vakit alan şeyler değil ki evladım. İstersen sana da öğretirim." Sehpanın uzak kaldığını düşünmüş olacak ki iyice önüme doğru çekti ve ikramlıkları yaklaştırdı. "Ya da bu genç yaşında kurabiye yapmayı öğrenip ne yapacaksın? Ben yapar getiririm sana. Hadi, bol bol ye."

Söylediklerine kıkırdadığımda hoş bir kahkaha ile karşılık vermişti. "Kurabiye yapmanın yaşı mı olur?" Elleriyle sıktığı nar suyunun bardağını elime alıp kokusunu içime çektim. İlk defa biri benim için bu kadar özenli bir sofra hazırlıyordu. Tabii çok kıymetli torununun hazırladığı kahvaltıyı saymıyorum bile.

"Senin yaşındakiler vaktini daha kıymetli şeylere harcıyor. O güzel parmaklarını böyle şeylere yorma hiç, biz ne güne varız?" Gerçekten ağlayacaktım. Mecaz değildi. Gözlerim öyle dolmuştu ki son anda kahkaha atarak kendimi bastırmayı becerebilmiştim. "Bak, şundan da ye. Chanyeol bayılıyor buna." Arka sıralarda kalan tabağı eline alıp önüme doğru getirdiğinde gülümseyerek portakallı kek dilimlerine baktım. Tadından önce kokusu damağımı sarmıştı.

Chanyeol'ün sevdiğini söylediği için daha çok merak etmiş, kalorisini ya da içeriğini düşünmeden bir dilim alıp ufak bir parça ısırmıştım. Gerçekten de çok lezzetli bir tadı vardı. Ardından nar suyundan biraz içtiğimde yaşadığım lezzet bombardımanına inanamıyordum. Büyükannenin elleri gerçekten de sihirliydi. Belki de gelinine bu kadar lezzetli yemek yapmayı o öğretmişti.

Kendimi burada nasıl bulduğumu bilmiyorum. Her şey o kadar hızlı gelişmişti ki uyum sağlamaya kalmadan Chanyeol'ün büyükannesi önümü bir sürü ikramlıklarla doldurmuştu. Neyse ki annesi sera ile ilgileneceğinden evde değildi de üzerimde yargılayıcı bakışlar olmadan rahatça oturabiliyordum. Babası ve büyükbabası ise balık avlamaya gitmişlerdi. Evde sadece büyükanne ve ben vardık.

Dün büyükannenin kuzularımı ziyaret etmeye gelmesiyle gelişmişti aslında her şey. Kuzuların durumunu kontrol ederken bahçemi incelemiş, neler yapabileceğimi söylemişti. Onu evime davet edip bitki çayı yaptığımda da evimin duvarlarının uyumsuzluğunu fark edip sorgulamıştı. Chanyeol'ü en kısa zamanda evimin geri kalanını boyaması için tembihleyeceğini söylediğinde bu sabah Chanyeol ve Jongin'in kapıma işçi tulumları ve boya kutularıyla dikileceğini tahmin edememiştim. Büyükanne ev boyanırken beni kendi evlerine davet etmiş ve ikramlıklarını önüme sunmuştu. Aslında evde kalıp Chanyeol ve Jongin'in yanında olmak istiyordum ancak ayakaltında dolaşmak istemediğim için büyükannenin teklifini kabul etmiştim.

"Kaç yaşındasın evladım sen?"

"Birkaç ay sonra yirmi altı olacağım." Ağzımın içinde kalan kek parçalarını nar suyuyla beraber yutkunduktan sonra sehpadaki ıslak mendil kutusundan bir tane aldım ve parmaklarımı sildim. Ancak büyükanne burada bitirmeme izin vermemiş, bu sefer elime tuzlu kurabiyelerinden sıkıştırmıştı.

"Bizim Chanyeol ile yaşıtsın o halde. Ne güzel ne güzel. Arkadaş olursunuz." Öksürerek nar suyunun kalan yudumunu genzime kaçırdığımda panikle yanıma yaklaşmış ve sırtımı sıvazlamaya başlamıştı. Tanrım, neden bu kadar utanıyordum ki? "Ne oldu evladım? İyi misin? Su getireyim mi?"

seni sevmeye geldim || chanbaekWhere stories live. Discover now